Bu yüzden, amaç, iskelet kalıntıları bulunduğunda, adli bilimcilerin akbaba kanıtına odaklanması ve kanun güçlerinin akbabaların leş yeme davranışını ve muhtemel yeni bir ölümü dikkate almasıdır. | TED | لذلك، فأن الهدف سيكون دفع العلماء إلى التركيز على النسور في إيجاد الأدلة وجعل القانون يأخذ بعين الإعتبار اقتيات النسور وحالة الوفاة الحديثة المحتملة عند العثور على بقايا الهيكل العظمي. |
1990'lardan beri, elektrik direkleri ve yaşam alanı kaybıyla beraber bu ilaç bölgenin akbaba popülasyonundaki %95 düşüşe katkıda bulundu. | TED | منذ التسعينيات، العقار، بجانب خطرأعمدة الكهرباء وفقدان الموطن البيئي، قد ساهمت بِـ 95% من انقراض فصيلة النسور في المنطقة. |
Ve milletvekilleri büyük oranda tek eşli değildir: (Kahkaha-Alkış) Soyları tükenme tehlikesinden de çoook uzaktır. (Kahkaha) Ve benim favorim: Akbabalar çok daha guzel görünüşlüdürler. (Alkış-Kahkaha) Bu gezegende iki tip akbaba var. | TED | من الصعب أن تكون لديهم زوجة واحدة. (ضحك) (تصفيق) هم أبعد ما يكونون عن الانقراض. (ضحك) والأمر المفضل لدي، أن النسور تبدو أكثر وسامة منهم. (ضحك) (تصفيق) إذن فهناك نوعان من النسور في هذا الكوكب. |
akbabaların adli bilimlerdeki rolünü tam olarak anlamak için bu adli vakayı birlikte inceleyelim. | TED | لكي نفهم تماماً دور النسور في علم الطب الشرعي، سأشرح لكم بالتفصيل هذه القضية الجنائية. |
Dolayısıyla buradaki ilk işim akbabaların orada olup olmadığını belirlemekti. | TED | لذا كانت أول مهامي هنا هي تحديد ما إذا كانت النسور في مسرح الجريمة. |
Çam kozalağının yanındaki tüy akbabaların orada olduğunu gösteriyordu. | TED | الريش الموجود بجانب الصنوبر يدل على وجود النسور في مسرح الجريمة. |
Bu fotoğraf akbabaların leş yeme kabiliyetini gösteriyor. | TED | هذه الصورة تبين براعة النسور في الاقتيات. |
akbabaların havalanması için genellikle hava koşullarının mükemmel olması gerekir. | Open Subtitles | تحتاج النسور في العادة الى ظروف جوية مناسبة للصعود على الهواء, |
Basındaki akbabaların henüz üstüne çöreklenmelerini istemiyorum. | Open Subtitles | ولا اريد تلك النسور في الصحافة أن تركز عليه بعد |