Gecenin ortasında bir şey yapmak istediğimde yastık bana bakıyor. | Open Subtitles | و عندما أتقرب من زوجتي خلال الليل تحدق الوسادة في |
...o zaman en büyük sorunun yastık olduğu günleri arayacaksın. | Open Subtitles | و سوف تشتاق لتلك الأيام حيث كانت الوسادة أكبر مشاكلك |
'Hava yastığı yakması' diye adlandırılır ve genellikle birkaç günde geçer. | Open Subtitles | إنه يدعى التهاب الوسادة الهوائية الجلدي عادة يزول خلال عدة أيام |
Bunu hava yastığı tartışmalarıyla kıyaslayın, muhtemelen 30 yıl öncesinde kalmıştır. | TED | لنقارن ذلك بنقاش الوسادة الهوائية -- تقريبا نحو ٣٠ سنة للوراء. |
...kafamı bir yastığa dayamak hiç bu kadar güzel gelmemişti... | Open Subtitles | رأسي على الوسادة كما لك أحس بهذه البرودة من قبل |
Sorun değil, fakat tüm o zaman boyunca yastığın altındaydı. | Open Subtitles | شيئ لا يهم، ولكنه كان تحت . الوسادة طوال الوقت |
Yüzüne bir yastık bastırıp ölene kadar tutmadan önce mi? | Open Subtitles | قبل ان تضع الوسادة على وجهه وتخنقه بها حتى لموت؟ |
Kıyafetin içindeki yastık ve Bebek İsa seni tamamen hamile gösterdi. | Open Subtitles | أجل. بين الوسادة ورضيع المسيح ،الذي يرفع فستانك .أنت تبدين حبلى |
Cam kırıklarının üzerine yastık koyduk, yatak örtüsünü kolumuza sardık. Duvarı bu şekilde tırmandık. Ve çıplak ayakla kaçtık. | TED | ووضعنا الوسادة عليها وقمنا بلف أغطية السرير على ساعدينا وتسلقنا الجدار، وهربنا ونحن حفاة القدمين. |
Kafanı yaklaştır, yastık bu tarafta daha iyi. | Open Subtitles | إقتربي أكثر، الوسادة تكون دافئة على هذا الجانب. |
yastık ne kadar büyükse, vuruş o kadar tatlıdır. | Open Subtitles | كلما كانت الوسادة أكبر, كلما كان الدفع أفضل |
O yastığı kabartmıştı zaten. Monica o yastığı önceden kabartmıştın ama keyfine bak tabii. | Open Subtitles | لقد نظفت هذه الوسادة من قبل لقد نظفتها من قبل يكفي |
-George? Ayağımın altındaki yastığı destekler misin? | Open Subtitles | ضع هذه الوسادة تحت قدمي، هلَا فعلت من فضلك؟ |
Sonra banyoyu hazırladım, korkuyla fark ettim ki biri yastığı parçalamış. | Open Subtitles | لاحقاً بوقت إستحمامي ، لاحظت مذعوراً أن أحدهم أفسد الوسادة |
Kızdığımda ben bir yastığı yumruklarım. | Open Subtitles | اتعرف ماذا افعل عندما اغضب؟ اضرب الوسادة |
Bu da yastığa başını koyman ve vicdanının rahat olmasını gerektirir. | Open Subtitles | الذي يطرح الرأس على الوسادة دون خلط نفسك مع الوغد ؟ |
yastığa vur. Gör kendini nasıl hissedeceksin. | Open Subtitles | فقط تضرب الوسادة جرب لتري شعورك ماذا سيكون |
Çünkü o yastığın altındaki katlanmış geceliği biliyordu. | Open Subtitles | لأنه كان يعلم عن ثوب النوم المطوي تحت الوسادة |
İkimiz de duyabilelim diye telefonu yastığın ortasına koymuştum. | Open Subtitles | وضعت الهاتف على الوسادة بيننا لكي نستطيع كلينا أن نسمعك |
Bay David Baker tarafından, elinizde yastıkla banyoya girerken görüldünüz. | Open Subtitles | و لقد شاهدك السيد بيكر و أنتِ تدخلين الحمام حالمة الوسادة بيديكِ |
Görüyorsunuz, karımın huyu her sabah kalktığında geceliğini katlayıp, yastığının altına yerleştirmekti. | Open Subtitles | كانت من عادتها أن تطوي ثيابها في غرفة النوم كل صباح حين تستيقظ وتضعها تحت الوسادة |
Bunlar oluşan origami katları, ve şimdi hava yastığını şişerken görüyorsunuz ve çalışıp çalışmadığını öğreniyorsunuz. | TED | هذه التشكيلة المطوية من الاوريغامي ويمكنك الآن رؤية الوسادة الهوائية و هي تنتفح و معرفة: ما إذا كان يعمل؟ |
Arkası adama dönük, kafası yastıkta. | Open Subtitles | و كان ظهرها في اتجاهه و رأسها على الوسادة و كان قد وضع أصابعه في شعرها الأشقر |
Yağmur yağdığı gece... ve ben sana yastıktan bir şemsiye yapmıştım! | Open Subtitles | تلك الليلة عندما كانت تمطر و أنا صنعت لكِ الشمسية من الوسادة |
Futbol maçına minder götürmeyin unutmayın. | Open Subtitles | لاتنس الوسادة التي نأخذها في مباريات الكرة |
Hele sen bir getir. Saklayı verelim minderin altına. | Open Subtitles | .أحضِريهم إليّ فحسب دعونا نُخبّئهم تحت الوسادة |
Biliyorum kanepe yeterince büyük değil, ama arkadaki minderi kaldırıp oynaşabiliriz. | Open Subtitles | أعلم أن الأريكة ليست مريحة جداً و لكننا نستطيع إزاحة الوسادة الخلفية و نمارس الشذوذ |
yastığımın kokusunu halen hatırlıyorum. Üç gün ona ağladım. | Open Subtitles | أستطيع أن أتذكر رائحة غطاء الوسادة التي ظللت أبكي عليها ثلاثة أيام |
Küçük Yastıkların, büyüklerin arkasında olmaları; seni çıldırtırdı. | Open Subtitles | كنت تهتاجين عندما تكون الوسادة الصغير خلف الكبيرة |