Tek köprü gerçektir, biz göz göze bakarken benden sana geçen köprü. | TED | الجسر الوحيد هو الحقيقة، يمر عبري وعبرك ونحن ننظر في أعين بعض. |
Tek şey var ki sevgilim, başlangıçta müthiş yalnız olacaksın. | Open Subtitles | الشئ السئ الوحيد, هو انك ستكونى وحيدة , فى البداية |
Tek yaptığı teftiş, öğle yemeğimin yeterince sıcak olup olmadığını kontrol etmek. | Open Subtitles | عمله الوحيد هو أن يتأكد من غدائى مازل ساخنا عندما أذهب هناك |
Tek endişem bonolar battığında, bankanın ödemeyi yapmakta sorun yaşamayacağına emin olmak. | Open Subtitles | .. قلقي الوحيد هو أنه حينما تفشل السندات أريد أن أكون متيقنا |
Obsesyon olan Tek şey şu anda yaşayan aptalların ölümden sonrası olduğunu düşünmeleri. | Open Subtitles | هوسي الوحيد هو بالحمقى في هذه الحياة الذين يؤمنون بحياة أخرى بعد الموت |
Uzmanlar bunu önlemenin Tek yolunun bataryayı çıkarmak olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | الخبراء، يقولون الحل الوحيد هو بأخراج مصدر الطاقة من الجهاز |
Tek tutarsızlık erkek ve kadın kurbanlara uygulanan kaba kuvvet oranı. | Open Subtitles | الإختلاف الوحيد هو مسألة الإصابة التي حدثت، بين ضحايا الإناث والذكور |
Bugüne kadar yaptığım Tek sihir 9 yıl boyunca okulda kalmak ...ve Idaho'daki karavan parkına geri dönmemek oldu. | Open Subtitles | عملي الوحيد هو إيجاد طريقة تمكنني من البقاء في الجامعة لـ 9 سنوات كي لا أعود إلى منزلي الحقير |
Eğer bu davayı sürdürürse Tek savunmamız cinayet suçlamamızı kanıtlamak olacak. | Open Subtitles | لو تابعت تلك الدعوى، فدفاعنا الوحيد هو إثبات إتّهامات القتل تلك |
Yani nasıl olurda Tek seçeneğinin kendini öldürmek olduğu bir noktaya gelir? | Open Subtitles | أقصد .. كيف توصّل الى أن الحل الوحيد هو أن يقتل نفسه |
Yapacağın Tek iş masanın arkasına geçmek orada çalgı çalmak ve her geçen dakika yanındaki adamları gözetleyip tedirgin olacaksın. | Open Subtitles | عندما يكون عملك الوحيد هو التخفي تحت الطاولة أو حفلة عمل حيث تقلق كلّ دقيقة بشأن الرجل الذي تتعرق بجانبه |
Tek endişem olaya bakmak için bütün ajanlarımın yanımda olmaması. | Open Subtitles | مصدر إزعاجي الوحيد هو عدم وضع جميع عملائي رهن إشارتي |
Dostum buradaki Tek ve Asıl sır hangi odada uyuyacağın. | Open Subtitles | السر الوحيد السر الحقيقي الوحيد هو أي غرفة ستنام بها |
Aslında benim Tek endişem o pijama partilerinin zannettiğimiz kadar iyi olmamaları. | Open Subtitles | همّي الوحيد هو أنّ المبيت هذا لم يكن جيّداً كما كنّا نظنّ. |
Bunu daha iyi yapacak Tek şey yabancıların bunu görmesi olurdu. | Open Subtitles | تعلمين ، ان الشيء الوحيد هو إذا كنتم غرباء هنا لرؤيتها. |
Sanal cehennemimde birlikte boğuluyorduk. Kaçabilmemin Tek yolu da sana sırtımı dönmekti. | Open Subtitles | في واقعي الافتراضي كنّا نغرق معًا، وكان مفرّي الوحيد هو التخّلي عنك. |
Tek sorun ise, tatil zamanı geldiğinde yine eve gitmek zorundasınız. | Open Subtitles | السبب الوحيد هو, إنك في الاعياد يجب عليك العودة الى المنزل. |
Diğer kurtulan Omec'leri bulabilmek için Tek umudumuz o gemi. | Open Subtitles | املنا الوحيد هو ايجاد ناجين اخرين من الاوميكا بتلك السفينه |
Tonik ateşini düşürecektir ama bunun Tek tedavisi onu zehirleyen yaratığın ölmesidir. | Open Subtitles | الدواء سيقوم بإبطاء الحمى الدواء الوحيد هو موت المخلوق الذي تسبب بالعدوى |
Artık tavşan deliğine indiğine göre, sana soracağım Tek soru şu: | Open Subtitles | الآن ، أنت مُتواجد في حفرة لأرنب ، والسؤال الوحيد هو |