Ve sen, sıska çocuk neden şu kutunun kilidini kırıp onu oraya götürmüyorsun? | Open Subtitles | وأنت أيها الفتى النحيف لما لا تحضر ذلك الصندوق هناك وتكسر القفل ؟ |
Sarı saçlı, uzun burunlu ve sıska olan. | Open Subtitles | هذا النحيف ذو الشعر الأشقر و الأنف الطويل |
Henüz o sıska kıçından kurtulmuş değiliz. | Open Subtitles | انا متأكد اننا سنرى ذلك النحيف مرة اخرى. |
zayıf olan makinist de kaçmaya çalışırken vuruldu. | Open Subtitles | مهندس اخر , ذلك النحيف اطلق عليه النار وهو يحاول الهرب |
Önce şu zayıf olan! Onu da yarına hazırlayın! | Open Subtitles | سنأخذ النحيف اولا احضروه هنا , وابقي الآخر حتى الغد |
O, ne uzun ve ince, ne de kısa ve şişmandı. | Open Subtitles | لم يكن بذلك الطويل النحيف ولا بالقصير البدين |
Varmak istediğin yere çabuk gel çünkü bu Cılız sarışın havlumun altına bakıp duruyor. | Open Subtitles | أنت تريد أن تصل إلى نقطه .. قبل أن تلّمح على هذا النحيف الأشقر والذي عمل تقب في منشفتى |
Hey bir fikrim var. Neden yılanı sıska erkek arkadaşınla beslemiyoruz? | Open Subtitles | لديّ فكرة ، لمـا لا نطعم خليلك النحيف للثعبـان ؟ |
Seni sıska, ikiyüzlü koca çüklü, çiğ süt emmiş, dört gözlü, sivilceli... | Open Subtitles | .. , أيها النحيف , المخادع , صاحب القضيب المرعب , آكل الخبر , صاحب الاربع عيون |
Teen Mom'daki sıska çocuk Tyler mı? | Open Subtitles | تايلور ؟ ؟ الفتى النحيف من مسلسل أمهات مراهقات ؟ |
Ama artık sıska arkadaşın tarafından yakalandığıma göre özür dileyip, veda etmem gerekiyor. | Open Subtitles | و لكن الأن بعد أن تم إكتشافي من قبل صديقك النحيف لا بد من أعتذر و أن أرحل |
Burada, ağırlık çalışıyor musunuz, sıska çocuk? | Open Subtitles | هل لديهم غرفة وزن هنا في دوري اليافعين أيها النحيف |
Bir sürü yakışıklı, güzel insan var, sıska, tombul, değişik ırklar, kültürler. Ama genetik olarak %99.9 eşitiz. | TED | الكثير من الحاضرين في غاية الوسامة هناك النحيف وهناك السمين ننتمي لأعراق وثقافات مختلفة. نحن نتشابه بنسبة ٩٩.٩٪ على مستوى الجينات |
Ben eskiden süper zayıf, seksi solistleriydim, anlıyor musun? | Open Subtitles | اعتدت أن أكون المغنّي النحيف المثير. الشباب رغبوا بي. |
'Sokaktan karşıya geçtiğimde zayıf bir adam görmüştüm ama o beni görmemişti. | Open Subtitles | بينما عَبرت الشارع رأيت الرجل النحيف لكنه لَم يرني |
Şu yoksul zayıf terzinin Tzeitel ile ne işi var? | Open Subtitles | ماذا يريد الخيّاط الفقير النحيف ب"تزايتل"؟ |
Kahretsin, hiç bir zaman zayıf olan olmaz zaten! | Open Subtitles | اللعنة، لا يكون أبداً الشخص النحيف |
Çek kenara zayıf adam Çünkü şişman adam geliyor... | Open Subtitles | تحرك أيها الكلب النحيف لأن الكلب السمين على وشك الدخول... |
İnce uzun bedeni kayalarla dolu bu karmaşık yerde onu mükemmel bir avcı yapar. | Open Subtitles | جسده النحيف الطويل يجعله صائدًا ممتازًا في هذا الركام من الصخور |
Atık adam, eğer ince jardin sizinle karşılaşmasaydı hala hayatta olabileceğini söylüyor. | Open Subtitles | رجل القمامة قال ذاك النحيف كان من الممكن أن يكون حياً لو لم يقابلك. |
Cılız birinin boynunun kırılması için daha fazla mesafeye ihtiyaç vardır. | Open Subtitles | الرجل النحيف يحتاج إلى مسافه أكبر للسقوط لكى نتأكد أن عنقه قد أنكسر |
Şeytan kılığında gelmiş biri, kemikli et. | Open Subtitles | من جائوا على هيئة شيطان، أيها النحيف. |
Şimdi de, sıskanın arkasında saklanıyorsun. | Open Subtitles | الآن أنت مختبئ خلف الرجل النحيف |