Sanırım öyle. Ama her şeyin pijama gibi görünmesi dışında. | Open Subtitles | أعتقد هذا عدا ان كل شيء يبدو مثل بيجامات الآن |
her şeyin seninle ilgili olduğunu sanıyorsun. Ağlamamın seninle ilgisi yoktu. | Open Subtitles | انت تظن ان كل شيء يتعلق بك لا علاقة لبكائي بك |
Bana her şeyin yolunda olduğunu söyledi. Bana yalan söyledi. | Open Subtitles | لقد اخبرنى ان كل شيء على مايرام لقد كذب على |
Sonra sizi sokakta gördüm ve her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu anladım. | Open Subtitles | ثم رأيتك في الشارع وعرفت ان كل شيء سار كما يجب ان يكون |
Sonra herşey düzeldi gibi, hemşireler geldi elektrik geldi kan geldi | Open Subtitles | و يبدو ان كل شيء كان رائعا بما فيها الممرضات والزهور |
Ülkedeki insanlar, resmi görünce Suribachi'nin alınmasıyla bu savaşın bittiğini düşünmüşlerdi. | Open Subtitles | اولئك الذين شاهدوا صورته والذين اعتقدوا ان كل شيء انتهى... عندما احتللنا ساراباجي |
Bir uğrayıp her şeyin yolunda olup olmadığına bakmak istedim. | Open Subtitles | اردت فقط ان اتوقف واتاكد ان كل شيء على مايرام |
Gözlerinizin içine bakarak her şeyin yolunda olduğunu size söyleyebilirim. | Open Subtitles | ولكن من خلال عينيك يمكنني القول ان كل شيء بخير |
Pek çoğumuz akademik camiada, her şeyin sorgulanabilir olduğunu öğretildiğimiz yerde yetiştik ve özgürlükçü düşünceyi aydınlattık. | TED | العديد منا قد كبروا في عالم الأكاديمية و منارون بالفكر الحر، حيث تعلمنا ان كل شيء قابل للنقاش. |
her şeyin benim suçum olduğunu söyledim, o da seninle konuşacağını söyledi. | Open Subtitles | ,. قلت ان كل شيء كان خطأي،وأنها سوف تتكلم معك. |
Şey, her şeyin yoluna gireceğinden emin olamam. | Open Subtitles | حسناً , لا يمكنني تأكيد ان كل شيء سيكون على خير |
her şeyin yolunda olduğunu söyledi. Bana yalan söyledi. | Open Subtitles | لقد اخبرنى ان كل شيء على مايرام لقد كذب على |
Tam olarak sayılmaz ama annem her şeyin düzeleceğini söyledi. | Open Subtitles | ليس تماماً ولكن امي اخبرتني ان كل شيء سيكون على مايرام |
Ben de her şeyin temiz olduğuna emin olmak istiyorum, hepsi bu? | Open Subtitles | لذا أردت ان أتأكد ان كل شيء نظيف من أجلهم |
Bak, sana her şeyin düzeleceğini söylemek istedim. | Open Subtitles | اسمعي ، اردت فقط أن أخبرك ان كل شيء سكون على مايرام |
Tatlım, şu an senin için her şeyin bir anısı olduğunu biliyorum, ama biraz fazla duygusal davranmadığından emin misin? | Open Subtitles | اعرف ان كل شيء يترك ذكرى لك الان هل انتي متأكده انك لن تنجرفين بمشاعرك ؟ 363 00: |
her şeyin yolunda olduğunu gördüklerinde bizi bırakacaklar. | Open Subtitles | وحالما يتأكدون ان كل شيء سليم سيدعونا نخرج |
Kaybolan kurbanlar aranmaya başlandıktan sonra iki aileyi kandırıp, her şeyin yolunda olduğunu sanmalarını sağladı. | Open Subtitles | قام ايضا بالتلاعب بعائلتين ليظنا ان كل شيء بخير حتى بعد الابلاغ عن انهم مفقودين |
Hazırlamaya başladım herşey kara bir deliğe düşüyormuş gibi geliyordu ama şacımı karıştırmaya devam ettim. | TED | فبدأت الخلط وشعرت ان كل شيء يقع من يدي .. وبدأت تختلط الامور علي .. ولكني استمريت بذلك .. |
Şimdi yukarı çıkmalı, yüzüme kocaman bir gülümseme kondurup kardeşimle herşey yolundaymış gibi davranmalıyım. | Open Subtitles | والآن يجب علي الصعود للأعلى وارسم ابتسامة عريضة , وأقابل اختي واتظاهر ان كل شيء على مايرام |