Belli ki hatırı sayılır derecede aklı başında bir beyefendi. | Open Subtitles | من الواضح أنه رجل نبيل ذو قدر كبير من الأعتبار |
Belli ki bu yıl beni burada istemeyen biri var. | Open Subtitles | من الواضح أنه يوجد شخص لا يريدني هنا هذا العام |
Bak. Bizi buraya gönderdi. Belli ki burada olmamızı istiyor. | Open Subtitles | أنظر , هو أرسلنا هنا من الواضح أنه يريدنا هنا |
Acımasız bir eşek şakası olduğu belli ama yine de bundan kimin sorumlu olduğunu bilmek istiyorum. | Open Subtitles | .. من الواضح أنه مقلب فظّ ولكنني لازلت أريد أن أعرف من المسئول عن ذلك |
Yani bugün denizde kesinlikle cesamet var... ve bize doğru yaklaşıyor. | Open Subtitles | ومن الواضح أنه هناك بعض الأرتفاع في الماء وهو يتجه إلينا |
Anlaşılan Novina istasyonu terk etmek zorunda kalınca yok etmeye karar verdiler. | Open Subtitles | ومن الواضح أنه عندما أجبرت نوفينا على مغادرة المحطة، قرروا أن يسخروا. |
Belli ki senin geleceğin için de önemli, yani sorun değil. | Open Subtitles | و من الواضح أنه مهم من أجل مستقبلك لذا الأمر رائع |
Belki de. Ama Belli ki bir şey aklını kurcalıyor. | Open Subtitles | ربما، ولكنه من الواضح أنه يحاول أن يتذكر شيئا ما |
Yani, Belli ki yağlı siyah saçlı başka bir adamla gelmiş. | Open Subtitles | أعني ، من الواضح أنه دخل إلى المنزل ومعه شخصٌ آخر |
Bunu da Stevin'in matematiğine borçluyuz çünkü Belli ki başarmış. Bağlantıların tamamı çalışıyor. | Open Subtitles | .و نشيد هنا برياضيات ستيڤن من الواضح أنه حسبها بشكل صحيح الآليات تعمل |
Belli ki ikimiz de silahlarımızı bırakmayacağız... - ...o hâlde biraz konuşalım. | Open Subtitles | من الواضح أنه لن يضع أياً منا سلاحه، لذا لنتكلم حول الأمر |
Belli ki kızımın seksiliğini özleyen ders asan serserinin teki. | Open Subtitles | من الواضح أنه مهمل للحضور بالفصل و يفتقد لإثارة إبنتي |
Yani, burayı bana bıraktı. Belli ki burası bana kalsın istiyordu. | Open Subtitles | ،أعني، أنه تركه لي ومن الواضح أنه أراد لي أن أتملكه |
Belli bir planın olduğu belli. | Open Subtitles | من الواضح أنه من الواضح أنه كان لديك خطة |
Birçok defa dışarıya çıktık. Aramızda kesinlikle iyi bir kimya var. | Open Subtitles | حسنا , لقد خرجنا مع بعض عدة مرات و من الواضح أنه لدينا علاقه جيده |
Anlaşılan söyleyeceğim hiçbir şey sana kendini daha iyi hissettirmeyecek. | Open Subtitles | من الواضح أنه لايوجد ما أستطيع قوله والذي سيجعلكِ تشعرين بتحسن |
Açıkçası sessizce arkadan sızmış, bu baltayı savurup indirmiş, kafatasını ikiye bölmüş. | Open Subtitles | من الواضح أنه قد تسلل من الخلف و أرجح الساطور و أسقطه ليقسم الجمجمة |
Kostümün bir süper kahramanın ayrılmaz parçası olduğu aşikar. | Open Subtitles | الزي من الواضح أنه شيء متمّم لأي بطل خارق |
Bu zavallı yaratığın nerede olduğu konusunda bir fikrin olmadığı çok açık. | Open Subtitles | من الواضح أنه ليس لديك أدني فكرة عن مكان هذا المخلوق المسكين |
Görünüşe göre erkeklerin görebildiği ve kızın Deli olduğunu gösteren bir şey | Open Subtitles | ما هذا؟ من الواضح, أنه شئ تمتلكه النساء و يستطيع الفتية رؤيته |
Hayır, hayır. İşe yaramaz bir adam olduğu açık ama katil değil. | Open Subtitles | لا، لا، من الواضح أنه سيء، ولكنه ليس قاتلاً |
Eve hırsızlık yapmak için giren birinin işi gibi görünüyor. | Open Subtitles | من الواضح أنه كان لصاً اقتحم المنزل وسرق بعض ممتلكاتها |
Bu gencin yetenekli olduğu kesin. | Open Subtitles | ومن الواضح أنه لا يفتقر إلى الموهبة ولكن أتساءل، |
Senin bu şeyi nasıl okuyacağın hakkında hiçbir fikrin olmadığı açıkça ortada. | Open Subtitles | بما أنك من الواضح أنه ليس لديك دليل كيف تقرأ هذا الهراء |
Eh tabii ki dünya barışı sağlanacaktı. | TED | من الواضح أنه سيؤدي إلى تحقيق السلام العالمي. |