ويكيبيديا

    "بالوقود" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • yakıt
        
    • benzin
        
    • deposu
        
    • Depoyu
        
    • ikmali
        
    • yakıtı
        
    • benzini
        
    • doldurmak
        
    • yakıtını
        
    • yakıtla
        
    • benzinle
        
    • Deposunu
        
    • ikmalini
        
    • gaz
        
    • petrolle
        
    Uçaklara yakıt verilemedi. Buluşma alanında bir düşman gemisi vardı. Open Subtitles طائراتنا الاستكشافيه لم يستطع تموينها بالوقود سفينه العدو كانت هناك
    Tekrar bağlantı kurar kurmaz acil yakıt durumlarını göz önüne alarak inişleri hızlandıracağız. Open Subtitles حتى نعود قريبا الى وضعنا السابق سنحول هبوطكم الى قواعد طوارىء للتزود بالوقود
    Montclair fabrikasına doğru giden içi benzin dolu bir tır var. Open Subtitles لقد وجدنا الشاحنة ملئى بالوقود و تتجه إلى مصانع مونت كلير
    benzin aldığınızda interneti gerçekten kullandığınızı düşünmüyorsunuz. TED عندما تتزودون بالوقود لاتدركون أنكم تستخدمون الإنترنت.
    En yakın göle gider, hortumunuzu sokar, ve aracınızın deposu tamamen doldurmuş olurdunuz. TED تقومون بالقيادة إلى أقرب بحيرة، و تضعون خرطوماً فيها، و تملؤون سيارتكم بالوقود.
    benzini bittikten sonra arabanı bırakıp kaçmışlar. Depoyu doldurmamız gerek. Open Subtitles تركا سيّارتك بعدما نفذ وقودها لذا علينا أن نزوّدها بالوقود
    Anladığım kadarıyla, Air Force One havada yakıt ikmali yapabiliyor. Open Subtitles لقد علمت بأن طائرة الرئيس يمكنها التزود بالوقود أثناء تحليقها
    Bunu denedim. Biraz yakıt boşalttım. Şimdi havada yakıt ikmali yapacaklardır. Open Subtitles حاولت ذلك بالتخلص من بعض الوقود وسيتم تزويدهم الآن بالوقود جواً
    Hiç kız kardeşim yok ama 3 yaşındaki erkek çocukların... tanrı vergisi olarak arabaya nasıl yakıt koyacaklarını bildiklerini biliyorum. Open Subtitles لم يكن لد اى اخوات بنات و لكنى اعرف ان الاولاد فى ال3 من عمرهم يعرفون كيف يملئون السيارة بالوقود
    The USS Cole, Aden limanında yakıt ikmali yaparken saldırıya uğradı. Open Subtitles . المدمرة الامريكية تعرضتَ للهجوم أثناء تزودها بالوقود فى ميناء عدن.
    Onları çürümüş lastik botlara koymuşlar yolculuk esnasında da tuvaletlere yakıt doldurmuşlar. Open Subtitles وضعوهم على متن قوارب مطاطية غير سليمة ويملؤون العبوات بالوقود خلال الرحلة
    benzin için duran üstü açılabilir bir arabayla. Open Subtitles في سيارة كبيرة زرقاء مكشوفة توقفت للتزود بالوقود
    Bak ben hatırlıyorum, beş yıl kadar önce... bir tur atmak için birkaç saat alırdı ve... bir depo dolusu benzin gerekirdi. Open Subtitles أتذكر قبل حوالي خمس سنوات، يسغرقالأمربضعساعاتو.. و مخزون مليء بالوقود لإكمال دورة واحدة.
    Otomatik benzin doldurmaya aldın, şimdi de sıralıyor, öyle mi? Open Subtitles لقنت المركبة أن تعيد تزويد نفسها بالوقود وضبطها جيدأ؟
    benzin almak için durduğumuzda, kartı cüzdanına geri koydum. Open Subtitles لأن عندما توقفنا لتزويد السيارة بالوقود أعدت البطاقة إلى محفظتك
    Jetin deposu dolu ve yarım saat içinde kalkışa hazır olmalı. Open Subtitles ينبغي أن تكون الطائرة مزودة بالوقود وجاهزة للإقلاع خلال 30 دقيقة
    Depoyu doldur Herbie. Kasabaya dönüyorsun. Open Subtitles املأ خزان السيارة بالوقود ستعود إلي البلدة
    yakıtı dolu ve yarım saat içinde kalkacak bir uçak olmalı. Open Subtitles ينبغي أن تكون الطائرة مزودة بالوقود وجاهزة للإقلاع خلال 30 دقيقة
    İlerde arabalara benzin doldurmak gerekmeyecek. Elektrik her ev için bedava olacak. Open Subtitles السّيّارات التي لا تحتاج أبدًاإلى تزوّد بالوقود طاقة مجّانيّة لكلّ عائلة
    Çalışamamak uğultunun geri gelmesine olanak sağladı, sanki, uzakta olduğum sırada uğultunun makinesi yakıtını tazeledi. TED أن الكف عن العمل هو ما جعل من عودة الطنين ممكناً. وكأن محرك الطنين يتم تزويده بالوقود فقط في حال غيابي.
    Bu arada, Orokana endişeyle Fugōri'nin dönüşünü bekliyordu, uçağı tamamen yakıtla dolu ve gitmeye hazır. TED في أثناء ذلك تنتظر اوروكانا عودة فوجوري في ترقب، طائرتها مملوءة بالوقود ومستعدة للإقلاع.
    Ama içten yanmalı motor sadece bildiğimiz benzinle çalışır. Open Subtitles لكن احتراق المحرك الذاتي يعمل بالوقود العادي.
    Bavulların bir saat içinde toplanacak... jetin Deposunu doldurtacak... Open Subtitles عد حقائبك خلال ساعة وسيزود الطائرة بالوقود
    Buradaki yarıktan yakıt ikmalini yapıyor. Open Subtitles فهو يتزود بالوقود من الصدع الموجود لديكم
    Üzerine gaz dökmüş ve kendini ateşe vereceğini söylüyor. Open Subtitles بلل نفسة بالوقود ,و الآن يهددنا باحراق نفسة إذا اقتربنا
    piller petrolle karşılaştırıldığında inanılmaz derecede verimsizdirler. TED البطاريات تكاد تكون معدومة التركيز مقارنة بالوقود

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد