Cambridge'de, evimden binlerce mil uzakta, dizüstü bilgisayarımla herhangi bir insanla olduğundan daha fazla zaman geçirdiğimi fark ettim. | TED | وفي كامبريدج بعيدا عن منزلي بآلاف الأميال، أدركت أني أقضي وقتا أكبر أمام حاسوبي مما كنت أفعل مع الناس. |
Yüzlerce yıllık çiftçiliğin sonucu olarak suyla aşınmış binlerce oluk ortaya çıkmış. | Open Subtitles | كنتيجة لقرون من زراعة، الارض المفتوحة أصبحت ملوثه بآلاف مجاري الماء البالية. |
Bu devasa orfoz onun binlerce katı büyüklüğünde ve resifteki en büyük ağızlardan biriyle agresif bölgeci bir yırtıcı. | Open Subtitles | هذا الهامور العملاق اكبر منها بآلاف المرات و مفترس عدواني مَحَلِّيّ مع واحد من أكبر الأفواه على الشعاب المرجانية. |
Şu anda birkaç faaliyet içerisindeyim, eğitim hareketi yetersiz hizmet almış çocukların, ki bu binlerce -- Hindistan'da her şey binlerce. | TED | أنا حاليا مهتمة بالحركات ، حركات التربية والتعليم للأطفال الغير مخدومين ، وهم بالآلاف -- كل شيء بآلاف هنا في الهند. |
Bakırdan bin kat daha fazla iletken. | TED | إنه أكثر بآلاف المرات في التوصيل الكهربائي من النحاس. |
Eminim ki kullanabileceğiniz binlerce yer düşündünüz. | TED | تستطيعون التفكير بآلاف الإحتمالات لإستخدامها، أنا متأكد من هذا. |
Şu soruyu gündeme getirir: serçe parmağınızı kurtarmak için binlerce yaşamı feda eder miydiniz? | TED | لذلك هذا يثير تساؤلًا: هل ستضحي بآلاف من الأرواح لتنجي أصبعك الصغير؟ |
Örneğin, helikopterler tamamı vücudunuza zarar verebilecek binlerce hareketli parçası olan makineler olarak bilinir. | TED | المروحيات مثلاً، معروفة بشكل كبير على أنها آلات بآلاف القطع المتحركة تتعاون جميعها لتعطيك ضرراً جسدياً. |
Şimdi kötü niyetli iletişim kanunu altında yargılanıyor ve suçlu bulunursa 10 yıla kadar hapis ve binlerce dolar para cezasına çarptırılabilir. | TED | وهو الآن يواجه اتهامات بموجب قانون الاتصالات الخبيثة بجامايكا وإذا ثبتت إدانته فإنه قد يغرم بآلاف الدولارات ومعرض للسجن حتى عشرة سنوات |
Eğer görünürden baksaydık, orada olduklarını bile bilemezdik ve ev sahipliği yapan galaksiden binlerce kat daha genişler. | TED | وإذا نظرت في الضوء المرئي، لن تدرك أنها هناك، وهي أكبر بآلاف المرات من المجرة المضيفة |
Şu an bu odada bulunan biri binlerce insan etrafını sarmış olsa dahi yalnız hissedebilir. | TED | ربما هناك شخص في هذه الغرفة الآن محاط بآلاف من الناس يعاني من الشعور بالوحدة. |
binlerce dönüm pamuk tarlasıyla çevriliydik. | TED | وكنا محاطون بآلاف الهكتارات من حقول القطن |
Bu alet bir kapı çünkü bu aletle, daha çoklarını yapabileceğiz ve bilim insanlarını binlerce defa daldırıp keşif kapılarını açmalarını ve varlığından bile haberdar olmadığımız şeyler bulabilecekler. | TED | التي ما هي إلّا باب لأنّه بوجودها، سنستطيع إنشاءَ نماذج أكثر منها في المستقبل واصطحاب العلماءَ للقيام بآلاف الرحلات لفتحِ بابِ الاستكشاف، وإيجاد أشياء لم نكن نعرف أنها موجودةٌ. |
Bu yağ binlerce evin aydınlatılmasında kulelerdeki dev saatlerin çalıştırılmasında ve belki de bir kralın kutsanmasında kullanılacaktı. | Open Subtitles | يجعل من المصابيح مشتعلة بآلاف المنازل والساعات تدق بأماكنها، وربما يمسح به على رأس ملك |
binlerce kişi işte. Bufaloların sayısı azalıyor. | Open Subtitles | بلي يا سيدي ضاعف أعدادها بآلاف فالثيران في تناقص أصبحت شحيحة |
Sizi binlerce ışık yılı uzaklara götürüp, delilsiz geri yollasınlar? | Open Subtitles | يأخذوك بآلاف السنين الضوئية ويرسلوك للوطن مرة آخرى بدون دليل على ذلك؟ |
Oğlu binlerce yıl önce yaşamış ve ölmüştü. | Open Subtitles | لو كان هذا الفرعون عاش ومات قبل زمنه بآلاف السنين |
Anlıyorum, ama benim görevim adamlarımın... binlerce silahlı Somali milisi tarafından çevrildiğini kendisine hatırlatmak. | Open Subtitles | أنا أتفهم لكنه واجبي أن أذكره بأن رجالي محاطون بآلاف من المقاومة الشعبية الصومالية المسلحة |
Burada, kıtasal eğimin üzerindekinden binlerce kat daha az olan büyük hayvanlar vardır, ama bazı yerlerde yüzlerce yılan yıldızı yiyecek aramak için denizin dibinden geçer. | Open Subtitles | هناك عدد اقل بآلاف المرات من الحيوانات الكبيرة هنا عما يوجد في منطقة الجرف القاري ..ولكن , وفي بعض الأماكن |
Çıplak kaslar, ışıkların binlerce noktadan oluşan tatlı yansımaları... | Open Subtitles | تموجات جميلة .. طيران أشبه بآلاف النقاط الضؤية |
Platon, aynı zamanda, bin yıl öncesinde, bu model şehirde kadınların da eşit olarak yönetebileceklerini belirtmiştir. | TED | سابقًا زمانهُ بآلاف السنين، أيضًا ذكر أفلاطون أن النساء قادرين على الحكم على حدٍ سواء في مدينتهِ الفاضلة. |