gülmeye başlayıp ve birden kendimi rahatlamış hissedip size açılacak mıydım? | Open Subtitles | أنّني سأبدأ بالضحك ثمّ فجأةً سأجلس بارتياح و أكون واقعيّة معكما |
Reis ve imam, iki kızın tecavüze uğrarken attıkları çığlıkları duyarlarken gülmeye başladılar. | TED | بينما سمع الأمير والإمام الفتاتين تصرخان أثناء تعرضهن للاغتصاب، بدأوا بالضحك. |
- gülmeye devam et, Funog. | Open Subtitles | تدرب مقاتل يتصرف كالفتاة استمر بالضحك .. فنوغ |
kahkaha, aşk ve en iyisi kurallarla dolu bir hayata ilk adımını atıyor. | Open Subtitles | وتأخذ الخطوة الأولى نحو حياة مليئة بالضحك والحب، وأفضل شيء أنها مليئة بالقواعد |
gülmeye devam edersin şampiyon, hapishaneye giderken de... | Open Subtitles | حسنا, إستمر بالضحك أيها البطل, طوال الطريق إلى السجن |
Bana ne zaman gülmeye başlarsın? | Open Subtitles | كم سيمضي من الوقت قبل أن تبدأ بالضحك عليّ؟ |
Peki, ben burada bekliyorum. gülmeye başlayınca beni çağırırsınız. | Open Subtitles | جيد , سانتظر هنا ونادوني عندما تبداؤن بالضحك |
Gülüyorduk.Bir fıkra anlattım ve ikimiz de gülmeye başladık . | Open Subtitles | كنّا نضحك، أسمعته نكتة، وبدأنا نحن الإثنان بالضحك. |
Ve sonra gülmeye başladım... ve herkes kaçmaya başladı... çünkü oraya tüküreceğimi sandılar. | Open Subtitles | ومن ثم بدأت أنا بالضحك ثم تنحى جميعهم عن الطريق لأنهم كانوا يخشون أن أبصق هناك على السجادة |
Danny duruyordu... o kizlarla beraber, beni gördüklerinde de, gülmeye basladilar. | Open Subtitles | مع تلك الفتيات و مباشرة بعد رؤيتهم لي بدأؤوا بالضحك |
Annemin dediğine göre bir noktada doktorlar beni doğurtmayı bırakıp gülmeye başlamış. | Open Subtitles | فقالت أمي أن هناك غاية من ذلك عندما الأطباء توقفوا من توليدي وبدأوا بالضحك. |
ve o kişiyi tanıyorsanız onlardan kahkaha kapmanız daha olası. Yani kahkaha hâlâ bu sosyal bağlamdan etkileniyor. | TED | من الممكن أن تصاب بالضحك من شخص آخر، و من المحتمل أكثر أن تصاب بالضحك من شخص آخر إذا كنت تعرفه. |
Onlardan uzak kalmak ya da sosyal bir hiyerarşi oluşturmak kahkaha atarken çok zor oluyor. | Open Subtitles | من المستحيل أن تحافظ على مسافة أو أي نوع من المراتب الاجتماعية عندما تنفجر بالضحك |
Devam et, Gül bakalım! İkiniz de gülün! | Open Subtitles | حسنا حسنا استمرا بالضحك كلاكما |
Bir kere bir erkek yüzüne güldü diye ondan ayrılmıştın. | Open Subtitles | ذات مرة انفصلت عن أحدهم بسبب تسبب وجهه لك بالضحك |
Sorun şu ki insanlar gülmek istediklerinde, ağlamaya başlıyorlar. | Open Subtitles | المشكلة أن الناس عندما يرغبون بالضحك, يبكون أولاً |
Kara mizah anlayışını biraz biliyorsam buna gülersin sen. | Open Subtitles | وستضحك بشأن هذا لو عرفت حسك بالضحك الغامض |
Sahte kahkahayla alkis ikilisinin kraliydi. | Open Subtitles | لكنه كان ماهراً بمزيج التظاهر بالضحك مع التصفيق. |
Bir zamanlar bu konağın kahkahalarla dolup taştığını hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكّر وقت كانت فيه هذه القاعة مليئة بالضحك. |
- Devam et ve Gül ama bu iş boyumuzu aşmaya başladı. | Open Subtitles | - هيا إبدائي بالضحك - لكن هذا سيخرج عن سيطرتنا جميعاً |
Kürsüde bana gülme yoksa kahkaha atarım. | Open Subtitles | ولا تبتسم في وجهي على المنصة وإلا فسأنفجر بالضحك |
Gözyaşlarıma gülüp geçeceğim zaman sadece onu arardım. | Open Subtitles | كان الوحيد الذي كنت ألجأ إليه .حين أودّ تبديد دموعي بالضحك |
Gülmene devam edebilirsin. | Open Subtitles | حسنا, أمض, ربما قد تستمر بالضحك |
Kız, yanından geçerken ona bakıp devasa sivilcesini görüp kıkır kıkır gülüyor. | TED | وها هي تراه يحوم حولها . وترى البثور الكبيرة و تبدأ بالضحك |
Sonu mantığa meydan okur, soruna yeni bir bakış açısı getirir ve seyirciler şaşkınlıklarını Gülerek ifade eder. | TED | الخاتمة تتحدى المنطق، تعطي تبصراً جديدا للمشكلة، ف يعبر الجمهور عن دهشتهم بالضحك |
ben ayrıca gülmenin gerekliliğine de inanıyorum. | Open Subtitles | أنا أؤمن بالضحك أيضاً ، و أعرف أن هذا العالم مجنون |