Bedava korsan müzik indir diyor. Şu sahte sanal makinayı kullanacağım. | Open Subtitles | ، يعرض تنزيلات مجانية لأغاني مسروقة سأقوم بتجميعها في الجهاز الوهمي |
Bence sabrın taştı-- bence sen ona sahte bir görüşme için terkedilmiş o binaya gitmesini söyledin ve onu boğdun... bununla. | Open Subtitles | اظن بأن صبرك قد نفذ أظن انت اخبرتها بان تذهب الى هذا المبنى المهجور ..لمقابلة هؤلاء الضيف الوهمي , و ذ |
O benim sahte nişanlım Kimmy ve sahte hayatımız mükemmel olacak! | Open Subtitles | إنه خطيبي الوهمي يا كيمي وسنعيش حياة وهمية جميلة مع بعض |
İnsan vücudu hakkında bildiğimiz her şeye rağmen, hâlâ bazı garip ve süregelen gizemler mevcut, plasebo etkisi gibi. | TED | وعلى الرغم من كل ما نعرفه عن جسم الإنسان، لا تزال هناك بعض الأسرار الغامضة، مثل تأثير العلاج الوهمي. |
Çünkü bugün bir maymun sete astral yolculuk yaptı. | Open Subtitles | وذلك بسبب القرد الذي قام بالظهور الوهمي أثناء المقابلة |
Öğrendiğimiz şeylerden birisi, Hayalet uzvu olan hastaların yarısı hayali organı oynatabildiklerini iddia ediyor. | TED | أحد الأشياء التي وجدناها هو، حوالي نصف المرضى بالأطراف الوهمية يدعون أنهم يستطيعون تحريك الطرف الوهمي |
Bu sahte ilacın işe yaramış olduğuna öğrenciler nasıl inandı? | TED | ما الذي جعل الطلاب على يقين أن هذا الدواء الوهمي فعَال؟ |
Demek istiyorum ki, sizin sahte bir biyolojiniz, sahte bir dininiz var. | Open Subtitles | أقصد، أنك لديك علم الأحياء الوهمي، الدين الوهمي |
sahte limonlarla yapılmış limonatası var. Kılıç şeklinde kürdanları var. | Open Subtitles | حصل على الليمون الوهمي مع عصير الليمون الحقيقي وحصل على المسواك على شكل سيوف |
Üç tane korsan müzik indir diyor. Şu sahte sanal makinayı kullanacağım. | Open Subtitles | يعرض تنزيلات مجانية لأغاني مسروقة سأقوم بتجميعها في الجهاز الوهمي |
Senin, bıçaklı, sahte bankacıyı ülkeye kimin getirdiğini soruşturdum bende. | Open Subtitles | إذن.. لقد سألت عمن قد يكون أدخل حامل السكاكين والمصرفي الوهمي ذاك للبلد |
Cayman'lerden sahte bankacıyı kimin getirdiğini buldun mu? | Open Subtitles | عثرتِ على الشخص الذي قام بتهريب مصرفينا الوهمي من جزر الكيمان؟ |
Bu sahte iffet ve uydurma din saçmalıklarına inanmıyorsun. | Open Subtitles | لا شيء من هذا العفة المختلقة أو الدين الوهمي. |
Ve plasebo da en üst noktayı istiyorsanız iğne olmaya gidiyorsunuz. | TED | واذا أردت الحصول على الفائدة القصوى من الدواء الوهمي عليك بالإبرة. |
İçeri girin. Buna plasebo etkisi denir. | Open Subtitles | يدع التأثير الوهمي يستمر عامة ما بين 12 و24 ساعة |
Bu şekilde, test grubunun plasebo grubundan farklı bir yöneticisi olur. | Open Subtitles | بهذة الطريقة جماعة الاختبار يستطيعوا ان يكون لديهم مدير مختلف عن مجموعة الدواء الوهمي |
Prue, tatlım, maymunların astral yolculuk yapabildiklerini sanmıyorum. | Open Subtitles | برو، عزيزتي، لا أعتقد بأنَّ القرود يمكنها القيام بالظهور الوهمي |
astral yolculuğa çıktığımda telekinezi gücümü kullanmayı deniyorum. | Open Subtitles | أحاول استخدام التحريك الذهني أثناء الظهور الوهمي |
Anılarını ve astral seyahat kabiliyetini baskı altına almak onun sana ulaşmasını engellemenin tek yoluydu. | Open Subtitles | كبت ذاكرتك وقدرتك للسفر الوهمي كان الطريقة الوحيدة لإيقافها من الدخول لك. |
Hayalet uzuvu gibi. Akıl darbesi yapabilir. | Open Subtitles | انه مثل العضو الوهمي ممكن ان يستخدمه بعقله |
Bu Placebo etkisi gibi geliyor. | Open Subtitles | إنها حالة يُطلق عليها أثار الدواء الوهمي |
- Hayali kangurunun ölümü. | Open Subtitles | موت الكانجارو الوهمي |
Kendi hayali düğününü planlayan birinden daha seksi bir şey yok, değil mi? | Open Subtitles | ليس افضل من شاب يخطط لزواجه الوهمي, اليس كذلك |
Mesela, bir ilacın patent alabilmesi için iki ayrı olayda placebodan daha etkili olduğunu göstermesi lazım. | Open Subtitles | على سبيل المثال، من أجل ترخيص دواء عليه أن يبين أنّه أكثر تأثيراً من الدواء الوهمي عَبرَ اختبارين. |