Genelde burada polisler takılır. | Open Subtitles | إذا ما الذي أحضركم يا شباب إلى هنا هذه بالغالب حانة يتسكع فيها الشرطه |
Minton'ın adamları Genelde sessiz insanlardır. | Open Subtitles | من هم الاعضاء؟ رجال منتون بالغالب من البيض |
Genelde ucuz ve konsinye mağazalar değil mi? | Open Subtitles | هذه بالغالب متاجر تبيع الملابس الرخيصة والمستعملة |
Bu korku ve gerilim olacak ama Çoğunlukla ateşli seks olacak. | Open Subtitles | سوف يكون اثارة وهدوء لكن بالغالب سيحتوي على الكثير من الجنس |
Kontraseptif seçimindeki diğer önemli nokta erkekler yerine Çoğunlukla kadınları etkileyen yan etkiler. | TED | هناك اعتبارات أخرى مهمة عند اختيار موانع الحمل وهي الآثار الجانبية، التي تؤثر بالغالب على النساء دون الرجال. |
genellikle Harris sokağındaki büyük kaydıraklı parka gidiyoruz. | Open Subtitles | بالغالب اذهب لمتنزه هاريس باشجاره الكبيره |
Et kütlesinin dile gelmesine itiraz edeceğim çünkü genellikle, söylemek zorunda olduğu şeyleri duymak istemem. | Open Subtitles | عليَّ أن أقول لا لتصبح قطرة اللحم بالفم بالغالب لأني لا أريد أن أسمع مالديه |
Genelde açik denizdir ama yine de... | Open Subtitles | شرق بروفيدانس, والتي كانت بالغالب مياه مفتوحة فقط |
Mesela, galaksinin olduğu düzleme bakarsak sinkrotron ile ışıldıyor ve bu da Genelde kırmızımsı turuncu ama dikkatli bakarsak mavi noktalar görebiliriz. | TED | لذا فللحظة، إذا نظرت من خلال مستوى المجرة، سنرى أنها منيرة بالسنكروترون. وهو بالغالب برتقالي محمر، لكن إذا نظرت عن قرب، سترى نقاطًا صغيرةً زرقاء. |
Evet. Genelde ben de etrafında olurdum. | Open Subtitles | نعم بالغالب عندما اكون بالجوار |
Genelde tatlı su balıkları. Levrek, alabalık... | Open Subtitles | بالمياه العذبة بالغالب الفرخ،السلمونالمرقّط... |
Kusura bakmayın, Genelde oyunun başına geçmek ister. | Open Subtitles | متأسفة، بالغالب يريد لعب لعبته. |
Ben Genelde Hayvan Kontrol'e bakarım. | Open Subtitles | لا , انا أقوم بدورية "حماية الحيوانات" بالغالب |
Çoğunlukla küçük kıskançlıklar ve günlük işlerden bunalmış görünüyor. | Open Subtitles | بالغالب, تبدو تشعر بالغيرة المثيرة للشفقة مع ضغوطات الأنشطة اليومية |
Ken, biz, Çoğunlukla da Jenna, kuşuna gaz verdiğimiz için kendimizi çok kötü hissediyoruz. Katılıyorum. | Open Subtitles | نحن نشعر بالسوؤ بسبب لكن بالغالب جينا عندما سممت طائرك بالغاز |
Bazı yasal işleri yönetirler, ama Çoğunlukla uyuşturucu ve fuhuş, düşük koruma haracı gibi işlerin içindeler. | Open Subtitles | إنهم يديرون بعض الأعمال المشروعة لكن بالغالب يديرون المخدرات والبغاء، ومنظمة، حماية منخفضة التكلفة ذلك النوع من الأمور |
Hayır. Okurdu ama Çoğunlukla iş ile ilgili şeyler. | Open Subtitles | لا، لقد كان يقرأ، لكن بالغالب لأجل العمل |
Özgün derken, Çoğunlukla açık havada anlamına geliyor. | Open Subtitles | هذا يعني بالغالب أن بعضهم يكون خارج الكنيسة |
İnsanların bir cinayet mahallinden kaçmasının, genellikle bir nedeni vardır | Open Subtitles | ، حينما يهرب النّاس من مسرح الجريمة . يكون لديهم سبباً بالغالب |
Yazabilirim sanıyordum ama genellikle okurum. | Open Subtitles | فكّرت بأنني سأكتب، إلا أنني بالغالب أقرأ فقط |
Ben genellikle klasikleri okurum. | Open Subtitles | انا بالغالب أقرأ القصص الكلاسيكية |