| Dijital ünlüler, özellikle de yeni projeksiyon teknolojisi ile Tıpkı filmlerdeki gibi olacaklar fakat canlı ve gerçek zamanlı. | TED | مشاهير رقميون، وخاصة بعد تقنية العرض الجديدة، سوف يصبحون بالضبط مثل الأفلام، ولكن بشكل مباشر. |
| dedi. Sayıya inansanız bile, Tıpkı 73 milyonda bir gibi, | TED | حتى إذا صدقت الرقم، بالضبط مثل 73 مليون إلى واحد، فليس ذلك ما تعنيه. |
| Tıpkı bir su kaldıracı gibi. | Open Subtitles | , شىء يشببه مصيده الشحم .بالضبط مثل البالوعه |
| Bu oda bizim eski setimizin aynısı. | Open Subtitles | حسنا، هذه الغرفة هو بالضبط مثل مجموعة القديم. |
| Sanırım bu hafta sonu da geçen seferkinin aynısı olacak. | Open Subtitles | حسنا، أعتقد ستعمل نهاية هذا الأسبوع يكون بالضبط مثل عطلة نهاية الأسبوع الماضي. |
| Aynı 1860'da olduğu gibi, ancak bunlar iki yıl önce güney afrikada üretilmiş. | Open Subtitles | بالضبط مثل التي كانت في 1860, غير أن هذه قد صنعت منذ سنتين في جنوب أفريقيا |
| Tıpkı bir su kaldıracı gibi. | Open Subtitles | , شىء يشببه مصيده الشحم .بالضبط مثل البالوعه |
| Tıpkı baban gibisin. | Open Subtitles | أنت بالضبط مثل رجلكَ العجوز، تَعْرفين ذلك؟ |
| Tıpkı filmlerdeki gibi. Robot, dramatik bir biçimde ortaya çıkacak. | Open Subtitles | بالضبط مثل الفيلم الروبوت سوف يظهر بشكل رائع |
| Bu çocuk ailemizin onur üyesi, Tıpkı alpakalar gibi. | Open Subtitles | ذلك الولد هو عضو شرف في العائلة, بالضبط مثل الألباكا. |
| Tıpkı bir Truvalı'nın kılıcını düşmanının atan kalbine saplamaya karar verdiği zaman ki gibi. | Open Subtitles | بالضبط مثل ما فعل طروادة عندما قرر أن يغرس نصله إلى آخره داخل قلب عدوه |
| Sistem annesinin bodrumunda kurulu olsaydı durumum Tıpkı eski sevgiliminkine benzerdi. | Open Subtitles | أذا عاش النظام في سرداب امه سيكون بالضبط مثل هذا الرجل الذي أعتدت على مواعدته |
| Tıpkı yeni dönüştüğüm günlerdeki gibi. | Open Subtitles | طعمـه بالضبط مثل طعمـهم بعدما تحوّلت مباشرة |
| Mumlar ve çiçekler Tıpkı sizi orada ilk defa yakaladığım gibi. | Open Subtitles | شموع وزهور بالضبط مثل أول مرّة ضبطكما فيها هناك |
| Tıpkı romantik komedilerin bitiş sahnesi gibi. | Open Subtitles | هذا بالضبط مثل آخر مشهد في كل تلك الأفلام الرومنسيّة الكوميديّة |
| Tıpkı The Hill filmindeki oy kaybetmemek için taraf tutmayan, ılımlı, aklı başında cumhuriyetçiler gibi. | Open Subtitles | بالضبط مثل أي جمهوري عاقل معتدل في الكونغرس حين يرفض أن يكون له موقف خوفاً من خسارة أصوات الناخبين |
| - Kulüpte gördüğünün aynısı. | Open Subtitles | -انها بالضبط مثل التي رأيتها و أحببتها في النادي |
| - Normal partinin aynısı... ama herkes uyku tulumu getiriyor... ve kimse de sabah soru sormuyor. | Open Subtitles | - هو بالضبط مثل الحفل الطبيعي - لكن كُل شخص يحضر أكياس النوم ولا أريد أحد يسأل أي أسئلة في الصباح |
| Sizinkilerin tam olarak aynısı. | Open Subtitles | هم بالضبط مثل اسلحتكم. |
| Sitemizin aynısı. | Open Subtitles | هذا بالضبط مثل موقعنا |
| Gayet serinkanlı. Tüm hafta boyunca olduğu gibi. | Open Subtitles | بارد مثل الخيار بالضبط مثل الأيام السابقة |
| Gayet serinkanlı. Tüm hafta boyunca olduğu gibi. | Open Subtitles | بارد مثل الخيار بالضبط مثل الأيام السابقة |