Anlaşılan benim ülkedeki en iyi at terbiyecisi olduğumu bilmiyorsun. | Open Subtitles | من الواضح أنك لا تعلمين أننى أفضل حاكم للخيول بالبلد |
ülkedeki en iyi sperme sahipiz, senin bize para veriyor olman lazım bunu içmene izin vermemiz için. | Open Subtitles | لدينا أفضل مني بالبلد هنا بهذه الغرفة ينبغي عليكٍ أنتأن تدفعي لنا لنسمح لكٍ بشربه |
Ve ülkedeki bir numaralı filmin ismi şuydu: Göt. | Open Subtitles | والفلم الوحيد بالبلد يدعى المؤخره |
Gerçekten kötü bir ülke değil. Sadece bir değişikliğe hazırım. | Open Subtitles | إنها ليست بالبلد السيئة حقا، ولكنني مستعد للتغيير |
Hangi alandan uçacağını bilsek bile onu ülkede tutabilecek yetkiye sahip değiliz. | Open Subtitles | حتى ولو عرفنا المطار الذي سترحل منه ، فليس بيدنا السلطة لابقائها بالبلد |
ülkenin en yeni içeceği Okiru'nun yeni sözcüsüsün. | Open Subtitles | أنت المتحدث الجديد لأوكيرو أروع مشروب غازي جديد بالبلد |
ülkedeki en büyük şirketlerin müşteri destek hattını sağlıyoruz. | Open Subtitles | للخط الساخن لاحدى اكبر الشركات بالبلد |
ülkedeki en büyük şirketlerin müşteri destek hattını sağlıyoruz. | Open Subtitles | للخط الساخن لاحدى اكبر الشركات بالبلد |
Şimdi bu ülkedeki bütün vatandaşların aynı bu şekilde kart ve numaralarıyla mesela, parmak izi gibi şeylerle kimliklerinin belirlenebildiğini düşün. | Open Subtitles | تخيّـلي إن كان كل مواطن بالبلد يمكن تحديده بشكل فريد... من خلال بطاقة ورقم خاص به، ربّما من خلال عيّـنة لبصمات أصابعه. |
Bu ülkedeki her bir vatandaşın kendi kart ve numaralarıyla parmak izleriyle, eşsiz şekilde tanımlanabilir olduğunu hayal et. | Open Subtitles | تخيّـلي إن كان كل مواطن بالبلد يمكن تحديده بشكل فريد... من خلال بطاقة ورقم خاص به، ربّما من خلال عيّـنة لبصمات أصابعه. |
ülkedeki en iyi merkezlerden birine oldukça yakınız. | Open Subtitles | و نحن قريبون جداً من ...أحد أفضل المراكز بالبلد |
Wilson aşırı tutucu biri, Creationist müzesinin ülkedeki tek destekçisi. | Open Subtitles | إن (ويلسون) مؤمن بمذهب العصمة و هو الراعي الوحيد لأكبر متحف الخلق بالبلد |
Elvis Walker ülkedeki en genç çocuk. | Open Subtitles | الفيس والكر اصغر طفل بالبلد |
ülkedeki belki de en şöhretli ya da kötü şöhretli evde Lee Harris'in direnişinin 14'üncü saatindeyiz. | Open Subtitles | إنها الساعة الرابعة عشر من حصار (لي هاريس) هنا في ما قد يكون أشهر ام هل يجدر بي ان اقول اسوأ منزل بالبلد |
ülkedeki her teşkilat üzerinde çalışıyor. - O başının çaresine bakmasını bilir. | Open Subtitles | لا، جعلت كل عميل بالبلد يبحث |
Oraya gideli daha 3 ay olmuş yerel dili bilmiyorlar ve ülke hakkında bilgili değiller. | Open Subtitles | إنتقلا إلى هناك منذ شهرين يفتقدان للمهارات الغوية و معرفة بالبلد |
Hiç bir dil becerileri veya ülke hakkında bir bilgileri yok. | Open Subtitles | يفتقدان للمهارات الغوية و معرفة بالبلد |
Üzgünüm, efendim, ama bir ülkede uçağa binip... diğerinde inmemezlik edemezsiniz. | Open Subtitles | أنا آسفه يا سيدي لكنهلايمكنكأن... تركب الطائرة من بلد ولا تهبط بالبلد الاخرى |
Tomas Y.Ruiz'in ülkede yasa dışı olarak bulunması konusunda hiçbir ihtilaf yok, ...bu nedenle sınır dışı edilme ile karşı karşıya kaldı. | Open Subtitles | كلا, سيدتي القاضيه , لا جدال بذلك أن (توماس رويز) تواجد بالبلد بشكل غير قانوني و بناءاً على ذلك, فهو عرضة للترحيل |
O ülkede büyüdüm. | Open Subtitles | لقد ترعرعت بالبلد |
30 yaşına yeni bastın ve ülkenin en büyük kanalının çizgisini belirlemek istiyorsun. | Open Subtitles | للتو بلغت ال 30... ...وتريدين ان ترسمي سياسة اكبر محطة تلفزة بالبلد... |