| Bu, hayatını kurtarmak için yapılmıştı, ama aynı zamanda onu tehlikeli biri haline getirdi. | Open Subtitles | عمل ذلك على انقاذ حياتها ولكن ذلك جعلها خطرة. |
| Ve doktorlar hayatını kurtarmak için ellerinden geleni yaptılar. | Open Subtitles | و الاطباء يحاولون انقاذ حياتها لقد فعلوا ما بوسعهم |
| Yolunda olacak. Kızın hayatını kurtarmak için bekleyecek zaman olmadığını düşündüm. | Open Subtitles | شعرت أنه ليس علينا انتظارهم إن أردنا انقاذ حياتها |
| Bileklerini kesmeden önce öyle yapmamı söyledi o yüzden Hayatını kurtarmaya çalışırsam başımın belaya gireceğini biliyordum. | Open Subtitles | هي طلبت مني ألا أفعل ذلك قبل أن تقطع شرايينها لكنت سوف أقع في مشاكل لو أنني حاولت انقاذ حياتها |
| - Hayatını kurtarmaya çalışıyordum Cisco. | Open Subtitles | ان تفعل ذلك في شهر يوليو؟ حاولت انقاذ حياتها يا سيسكو |
| - ...sahip olamadın. hayatını kurtarmak kolay kısımdı. - Ya ne yapsaydım? | Open Subtitles | عندما مات اخيها انقاذ حياتها كان الجزء السهل ماذا كان من المفترض بى ان افعل ؟ |
| Annesinin hayatını kurtarmak istiyor. Neden ona izin vermeyelim ki? | Open Subtitles | هو يريد انقاذ حياتها,لماذا لا نسمح له بذلك؟ |
| Hayatını kurtarmaya çalışmıyormuşum gibi davranıyorsun ama çalışıyorum! | Open Subtitles | ! انت تتحدث الى كأننى لا اعمل على انقاذ حياتها,فى حين ان هذا ما افعله |
| Ama ben kızın Hayatını kurtarmaya çalışıyroum. | Open Subtitles | ولكني أحاول انقاذ حياتها. |
| Hayatını kurtarmaya çalıştı. | Open Subtitles | لقد حاول انقاذ حياتها, |