40 yıl, gerçek olmadığını bildiğin bir evliliğin içinde kaldın. | Open Subtitles | انت استمريت في زواج تعرف انه غير حقيقي لأربعين سنه |
Ve eğer Scott ağlarsa, o zaman Radiohead, Scott Tenorman'ın hiç de havalı olmadığını söyler! | Open Subtitles | عندها راديوهيد سيعرفون انه غير رائع ابدا |
Evet yoldaş, uzayda Tanrı'yı gördüm, ve benden aslında var olmadığını size söylememi istedi." | Open Subtitles | رأيت الرب في الفضاء وقال لي أن أقول لك انه غير موجود |
Ahlaksızca ama daha da önemlisi yasadışı, yani ilk kurala aykırı. | Open Subtitles | انه غير اخلاقي.. لكنه غير قانوني بشكل اساسي مما يعني انكِ انتهتي القاعدة رقم واحد |
Kral burada ikamet ederken, sarayın içinde silah taşımak kanuna aykırı. | Open Subtitles | انه غير قانوني ان يحمل السلاح داخل البلاط عندما يكون الملك متواجدا فيه |
- Belki senden hoşlanmamıştır. - Pek mümkün değil. | Open Subtitles | ـ محتمل انه غير معجب بك ـ اه، غير ممكن |
Onlara onun politikayla ilgisi olmadığını söyledim.Ama onu da listeye almışlar. | Open Subtitles | انه غير مهتم بالسياسة ولكن كان اسمه ضمن القائمة معهم |
Bu gökkuşağının sonu gibi bilirsin, küçük altın küpü. Orada olmadığını bilirsin ama buna inanmak güzel çünkü sana yolculuk yapacak bir yön veriyor. | Open Subtitles | انها كنهاية قوس قزح انت تعلم انه غير موجود لكنه يمنحك اتجاهاً للسير |
Şimdi, burada oturup da siz akıl hastalarının var olmadığını bildiğim bir Tanrı hakkındaki konuşmalarınızı dinlemek zorunda değilim. | Open Subtitles | الآن لايجب عليّ الجلوس للاستماع لكم ايها المرضى العقليين تتكلمون عن وجود الرب بينما أعلم انه غير موجود |
Hepimizin var olmadığını bildiği bir yere gidiyormuşsun gibi yapma. | Open Subtitles | فافعل ذلك مباشرة لا ان تتظاهر بأنك ذاهب الى مكان نعلم جميعا انه غير موجود |
Hepimizin var olmadığını bildiği bir yere gidiyormuşsun gibi yapma. | Open Subtitles | فافعل ذلك مباشرة لا ان تتظاهر بأنك ذاهب الى مكان نعلم جميعا انه غير موجود |
Yani iç algımız birinin burada olduğunu söylüyor ama gözlerimizse olmadığını. | Open Subtitles | اذن احساسنا يقول ان احدا ما هنا لكن عيوننا تقول انه غير موجود |
Ama gerçek olmadığını umsanız bile ödünüzü koparabilir. | Open Subtitles | و لكن حتى عندما تأمل انه غير حقيقي يمكن أن يخيفك حتى الموت |
Ravn, kısa basın açıklamasında siyasi bir kariyer uğruna özel hayatını feda etmeye hazır olmadığını yazdı. | Open Subtitles | يقول انه غير مستعد للتضحية بحياته الشخصية |
- Yasalara aykırı. - O zaman imzalatma. | Open Subtitles | انه غير قانوني- حسنًا اذًا لاتجعليه يوقعها- |
Ahlaka aykırı. | Open Subtitles | انه غير أخلاقي. |
Yasalara aykırı efendim. | Open Subtitles | انه .. غير قانوني سيدي - |
Kutsalımıza aykırı! | Open Subtitles | انه غير مقدس! ماذا كنت تتوقع |
Şu an bulunması mümkün değil. | Open Subtitles | انا سأقول انه غير موجود تماماً |
- Bu mümkün değil. | Open Subtitles | انه غير ممكن ارجوك |
Noelukka'nın berbat olması mümkün değil. | Open Subtitles | انه غير قابل للتدميرُ. |