| Termitler binaların temel taşı olan ağaçlar ile selüloz ziyafeti çekerler. | Open Subtitles | النمل الأبيض يستمتع بالسليلوز، كتل البناء الأساسية خشبية وشهياتهم بلا حدود |
| Güvelerin aleve karşı koyamadığı gibi Termitler de bu parıldayan ışıklara karşı koyamazlar. | Open Subtitles | كما تنجذب العثة إلى الضوء؛ النمل الأبيض لا يستطيع مقاومة وهج ضوئها الحيويّ |
| Hareket eden tek şey Termitler ve hamamböcekleri ve benim komisyonum... | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي ينتقل النمل الأبيض والصراصير ... عن طريق عمولتي |
| termit sezonunun bitince Çin Tarçını çiçekleri menüdeki yerini alır. | Open Subtitles | ،مع رحيل موسم النمل الأبيض أصبحت زهور الكاسيا على القائمة |
| Güçlü ön ayakları sayesinde bir termit evini kolayca parçalayabilir. | Open Subtitles | لديه يدين قويتين تمكنه من تمزيق تل النمل الأبيض بسهولة |
| beyaz karınca tepeciğine geri gitmemiz en iyisi. | Open Subtitles | الأفضل أن تعود إلى تلّ النمل الأبيض. ستكون أفضل حالاً. |
| Ayrıca hayatımın geri kalanında Termitlerle nasıl baş edeceğim konusunda da endişeliyim. | Open Subtitles | على الأقل تجنبني القلق من النمل الأبيض طيلة حياتي |
| Bu yok etme sürecinde Termitler tek başlarına çalışmazlar. | Open Subtitles | في هذا التقدّم التدميري النمل الأبيض لا يعمل وحده |
| Termitler ve küflenmenin iki koldan yaptığı saldırı sonucu çatıyı tutan kirişler yıkılır. | Open Subtitles | في مواجهة الهجوم المتشعّب من النمل الأبيض والتعفن الدِعامات الأفقية التي كانت تحمل السقف تنهار. |
| Leşlerin yanısıra, Termitler asıl yiyeceğidir. | Open Subtitles | بجانب أكل الجيف ، يأكل النمل الأبيض بالدرجة الأولى |
| Ve Termitler verandanın temelini sarıp her şeyi yemişler ve verandayı yıktılar. | Open Subtitles | وبعد ذالك أحط النمل الأبيض بنا و التهم السقيفة |
| Termitler için çadır kurarlarken evde yiyecek bulunduramayız. | Open Subtitles | لا نستطع امتلاك أى طعام في المنزل عندما يُعسكرون من أجل النمل الأبيض. |
| Dürüst olmam gerekirse, Termitler pek rahat vermiyor. | Open Subtitles | لأكون صريحاً معكم, النمل الأبيض يُعد مُشكلة هنا |
| Tanrım, Roz. termit karantinasına alınmış gibi görünüyorsun. | Open Subtitles | يا إلهي روز، تبدين كأنك غطيت لإبادة النمل الأبيض |
| Böyle büyük bir evde çok termit olmalı. | Open Subtitles | بيت كبير مثل هذا يجب أن يكون عنده الكثير من النمل الأبيض |
| Ama termit adındaki ahşap yiyen böcekler... eskiden sağlam olan bu yapının bütünlüğünü bozdu. | Open Subtitles | لكن الحشرات آكلة الخشب و التي تسمى النمل الأبيض أفسدت سلامة هذا البناء الجميل |
| termit var diye binamızı tenteyle kapattıkları için evsiz kaldık. | Open Subtitles | إنهم يرشون مبنانا للتخلص من النمل الأبيض و لهذا نحن مشردون |
| O beyaz karınca tepesine geri dönmeliyiz.. | Open Subtitles | علينا أن نتراجع للوراء إلى ذلك التلّ , تل النمل الأبيض. |
| O beyaz karınca tepesine geri dönmeliyiz.. | Open Subtitles | علينا أن نتراجع للوراء إلى ذلك التلّ , تل النمل الأبيض. |
| Karıncalarda kullandığı ilaçlardaki florit konsantrasyonuna tam uyuyor. (Termite: beyaz karınca, ç.n.) | Open Subtitles | إن المادة المبيدة للحشرات التي كان يستخدمها على النمل الأبيض تتطابق مع نسبة تركيز الفلورايد تماماً |
| Termitlerle ilgili şu programı izliyordum. | Open Subtitles | أشاهد هذا البرنامج عن النمل الأبيض |
| Tabii ki hayır, Termitleri başından defedebilirsin. | Open Subtitles | يمكن التخلص من النمل الأبيض أتدري؟ |
| Her nasılsa, karınca yuvasıyla dolu bir çayırda hangi yuvada bir mavi kelebek tırtılı olduğunu algılayabiliyor ve bu yuvanın onlardan biri olduğuna karar veriyor. | Open Subtitles | النمل، عدوّ النمل الأبيض الأزلي. نمل ميتابلي متخصّص بصيد النمل الأبيض. |
| Bizi su aygırlarına ve termitlere yem olmaktan kurtardın. | Open Subtitles | أنقذتنا من أفراس النهر ولم تجعلنا نأكل النمل الأبيض |