Bana ayrılık intikamı için çok büyük bir büyü gibi geldi | Open Subtitles | إنها تبدو كتعويذة كبيرة جداً بالنسبة لإنتقام من انفصال سيء |
Sizin gibi... ..tecrübeli iki ayrılık uzmanın burada olması harika. | Open Subtitles | مِن الرائع حقاً أن نحظى... بأخصائيتا انفصال بمثل خبرتيكما هنا. |
Kötü bir ayrılık yaşıyor ve birkaç günlüğüne burada kalacak... | Open Subtitles | تمر بمرحلة انفصال سيئة لذا هي سوف تبقى هنا لعدة ايامـ |
Ama böyle bir ayrılma olmadığı doğru değil mi çünkü kız arkadaşı yoktu. | Open Subtitles | ولكن أليس صحيحا ان هو لم يكن هنالك انفصال بسبب ان هو لم يكن هناك أي صديقة لم يكن لدي معرفه |
Gördüğünüz bu ilk çalışmam tam 12 yıl ayrı kaldıktan sonra İran'a döndüğüm zamana ait. | TED | أول واحدة تراها أمامك هو في الواقع عندما عدت إلى إيران أول مرة بعد انفصال دام لـ 12 سنة جيدة. |
Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasına ne oldu? | Open Subtitles | مهما يكن الذى حدث فى انفصال الكنيسه عن الدوله ؟ |
Bu kayıp herhangi bir şey olabilir. Aile üyesinin ölümü, eşinden ayrılık, sevdiği birinin taşınması. | Open Subtitles | هذه الخسارة قد تكون أي شيء، موت أحد الوالدين انفصال زواج، حبيبة رحلت عنه |
Kötü bir ayrılık ya da sonlanan bir dostluk gibi? | Open Subtitles | مثل انفصال علاقة أو شجار أدى لإنهاء صداقة؟ |
Bir keresinde lisedeyken, çok yıkıcı bir ayrılık yaşayıp ortadan kaybolmuştu. | Open Subtitles | هل تعلم، هنالك تلك المرة في الثانوية لقد غابت بعد أن عانت من انفصال سيء |
Hayır. Her çift bir kez ayrılık yaşar. İşte bu. | Open Subtitles | كل زوجين ممكن يحصل بينهم انفصال واحد فقط |
bunun geçici bir ayrılık olduğunu sanıyordum, nasıl ayrıldığımızı görmek, mutlu olup olmadığımızı anlamak için sandım. | Open Subtitles | ظننت ان هذا انفصال تجريبي لنرى كيف نبلي و نحن منفصلان لنرى ان كنا سنصبح سعداء |
Her ayrılık, ayrılanların arasında bir yarıştır. | Open Subtitles | ترين , كل انفصال هو سباق بين الشخصين اللذان انفصلا |
- Will'ın ondan ayrılmasını ve ondan ayrılma sebeplerini anlatıyordu ve ondan ayrılmasına sebep olan kişi, sensin, değil mi? | Open Subtitles | نعم أعرف. لقد كانت تتكلم حول انفصال ويل عنها, وعن السبب وراء ذلك. |
Plasenta dekolmanı yaşıyordun. Plasentanın rahimden ayrılma durumu. | Open Subtitles | عانيتِ من انفصال المشيمة الباكر، أي انفصال المشيمة عن الرحم. |
Muayene ettim ve plasental ayrılma olduğunu anında fark ettim. | Open Subtitles | لقد أجريت اختباراً، وعرفت انفصال المشيمة فوراً. |
Bir yıl ayrı kalmak bal gibi de ayrılıktır! | Open Subtitles | من الواضح أن كوننا بعدين عن بعض يعد انفصال |
Karısı dördüncü oğullarını doğururken plasenta ayrılması oluştu ve kadın ile oğlu öldü. | Open Subtitles | زوجته كانت تلد ابنهم الرابع و كان هناك انفصال فى المشيمة و هى الطفل كلاهما توفيا |
Kıtaların ayrılmasından önceki haliyle Dünya. | Open Subtitles | هذ هي الأرض، قبل انفصال القارات. |
Bilirsin, kadavralarla dolu bir çukura balıklama dalmak berbat bir ayrılığı toparlamanın bir yolu değil. | Open Subtitles | تعلمين, حشر الرأس بين مجموعة من الجثث ليس بالطريقة المثلى للتعامل مع انفصال عاطفي |
ayrılığın acısını en iyi çalışmak dindirir. | Open Subtitles | لا شيء يشفي من انفصال مؤلم، إلا القيام بعمل أصيل. |
Ah,berbat bir ayrılıktan sonraki hoş olmayan eşyaların değişimi. | Open Subtitles | تبادلٌ بغيضٌ للممتلكات بعد انفصال ٍ مروع |
Öyleyse ayrıIık öpücüğü. | Open Subtitles | هذه قبلة انفصال |
Berbat bir boşanma olmayacak ama o... burada değil. | Open Subtitles | ليس هناك أي انفصال لكنها ليست هنا |
Sadece ayrılmayı deniyoruz. | Open Subtitles | إننا نمر فقط بتجربة انفصال |
Sonuç olarak, iki element yüzde yüz olarak ayrıldılar. | Open Subtitles | من الأساس ، العنصرين كان لديهما انفصال . %نظيف 100 |
Annie'nin Grodie j. McConaughey ile kaçınılmaz ayrılığının şerefine. | Open Subtitles | نخب انفصال آني المحتوم من الشهير ماكونهي |
Hayatındaki en kötü ayrılıktı. | Open Subtitles | كان هذا أسوأ انفصال في التاريخ |