Uçaklara yakıt verilemedi. Buluşma alanında bir düşman gemisi vardı. | Open Subtitles | طائراتنا الاستكشافيه لم يستطع تموينها بالوقود سفينه العدو كانت هناك |
Tekrar bağlantı kurar kurmaz acil yakıt durumlarını göz önüne alarak inişleri hızlandıracağız. | Open Subtitles | حتى نعود قريبا الى وضعنا السابق سنحول هبوطكم الى قواعد طوارىء للتزود بالوقود |
Montclair fabrikasına doğru giden içi benzin dolu bir tır var. | Open Subtitles | لقد وجدنا الشاحنة ملئى بالوقود و تتجه إلى مصانع مونت كلير |
benzin aldığınızda interneti gerçekten kullandığınızı düşünmüyorsunuz. | TED | عندما تتزودون بالوقود لاتدركون أنكم تستخدمون الإنترنت. |
En yakın göle gider, hortumunuzu sokar, ve aracınızın deposu tamamen doldurmuş olurdunuz. | TED | تقومون بالقيادة إلى أقرب بحيرة، و تضعون خرطوماً فيها، و تملؤون سيارتكم بالوقود. |
benzini bittikten sonra arabanı bırakıp kaçmışlar. Depoyu doldurmamız gerek. | Open Subtitles | تركا سيّارتك بعدما نفذ وقودها لذا علينا أن نزوّدها بالوقود |
Anladığım kadarıyla, Air Force One havada yakıt ikmali yapabiliyor. | Open Subtitles | لقد علمت بأن طائرة الرئيس يمكنها التزود بالوقود أثناء تحليقها |
Bunu denedim. Biraz yakıt boşalttım. Şimdi havada yakıt ikmali yapacaklardır. | Open Subtitles | حاولت ذلك بالتخلص من بعض الوقود وسيتم تزويدهم الآن بالوقود جواً |
Hiç kız kardeşim yok ama 3 yaşındaki erkek çocukların... tanrı vergisi olarak arabaya nasıl yakıt koyacaklarını bildiklerini biliyorum. | Open Subtitles | لم يكن لد اى اخوات بنات و لكنى اعرف ان الاولاد فى ال3 من عمرهم يعرفون كيف يملئون السيارة بالوقود |
The USS Cole, Aden limanında yakıt ikmali yaparken saldırıya uğradı. | Open Subtitles | . المدمرة الامريكية تعرضتَ للهجوم أثناء تزودها بالوقود فى ميناء عدن. |
Onları çürümüş lastik botlara koymuşlar yolculuk esnasında da tuvaletlere yakıt doldurmuşlar. | Open Subtitles | وضعوهم على متن قوارب مطاطية غير سليمة ويملؤون العبوات بالوقود خلال الرحلة |
benzin için duran üstü açılabilir bir arabayla. | Open Subtitles | في سيارة كبيرة زرقاء مكشوفة توقفت للتزود بالوقود |
Bak ben hatırlıyorum, beş yıl kadar önce... bir tur atmak için birkaç saat alırdı ve... bir depo dolusu benzin gerekirdi. | Open Subtitles | أتذكر قبل حوالي خمس سنوات، يسغرقالأمربضعساعاتو.. و مخزون مليء بالوقود لإكمال دورة واحدة. |
Otomatik benzin doldurmaya aldın, şimdi de sıralıyor, öyle mi? | Open Subtitles | لقنت المركبة أن تعيد تزويد نفسها بالوقود وضبطها جيدأ؟ |
benzin almak için durduğumuzda, kartı cüzdanına geri koydum. | Open Subtitles | لأن عندما توقفنا لتزويد السيارة بالوقود أعدت البطاقة إلى محفظتك |
Jetin deposu dolu ve yarım saat içinde kalkışa hazır olmalı. | Open Subtitles | ينبغي أن تكون الطائرة مزودة بالوقود وجاهزة للإقلاع خلال 30 دقيقة |
Depoyu doldur Herbie. Kasabaya dönüyorsun. | Open Subtitles | املأ خزان السيارة بالوقود ستعود إلي البلدة |
yakıtı dolu ve yarım saat içinde kalkacak bir uçak olmalı. | Open Subtitles | ينبغي أن تكون الطائرة مزودة بالوقود وجاهزة للإقلاع خلال 30 دقيقة |
İlerde arabalara benzin doldurmak gerekmeyecek. Elektrik her ev için bedava olacak. | Open Subtitles | السّيّارات التي لا تحتاج أبدًاإلى تزوّد بالوقود طاقة مجّانيّة لكلّ عائلة |
Çalışamamak uğultunun geri gelmesine olanak sağladı, sanki, uzakta olduğum sırada uğultunun makinesi yakıtını tazeledi. | TED | أن الكف عن العمل هو ما جعل من عودة الطنين ممكناً. وكأن محرك الطنين يتم تزويده بالوقود فقط في حال غيابي. |
Bu arada, Orokana endişeyle Fugōri'nin dönüşünü bekliyordu, uçağı tamamen yakıtla dolu ve gitmeye hazır. | TED | في أثناء ذلك تنتظر اوروكانا عودة فوجوري في ترقب، طائرتها مملوءة بالوقود ومستعدة للإقلاع. |
Ama içten yanmalı motor sadece bildiğimiz benzinle çalışır. | Open Subtitles | لكن احتراق المحرك الذاتي يعمل بالوقود العادي. |
Bavulların bir saat içinde toplanacak... jetin Deposunu doldurtacak... | Open Subtitles | عد حقائبك خلال ساعة وسيزود الطائرة بالوقود |
Buradaki yarıktan yakıt ikmalini yapıyor. | Open Subtitles | فهو يتزود بالوقود من الصدع الموجود لديكم |
Üzerine gaz dökmüş ve kendini ateşe vereceğini söylüyor. | Open Subtitles | بلل نفسة بالوقود ,و الآن يهددنا باحراق نفسة إذا اقتربنا |
piller petrolle karşılaştırıldığında inanılmaz derecede verimsizdirler. | TED | البطاريات تكاد تكون معدومة التركيز مقارنة بالوقود |