Kuşkusuz ki bunun birçoğu Doktor Google üzerinden oldu, en iyi hareketim değildi ve bunu kimseye tavsiye etmiyorum. | TED | أعترف، تم العثور على معظمها على جوجل، ربما الفكرة ليست بالجيدة ولا أنصح بها. |
Ama Lüksemburg bile parasını sadece bir kez harcayabilir ve bunun bedeli de öğretmenlere pek iyi ödeme yapılmaması şeklinde olur. | TED | لكن حتى لوكسمبورغلا يمكنها الإنفاق على أكثر من شيء واحد، والمقابل لذلك هو أن أجور المدرسين لديها ليست بالجيدة. |
Duygularımızın iyi veya kötü, olumlu veya olumsuz olduğu görüşü kalıplaşmış. | TED | إن الرؤية التقليدية التي تصف المشاعر بالجيدة والسيئة، أو الإيجابية والسلبية، هي رؤية جامدة. |
İyi haberle başlayalım. | Open Subtitles | دعنا نبدأ بالجيدة |
İyi haberle başlayalım. | Open Subtitles | دعنا نبدأ بالجيدة |
İçinde sadece bir tane küfür var o da o kadar iyi değil. | Open Subtitles | ليس بداخله إلا كلمة بذيئة واحدة وهي ليست بالجيدة |
Jerry'nin sağlığı pek iyi değil biliyorsun ve ben de gençleşmiyorum, yani kesinlikle doğru karar. | Open Subtitles | اتعلمين , صحة جيري ليست بالجيدة وانا لن اصغر بالسن تماما هذا القرار الصحيح |
Mesela Arkansas'ın ya da her neresiye, kırsal kesiminde, pek de iyi olmayan koşullar içinde doğmuşsanız | TED | أنكم قد تنشأون ، في ظروف ليست بالجيدة فيمكنكم – تخطي ذلك - |
Hükümetler hikaye anlatmakta iyi değiller. | TED | الحكومات ليست بالجيدة في رواية القصص. |
Bu hiç iyi değil çünkü dudaklarının oynadığını görüyorum. | Open Subtitles | وليست بالجيدة لأنني أرى شفتيك تتحركان |
Burma ile ilişkilerimiz pek iyi değil. | Open Subtitles | علاقاتنا بـ"بارما" ليست بالجيدة |
İyi bir tane yok... | Open Subtitles | ليست بالجيدة... |
Pek iyi değiller. | Open Subtitles | ليست بالجيدة |