| Altı havyan tam zamanında alevlerden zarar görmeden kaçtı ve nehrin karşı tarafında yeni hayatlarına başladılar. | TED | الحيوانات الستة هربت بسلام من الحريق بالوقت المناسب وتبدأ حياتها الجديدة خلف النهر |
| Merak etme. tam zamanında geldiniz. | Open Subtitles | انة علي ما يرام انتم بالوقت المناسب تماما |
| - Sür paranı, haydi. - Tam zamanı! | Open Subtitles | ضع أموالك، ها نحن قد عدنا بالوقت المناسب |
| Ne olduğunu tahmin ediyorum ama şimdi zamanı değil. | Open Subtitles | انسى ذلك و لكن هذا ليس بالوقت المناسب أنا لن |
| Biliyorum bundan bahsetmenin sırası değil ama buradan ayrılmadan önce bütün bu çılgınlıklardan kafanı kaldırabilirsen seninle konuşmak istediğim çok önemli bir şey var. | Open Subtitles | أنا أعلم أن هذا ليس بالوقت المناسب كي أتحدّث في هذا ولكن ,قبل أن نرجع اذا كنت تود في قضاء بضع دقائق |
| Belki siz doğru zamanda doğru yerde "Yeter artık" diyecek insanlarsınızdır. | Open Subtitles | ربما أنتم الأشخاص المناسبين بالوقت المناسب وحان الوقت تقولون كفى عبثاً. |
| - Doğru kız, doğru zaman Seninle gurur duyuyorum, ahbap. | Open Subtitles | الفتاة المناسبة, بالوقت المناسب أنا فخور بك, شكراً |
| Moralinin bozuk olduğunu biliyorum ve muhtemelen nutuk atmak için iyi bir zaman değil ama bir alkoliğe bir şişe votka vermek hangi mantığa göre doğru olabilir? | Open Subtitles | حسنا اعلم بانك محبط وهذا ليس بالوقت المناسب لمحاضراتي |
| - Ambulans Tam vaktinde geldi. | Open Subtitles | حسنا , سيارة الإسعاف وصلت بالوقت المناسب |
| Kalan boru hatlarının tam zamanında açılması çok önemli. | Open Subtitles | من الضروري أن تكون الأنابيب الباقية مفتوحة بالوقت المناسب |
| Bu yıl mısırlar iyi büyüdü. Yağmur tam zamanında geldi! | Open Subtitles | الذرة هذه السنة طويلة حقا، والمطر هطل بالوقت المناسب |
| Merhaba çocuklar. Dişçiye gitmek için tam zamanında geldiniz. | Open Subtitles | مرحباً أيها الصغيران، وصلتما بالوقت المناسب للذهاب لطبيب الأسنان |
| Duruma bakarsan, kurtarma birliği tam zamanında geldi yine. | Open Subtitles | من ينظر إلى الأمور ، فإنّه يرى أن الفرسان قد وصلوا بالوقت المناسب |
| tam zamanında uyanıp, diri diri yanmaları için sakinleştirici vermek. | Open Subtitles | تخدير أحدهم كي يستيقظ بالوقت المناسب ليحترق و هو على قيد الحياة |
| İçmek için tam zamanında geldiniz. | Open Subtitles | لقد وصلت بالوقت المناسب من أجل ساعة المرح |
| Anne, eğer konuşmak istiyorsan, zamanı değil. | Open Subtitles | أمي, إن أردت التحدث، فالآن ليس بالوقت المناسب |
| Şimdi oturup mektup okuma zamanı değil. | Open Subtitles | هذا ليس بالوقت المناسب للجلوس وقراءةالرسائل. |
| Belki de zamanı değildir, tamam mı? | Open Subtitles | نعم ، حسنا ، ربما هذا ليس بالوقت المناسب ، حسنا ؟ |
| Şimdi bunun sırası değil, tamam mı? | Open Subtitles | ليس هذا بالوقت المناسب للخوض في ذلك، مفهوم؟ |
| Enerjine bayılıyorum Betty ama sırası değil. | Open Subtitles | احب طاقتك يابيتي، لكن الان ليس بالوقت المناسب |
| Belki siz doğru zamanda doğru yerde "Yeter artık" diyecek insanlarsınızdır. | Open Subtitles | ربما أنتم الأشخاص المناسبين بالوقت المناسب وحان الوقت تقولون كفى عبثاً. |
| Fakat bunu söylemek için doğru zaman değil! | Open Subtitles | حسناً , ليس بالوقت المناسب لقول هذا |
| evet, şimdi çok iyi bir zaman değil, çünkü başımda çok iş var. | Open Subtitles | نعم، الآن ليس بالوقت المناسب لأنه لدي الكثير على عاتقي |
| Dipnot, kız kıza espriler yapmak için hiç de uygun bir zaman değil. | Open Subtitles | ..ملحوظة ليس بالوقت المناسب لإدراج دعابة |
| Katie, lütfen şu an müsait değilim. | Open Subtitles | لقد فعلت هذا. رجاءً يا (كاتي)، ليس هذا بالوقت المناسب عودي لداركِ واخلدي للنوم |