"النوعِ" - ترجمة من عربي إلى تركي

• tür
• tip
• çeşit
• tipte
• türden

Bir daha bu tür şeyler yapmayacağına dair söz vermiştin.
لقد وَعدتَني بانك لن تفعل هذا النوعِ مِنْ الاشياءِ ثانيةً

Öyle olabilir, ama bu tür bir savaş partisini haklı çıkaracak bir şey olmadı.
ذلك قد يكون لذا، لكن لم يحدث شيء لتبرير هذا النوعِ من حرب الاحزاب

Ama buralarda daha önce hiç bu tür sorunlarımız olmamıştı.
لَكنَّنا مَا كَانَش عِنْدَنا ابدا ذلك النوعِ مِنْ المشكلةِ في هذه المياهِ.

Nate demişti ki, ...sizi ikiniz bu tip kişilere yardım ediyormuşsunuz.
بأنّك الثاني كان عِنْدَكُما هذا النوعِ من العملِ وهو مساعدة الناسَ.

Biz bu tip olaylarla her zaman karşılaşıyoruz.
لاتقلق. نُعالجُ هذا النوعِ مِنْ الشيءِ كُلّ الوَقت.

Ya da buhar kazanından sektiğinde bir çeşit felç geçirdi.
أَو أَو بَعْض النوعِ حجزِ عندما وَثبَ مِنْ الغلاية.

"Ben herhangi bir yerde kalmaya karar kılacak tipte biri değilim ki."
أنا فقط لستُ من النوعِ الذي يستقـرُّ على أيّ شيء

Hayatımızda bu tür adamlara gerek yok.
نحن لَسنا بِحاجةٍ إلى ذلك النوعِ مِنْ الرجلِ في حياتِنا.

Benimle bir tür zihinsel iletişim kurdu..
عِنْدَها بَعْض النوعِ إتصالِ عقليِ مَعي.

Susan'ın sinirleri çok gergin. Bu tür soruların yararı yok.
سوزان كَانتْ تحت الإجهادِ الفظيعِ، وذلك النوعِ مِنْ التحقيقِ لَنْ يُساعدَ.

Bu tür 26 ayda bir çiftleşirmiş.
على ما يبدو إن هذا النوعِ لا يتزاوج إلا مرة كل 26 شهر

Bu tür şeyleri indirimli saatlerde yapmak çok akıllıca.
نعم. جيد دائماً لعمَلُ ذلك النوعِ أثناء ساعاتِ الإستعمالِ المنخفضةِ.

Hey, bak, Annie, Ben bu tür konuşmalarda iyi değilimdir.
هاي، آني لَستُ جيّدة في هذا النوعِ مِنْ الكلام

- Bu tür bir sorumluluk için gerçekten hazır olduğu düşünüyor musun?
هَلْ تَعتقدينُ حقاً بأنّك مستعدّه لهذا النوعِ مِنْ المسؤوليةِ؟

Biliyorsun, bu tip davranışlar cinsel taciz olarak değerlendiriliyor.
أتعرف، هذا النوعِ مِنْ السلوكِ قد يصنف على أنه تحرش

Genellikle eşlerinin bu tip davranışlarına tolerans gösteren kadınlar... ..özsaygılarının olmayışından muzdariptir.
عادة نِساء الذي يَتحمّلُ هذا النوعِ مِنْ السلوكِ مِنْ أزواجِهم يَعاني مِنْ قضايا إحترامِ الذات المنخفضةِ.

Onu gördüğün için özür dilerim ve bilmeni istiyorum ki öyle garip bir tip değilim tamam mı?
لذا أَنا آسفُ بأنّك كان لا بُدَّ أنْ تَرى ذلك، وأنا فقط أُريدُك أَنْ تَعْرفَ لا ما زِلتُ بَعْض النوعِ شاذِّ، حَسَناً؟

Onun bir çeşit hastalığı var sanıyordum.
إعتقدتُ بأنّها كَانَ عِنْدَها بَعْض النوعِ مرضِ.

İki adam içeriye girer ve bir çeşit tartışmaya girerler.
رجلان يَنكسرانِ ويَدْخلُ ويَدْخلُ بَعْض النوعِ مشاجرةِ.

Bir çeşit "Hindi Boynu" gibi bir şey oldu..
كَانَ عِنْدي ذلك النوعِ من رقبةِ الديك رومي، تعرفي ؟

Daha çok, sihirli bir lambanın içine hapsedilip tüm sırlarını anlatması için zorlanan tipte bir cin.
وإجبارها على كشف جميع أسرارها ذلك النوعِ تعتقد أنها تعرف شيئا عن جارودا؟

İşte bu ortakların bir züppe olduğunu düşünmelerini sağlayacak türden bir davranış.
وهو بالضبط ذلك النوعِ مِنْ السلوك الذي يَجْعلُ الشركاءَ يَعتقدونَ أنك أبله