Sana her zaman söylemiştim, insan soğuğa karşı soğuk silahlarla savaşmalıdır. | Open Subtitles | لطالما أخبرتك بأن تقاوم البرد بأسلحة البرد |
Bu demek oluyor ki o çocuklar gerçek silahlarla savaşçılık oynuyorlar. | Open Subtitles | ذلك يعني ات أولئك الأطفال يقوموا بالمناورات الحربية بأسلحة حقيقية. |
Nitekim onu, içi silah ve porno dergileriyle dolu bir odada buldum. | Open Subtitles | على أي حال، عرفت بكذبها في غرفة مليئة بأسلحة ومجلات سبانك هاوس |
Emniyet birimini çağır buraya. Bu sefer gerçek silah kullansınlar. | Open Subtitles | أرسل وحدة احتواء الحيوانات إلى هنا بأسلحة حقيقية هذه المرة |
- silahlı iki kişi, bizi rehin tutuyorlar. - Bayan, bu imkânsız. | Open Subtitles | رجلين بأسلحة يحتجزوننا كرهائن رهينة سيدتي، هذا مستحيل |
Bisante karteli dost hükümete... saldırmak için ağır silahlar yığıyor. | Open Subtitles | عصابات " آزادري " مدججة بأسلحة ثقيلة وأعضاء عسكريين يخونون حكومتنا الصديقة |
Sokar birini Netu'ya silahla göndermez. | Open Subtitles | سوكار لا يرسل أحد الى أسفل الى نيتو بأسلحة. |
Kulelerdeki gardiyanlara takviye yapılıyor. Ki silahları da seninkilerden büyük. | Open Subtitles | جميع الأبراج محمية بواسطة حراس مسلحين بأسلحة أكبر من أسلحتك |
Devrim niteliğindeki taktikleri ve dahiyane silahlarıyla bu ordu tüm Avrupa'yı fethetmişti. | Open Subtitles | جيش ثوري التكتيك بأسلحة بارعة في النهاية . وقف مستعدا لفتح أوروبا |
Eğer bütün mahkumlar sana hizmet etse bile, basit silahlarla Sokar ile savaşamazsınız. | Open Subtitles | حتى لو كل السجناء أصبحوا يخدمونك لا يمكنك محاربة سوكار بأسلحة محدودة |
Mavi ateşten silahlarla yerin dibinden çıkıyor, | Open Subtitles | الذين قدموا من الأرض مسلحون بأسلحة نارها زرقاء |
Ben bir gemiden bahsediyorum, uzayda uçabilen bir tanesinden şimdiye kadar gördüklerinin ötesinde silahlarla. | Open Subtitles | أتحدّث عن سفينة. تستطيع الطيران في الفضاء. بأسلحة لم ترئ مثلها من قبل |
Senin şirketinin ürettiği silahlarla havaya uçurduğum yerleri tekrar inşaa eden adam. | Open Subtitles | ونفس الرجل الذي يعيد بناء معظم الأماكن التي أرسلوني لأدمرها بأسلحة صنعتها شركتك |
Bende savaşta bulundum, bir birlerini aynı silahlarla boğazlayan iki ordu vardı. | Open Subtitles | أنا أيضا كنت في الحرب لكن كان هناك جيشان ذبح بعضهم البعض بأسلحة لا مثيل لها |
Tüm yollar sayısız silah ve nakliye araçlarıyla hızlı ve istekli şekilde bir biçimde ilerleyen birliklerle doluydu. | Open Subtitles | كلّ الطرق إمتلأت بطوابير من الزحف تتقدّم بلهفة بأسلحة لا تـُعـّد ووسائل نقل لا تحصى |
Kapımızda iki kişide bayıItıcı silah olduğunun farkında mısın? | Open Subtitles | هل أنت علي علم بأن هنال رجلين بأسلحة .. و أيدي لزجة، و بدون تهذيب يسدون الباب؟ |
Sonuçta buraları sürünen düşük yaşam formları ve akli dengesi bozuk kaçak hastalar bıçak ve silah taşıyan serseriler tarafından dolup taşmıyor. | Open Subtitles | لن أقابل تلال زاحفة أو أتجنب ذو الإعاقات العقلية والمدانون و أفراد عصابة بأسلحة و سكاكين |
-Efendim böyle bir şey için silahlı değiliz. | Open Subtitles | علم. سيدي نحن غير مجهزين بأسلحة لشيء بهذه السماكة |
Araç silahlı soygun yapıp aniden üzerime doğru gelmeye başladı. | Open Subtitles | السيارة كانت مُغادرة بأسلحة مسروقة كانت تتقدم نحوي بسرعة |
Dışarıda eli silahlı adamlar var. Beni buraya kapatıp, zehirliyorlar. | Open Subtitles | هناك رجال بأسلحة, ولقد أخذوني إلى هنا, ولقد خدّروني |
Her saldırıda çok gelişkin silahlar kullanılıyor. | Open Subtitles | وكل هجومٍ مصحوب بأسلحة شديدة التطور ؟ |
Yani görünen o ki, adama hepsi bir kez kullanılmış olan bir kaç silahla saldırılmıştı. | Open Subtitles | لذا يظهر أن الرجل ضُرِب بأسلحة متعددة اُستُخدم كل منها مرة واحدة |
Takımım Kryptonite silahları ile donatıldı. | Open Subtitles | فريقي بالكامل مزود بأسلحة ''الكريبتونايت'' |
Siz, savaş silahlarıyla oynamaya gelen demircilere hiç bir şey yapmadınız mı? | Open Subtitles | غير اللعب بأسلحة الحروب؟ على الأقل افعل شيء مفيد |
Danışmanı olduğunuz kişi kitle imha silahı saldırısıyla ilgili bir depoda bulundu teröristlerin tehdit savurduğu teknolojide uzmanlığınız var. | Open Subtitles | ظهرت أطروحتك في منطقة عبور لهجوم وشيك بأسلحة دمار شامل تملك الخبرة في التكنولوجيا نفسها التي يهدد الإرهابيون باستخدامها |