| Bir çeşit sürpriz olabilir. "el işi, ağız işi, anal işi." | Open Subtitles | الذي يكون مصدوم ربما نوع ما من المفاجئة الاستمناء اليدوي والفموي |
| Neden hesap işini bilgisayar kendisi yapabilecekken, öğrencilere el hesabı yapmayı bilgisayarlara anlattırıyoruz? | TED | لماذا نستخدم الحواسيب لكي نعلم الطلاب كيفية الحساب اليدوي الذي يجب ان يقوم به الحاسوب من الاساس ؟ |
| Bir milyon yıla kadar uzanan el baltası geleneği, insanlık ve proto-insan tarihindeki en uzun artistik gelenektir. | TED | تمتد على مدى ملايين السنين، تقليد الفأس اليدوي هو أطول التقاليد الفنية في تاريخ البشرية والإنسان البدائي. |
| Kapsülün kapağını kapattığımda butona basıp bana Elle kontrol yetkisi vereceksin. | Open Subtitles | وأغلق الفتحة, ثم تضغطى انت على الزر لتعطيني التحكم اليدوي الكامل |
| Yani pratik olmak Elle hesap yapmayı işe yarar kılan durumlardan biridir. | TED | وهذه احدى الحالات التي تستوجب الحساب اليدوي |
| Bu yüzden, bazı durumlarda, Manuel işgücüne duyulan ihtiyacı tamamen ortadan kaldırabiliriz. | TED | حتى في بعض الحالات, يمكننا الغاء الحاجة الى العمل اليدوي |
| Uyuyordu ama annesi oradaydı, yatağın kenarında el feneriyle kitap okuyordu. | TED | وكان نائمًا حينها، ولكن وجدت والدته كانت تقرأ مستخدمة المصباح اليدوي بجانب سريره. |
| el çizimlerimin gerçek binaya nasıl dönüştüğünü görebilirsiniz. | TED | والآن يمكن أن تشاهدوا كيف تم ترجمة رسمي اليدوي لمعمار حقيقي. |
| Diğer tek kontrol, platformun üstündeki el kumandası... | Open Subtitles | و التحكم الأخر فوق على الرصيف مع الصندوق اليدوي |
| el işlerimden bazılarını Dul Johnson'a vereceğim de. | Open Subtitles | أنا ذاهب الى الأرملةِ جونسن لأعطيها بعض من أعمالي اليدوي |
| O zamanlar elimi kullanıyordum ve el frenini bu elimle çekerek park ediyordum . | Open Subtitles | تمسكت بالكابح اليدوي بتلك اليد عندما كان يمكنني أن أستعملها ، و أوقفتها |
| Emin misin? el testeresinin izleri düz olur, birbirine paraleldir. | Open Subtitles | الأخاديد من المنشار اليدوي ستكون مستقيمة، ومتوازية |
| Elle temizleme işinde şanslıydık. | TED | الآن، لقد كنا محظوظين في تنظيفنا اليدوي. |
| Şimdi bu Elle polen taşıma işi aslında o kadar da alışılmadık bir şey değil. | TED | وفي الحقيقة أصبحت عملية التلقيح اليدوي أمرا جاري به العمل. |
| 2 ve 4. torpidoların ateşleme mekanizmalarını Elle açın. | Open Subtitles | أنتقل للتسليح اليدوي ، جهز الأنابيب الثاني و الرابع |
| Birçok insan için, bavulunun Elle aranması önemsiz bir şeydir. | Open Subtitles | و أكثر الناس عندما يأتي وقت الفحص اليدوي للأمتعة يكون شيأً عاديا بالنسبة لهم |
| İkarus, Elle kontrole geç. | Open Subtitles | أيكريوس، غيري التكم الآلي إلى التحكم اليدوي |
| Elle uçuş kontrol komutası kaldırıldı. | Open Subtitles | تغيير التكم الآلي إلى التكم اليدوي لم يُقبل |
| Eğer arabanın içinde Manuel olarak biz sürüyor olsaydık, ne şekilde reaksiyon vereceğimiz, kasıtlı bir karar olarak değil, bir reaksiyon olarak görülürdü. | TED | إذا كنا نقود في مثل هذا الزحام على الوضع اليدوي أياً كان تصرفك سيُفهم أنه أتُخذ هكذا ببساطة ردة فعل ليس قراراً مُتعمداً |
| Manuel uçarken eğer dünyayı pencerede tutabilirsek, Artı işaretini tam ayırım noktasına oturtursak. | Open Subtitles | إذا استطعنا إبقاء الأرض في نافذتنا أثناء التحليق اليدوي |
| Bu araç otomatik vitesten manüel vitese geçmiş. Teddy sakso çekmiş. | Open Subtitles | لقد تحولت السيارة من النظام التلقائي إلى النظام اليدوي |
| İnsanlar ağır işçiliğin avantajlarını hep küçümsemiştir. | Open Subtitles | يُقلّلُ الناسُ من تقدير منفعة العمل اليدوي. |
| Sistem 20 dakika önce otomatikten Manuele döndürülmüş. | Open Subtitles | إنتقل نظام الإبطال هذا إلى التشغيل اليدوي قبل 20 دقيقة. |