O gemide çalışıp, Neo'nun yaptıklarına tanık olduktan sonra itiraf etmeliyim ki ben de ona inanmaya başladım. | Open Subtitles | بعد تواجدي على تلك السفينة ورؤيتي لنيو يفعل تلك الأشياء، علي أن أقول.. أنني بدأت بتصديقه أيضا ً |
O kadar uzun zamandır imkansıza bel bağlıyorum ki kendi iyiliğim için, inanmaya bile başlamıştım. | Open Subtitles | كنت أترجى حصول المستحيل لوقت طويل، ولمصلحتي، بدأت بتصديقه. |
Buradaki tek yalan senin inanmaya devam ettiğin şey. | Open Subtitles | الكذب الوحيد هنا هو الذي تستمر بتصديقه. |
Ve Dylan hep birlikte olacağınızı söylediğinde O'na inandın. | Open Subtitles | و عندما قال ديلان أنكم ستبقوا معاً دائماً , قمتِ بتصديقه |
Ve sen de ona inandın? | Open Subtitles | وأنت قمت بتصديقه بسهولة ؟ |
Ki bu annesinin de inanmak istediği şey oluyor. | Open Subtitles | و الذي يصادف ان ذلك ما ترغب الام بتصديقه |
Sanırım ona inanmak istedim. | Open Subtitles | لذا اظن انني ارغب بتصديقه |
Evet, ona inanmaya başladığımda dehşete kapılmıştın. | Open Subtitles | أجل، وكنتَ تخشى أن أبدأ بتصديقه |
Sen de buna inandın. | Open Subtitles | وأنت قمت بتصديقه ؟ |
Ve sen de ona inandın çünkü sen de o sesli duydun? | Open Subtitles | ... و قمتَ بتصديقه لأنك سمعت ذلك أيضاً |
İnanmak istemedim. | Open Subtitles | -لم أشأ تصديق ذلك، ولم أرغب بتصديقه |
Ona inanmak istemedim. | Open Subtitles | انا لم اكن راغبة بتصديقه |