Bu çocuğun doğru şeyi yapmasını bekleyerek kimseye bir iyilik yapmıyorsun. | Open Subtitles | لكنك لا تخدم أحداً هنا بإنتظار الفتى أن يقوم بالشيء الصحيح |
Aslında şunu diyorsun: Haklara ihtiyaç duyacağımı düşünmüyorum ve ben bu insanlara güveniyorum hakları bir kenara bırakalım, onlar önemli değil istihbaratçılar doğru şeyi yapacaktır. | TED | أنت تخبرهم أنك لست بحاجة إليها. إذن أنا واثق أنه سيتم التخلص منها لأنها غير مهمة هؤلاء الأشخاص سيقومون بالشيء الصحيح |
Twitter'daki arkadaşlarım şunu fark etti ki sözcüklerim agresif ve kırıcı da olsa doğru şeyi yaptığıma samimi olarak inanıyordum. | TED | أدرك أصدقائي على تويتر أنه حتى لو كانت كلماتي جارحة وقاسية، فقد كنت مؤمنة أنني أقوم بالشيء الصحيح. |
Ödüllendirmeye ve primlere abartıyla başvurmak, ahlaki irademizin yerini alıp "doğru olanı yapma" isteğimizi yok ediyor. | TED | ومما يُفسد الإرادة الأخلاقية الاحتكام المستمر للحوافز الذي يدمر رغبتنا في القيام بالشيء الصحيح. |
Bir Kraliçe olarak doğru olanı yaptığımı ümit ediyorum, | Open Subtitles | كملكة استطيع ان آمل فقط اني اقوم بالشيء الصحيح |
Eminim doğru olan şeyi yaptığını düşünüyorsundur. | Open Subtitles | أنا متاكد من أنك تعتقد أنك تقوم بالشيء الصحيح |
doğru şeyi yapanlar sadece sondajcılar değildi. | TED | ولم يكن المستكشفون فقط الذين قاموا بالشيء الصحيح. |
doğru şeyi yapınca böyle oluyor sanırım. | Open Subtitles | أعتقد إت هذا ما يحصل عندما تقوم بالشيء الصحيح |
doğru şeyi yapıyor muyum? | Open Subtitles | أتعتقد أنني أقوم بالشيء الصحيح ، مايلز ؟ |
Bu büyük adımı atmadan doğru şeyi yaptığımdan emin olmalıyım. | Open Subtitles | علي التأكد من أنني أقوم بالشيء الصحيح قبل الإقدام على مثل هذه الخطوة الكبيرة |
Benden doğru şeyi yapmamı bekliyorsunuz ve ben de elimden geleni yapacağım. | Open Subtitles | أنتم تتوقعون مني القيام بالشيء الصحيح و انا أبذل قصارى جهدي |
doğru şeyi yapacağınıza inanıyorum bakanım. | Open Subtitles | وأنا واثق سيدي الوزير من أنك ستقوم بالشيء الصحيح |
doğru şeyi yapmaya çalıştığını biliyor. | Open Subtitles | أنه يعلم أنك كنت تحاول القيام بالشيء الصحيح |
Akıllı olduğun için ve doğru şeyi yaptığın için ödüllendiriliyorsun. | Open Subtitles | تكافأ على ذكاءك, و على قيامك بالشيء الصحيح |
Ben seni ayarttım ve sen de doğru şeyi yapıp beni eve gönderdin. | Open Subtitles | تدنيت في جميع أنحائي لأنجح ، و أنت تقوم بالشيء الصحيح و ترسلني للمنزل |
Kızkardeşin için doğru olanı yapmamıza yardım et. | Open Subtitles | ساعدنا في القيام بالشيء الصحيح من اجل أختك |
Ve doğru olanı yapmaya çalıştı. Bu yüzden öldü. | Open Subtitles | وحاول القيام بالشيء الصحيح وإنتهى به الأمر بالموت |
Bunun için sana kızgın değilim. doğru olanı yaptın. | Open Subtitles | لست غاضبة لأنك صنعت الجهاز قمت بالشيء الصحيح |
Şimdi ben de iki tane evlat edindim. Burada doğru olanı yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | والآن تبنيت طفلين وأحاول القيام بالشيء الصحيح من أجلهما |
Bak, ben sadece burada doğru olan şeyi yapmaya çalışıyorum ve neye bulaştığını bilmeni istiyorum. | Open Subtitles | أحاول القيام بالشيء الصحيح هنا واريدكِ فقط ان تعرفي ما تقحمين نفسكِ فيه |
İstediğin şey o olmasa bile, doğru olan şeyi yapmalısın. | Open Subtitles | .. حسنًا؟ يجب أن نقوم بالشيء الصحيح حتى لو لم يكن ما نريده |