ويكيبيديا

    "بالطعام" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • yiyecek
        
    • yemeği
        
    • yemekle
        
    • Yemek
        
    • yemeğin
        
    • yiyecekle
        
    • yiyeceklerle
        
    • yemekleri
        
    • yemekler
        
    • yemeklerle
        
    • yemeklerini
        
    • yiyecekleri
        
    • yemeğe
        
    • yemekten
        
    • yemeğiyle
        
    Civar bölgelerdeki insanlar gelip yiyecek, bilgi, makine parçası alışverişi yapıyorlar. Open Subtitles . الناس من كل الاقليم يتجارون بالطعام وبالمعلومات وباجزاء من الات
    Ama dairesi yiyecekle doluydu. İyi yiyecek değil, ama temel gıdalar. Open Subtitles لكنّ بيته كان ممتلئاً بالطعام ليس طعاماً صحياً، لكن معيشة أساسية
    - Sen, daima yemeği düşünüyorsun. Open Subtitles انك تفكر بالطعام دائما ولا تفكر بشيء اخر أليس كذلك ؟
    Galiba yemekle ilgili daha fazla, ve gerçekten onu seviyorum. TED أنا أفكر بالطعام طيلة الوقت .. وانا احب الطعام كثيراً
    Sadece konu Yemek olunca belirli kurallarım var tamam mı? Open Subtitles ولكن عندما يتعلق الأمر بالطعام فلدي قوانين معينة اتفقنا ؟
    Bütün hanımları selamlamak yemeğin tadını çıkarmama engel oldu. Open Subtitles تحية كل السيدات حرمتني الإستمتاع بالطعام
    Rus bölgesi yiyecek ve ham maddeye sahipti. Open Subtitles المنطقة الروسية تحظى بالطعام والمواد الأولية
    Ada bir köy ya da kentin üzerinde durup yiyecek ve içecek veya ne isterlerse doldurulmak üzere sepet sarkıtıyorlardı. Open Subtitles الجزيرة كانت تهبط على قرية أو مدينة ثم تُنزل الجرابات لتُملأ بالطعام والشراب
    Kamyon dolusu yiyecek tütün ve likör getiriyorlar Open Subtitles يحملون السيارات بالطعام و السجائر و الخمور و مستحضرات التجميل الفرنسيه
    Alman birlikleri yıllardır görmedikleri miktar ve kalitede yiyecek ve içeçekle dolu Fransız kasabaları bulmuşlardı. Open Subtitles القوّات الألمانية وجدت المُدن الفرنسية مليئة بالطعام والشراب بكميات ونوعيات لم يروها لسنوات
    Hayır, yani burada dünyanın en güzel yerlerinden birindesin... ve yemeği düşünüyorsun. Open Subtitles لا أنت تقفين أمام إحدى أرعب المناظر الطبيعية وتفكرين بالطعام ألست معجبة ؟
    mesela, daha az yalan, daha çok ukrayna yemeği bunu bana mı söylüyorsun. Open Subtitles مثل.. وداعاً للأكاذيب و أهلاً بالطعام الأوكراني
    Bu, sizi şaşırtabilir, ...ama beni yemekle satın alamazsınız. Open Subtitles قد يفاجئك هذا لكنك لاتستطيع رشوتي بالطعام
    Sanırım yemekhanedeki yemekle doyman gerekecek. Open Subtitles أظنُ أنهُ عليكَ أن تقبلَ بالطعام المَوجود في الكافيتيريا
    Yabancı bir ajanın iş yerini belirlemek, Yemek ile ilgilidir. Open Subtitles عندما تريد ان تحدد مقر جاسوس اجنبي كله متعلق بالطعام
    Mesajlaşmanıza, tweet atmanıza, ses kaydetmenize veya Yemek yemenize izin yok. Open Subtitles لا يمكنني السماح لك بالمراسة ولا بالتغريد ولا بالتسجيل ولا بالطعام
    Pekala, sinemanın ve yemeğin tadını çıkarın. Sizinle tanışmak güzeldi ahbap. İsmin her neyse. Open Subtitles حسناً ،إستمتعوا بالطعام والفيلم سررت بلقائك يا..
    Bunu yiyecekle doldur. 60 saniye içinde bu evi terk ediyoruz. Open Subtitles إملأ هذه بالطعام ، سنغادر هذا المنزل فى غضون 60 ثانيه
    Bu, kuruluşların bir araya gelerek yiyecekleri kutladığı ve yiyeceklerle yapılacak en iyi şeyin onları Yemek olduğunu ve ziyan etmeyi bırakmak gerektiğini göstermesidir. TED إنها وسيلة للمنظمات من أجل أن تجتمع معاً لتقدّر الطعام، لتقول أن أفضل ما يمكن فعله بالطعام هو تناوله والاستمتاع به، والتوقف عن تبديده.
    Insanlar bize sahne arkasına evde yaptıkları yemekleri getirirlerdi ve bizi besleyip bizimle yerlerdi. TED الناس تأتي بالطعام المطبوخ في المنزل لنا خلف الكواليس في جميع أنحاء العالم وتطعمنا وتأكل معنا.
    Hiç dışarı çıkmazdı, spor yapmazdı, donmuş yemekler, çikolatalar ve kırmızı şarapla beslenirdi. Open Subtitles لم تخرج للخارج لم تقم بالتمارين كانت تعيش بالطعام المجمد والحلوى والنبيذ الأحمر
    Açım ama lezzetli yemeklerle ilgileniyorum. Open Subtitles أنا جائع، و لكني مهتم أكثر بالطعام الجيد
    Yanlış bir şeyler olduğunu biliyordum. Alman yemeklerini kim zikler ki! Open Subtitles علمت بأنّ هناك أمراً غريباً مَن سمع بالطعام الألماني من قبل؟
    Fareler ise yiyecekleri korumayı ve onları yalnız bırakmayı neredeyse imkansız hale getiriyor. TED ومن المستحيل الاحتفاظ بالطعام في المنزل بسبب الجرذان، ناهيك عن الطعام الطازج يوميًا.
    Annen ve beni yemeğe götürecek olan adam hemen dönerler. Open Subtitles امك وذلك الرجل الذي ياتي لي بين الحين والاخر بالطعام سيعودون مباشرة
    Tornavidayı konzerve kutularını açmak için kullandıysa, içindeki yemekten birazının bulaştığını düşünmüştüm. Open Subtitles ظننت أنّه لو إستخدم المفكّ لفتح العلب لربّما علِق بالطعام ، أيضًا
    ...New York'un kendi yemeğiyle olan ilişkisini geliştirmeye çalışıyoruz. Open Subtitles - نحن نحاول أن نرفع من شبكة مدينة نيويورك بالطعام

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد