Sonra aniden bir adam ortaya çıktı ve kıza olan aşkını açıkladı. | Open Subtitles | ...ثم كان ذلك رجل ظهر فجأة في ذلك الممر واعترف بحبه لها |
Sevdiğin birine aşkını itiraf edememenin nasıl bir duygu olduğu hakkında fikrin var mı? | Open Subtitles | هل لديك فكرة عما يشعر به لعدم تمكنه من الاعترف بحبه لمن يحب؟ |
İşte bildiğin gibi, sen aşık olduğum adamın şeytani gülümsemesini alan yakışıklımsın. | Open Subtitles | ولعلمك فقط أنت نفس الرجل الجميل ذي الإبتسامة الساحرة الذي وقعت بحبه |
aşık olmayı geçtim kimseyle yakınlaşmamam gerekiyordu. | Open Subtitles | لم يكن يفترض أن أقترب من أي شخص فما بالكِ بحبه.. |
Hele baban için. Onu o kadar çok seviyordu ki; ...ona olan sevgisini kıyaslamandan korktu. | Open Subtitles | لقد أحبها كثيراً , خاف أن تـُقارن حبه لك بحبه لها |
Yeni komutan, Sam Amca'ya olan... ...sevgisi ile ünlü Albay Pinzon'du. | Open Subtitles | القائد الجديد كان العقيد بينزون الرجل الذي اشتهر بحبه اتجاه أمريكا |
Kalbini Tanrı'ya açarsan sevgisiyle senin her eylemini mükafatlandırır. | Open Subtitles | افتحي قلبك لربك وسيستبدل كل أفعالك بحبه |
Hükümdar, karısının koynunda yatarken yitik aşkını düşlüyor. | Open Subtitles | الكذب على زوجته، أحلام الملك بحبه المفقود. |
Bu tam da kitaptaki gezginin gelip de prensese aşkını ilan etmesi gibi bir şey. | Open Subtitles | هذا كما جاء في الكتاب عندما يأتي مسافر الزمن ليعترف بحبه للأميرة الأخيرة |
Benim hayatımı kurtarmak için bana olan aşkını feda etti. | Open Subtitles | اقصد هو ضحي بحبه من اجلي كي ينقذ حياتي اقصد حقا |
Adam kıza aşkını ilan edemez! | Open Subtitles | لهذا ذلك الرجل لا يستطيع ان يعترف بحبه لها |
Saçmalık. aşkını itiraf ettiğini hatırlayıp hatırlamadığını öğrenmek istiyorsun. | Open Subtitles | هراء،تريدين أن تعلمي إذا كان يتذكر إعترافه بحبه لك |
Sanki aşkını ilan ediyormuş gibiydi. | Open Subtitles | كان... كان في الحقيقة كما لو أنه يصرح بحبه |
Kime aşık olacağını seçemezsin bunu anlıyorum. | Open Subtitles | .. اتفهم انه لايمكنكِ أختيار من تقعين بحبه |
Ona deli gibi aşık oldum, ve tamamen ruh ikizleriydik ve tamamen aşıktık. | Open Subtitles | كنت مجنونة بحبه و كنا رفقاء روح و واقعين في الحب تماماً |
İstediği gibi konuşan, istediğini tokatlayan o aşık olduğum Güney Yakası şerefsizine ihtiyacım var benim. | Open Subtitles | أحتاج لـ بذيء التحدث، المكثر للضرب حثالة الـ جهة الجنوبية التي وقعت بحبه أينَ هو؟ |
aşık olduğun ama bir sandviç zincirinin vücut bulmuş hali olduğu için kalbini paramparça eden bir adam vardı, hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتتذكرين ذلك الرجل اللذي وقعتي بحبه و لكن حبك تمزق بسبب كونه التجسيد البشري لمحل ساندويشات معين |
Saf yanlızlığın olduğu o karanlık yerde hayatım boyunca ilk kez onun sevgisini hissetttim. | Open Subtitles | وكان في تلك الظلمة الذي شعرت بحبه للمرة الأولى في حياتي. |
Bak Daniel, asla sevgisini ve takdirini kazanamamış olabilirsin ama en azından çeneni ondan almışsın. | Open Subtitles | "دانييل" ربما لم تحظى بحبه او بركته ولكن على الاقل انت تسير بطريقه |
Bush kendisini zirveye çıkaran üslere, sevgisini açıklarken savaş ödeneklerinin %33 ailelerine yapılacak yardımının da %60 azaltılmasını önerdi. | Open Subtitles | عندما كان بوش مشغولا بالإعتناء بـ "سنده" ويصرح بحبه لجنودنا، اقترح قص مبلغ بدل المعارك للجنود بنسبة 33% |
Bana karşı olan sevecenliği karşısında o kadar mesuttum ki bunun eşsiz bir kocanın sevgisi olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | وقد أفتنت جداً بحبه إتجاهي، شعرت أنه يتجاوز مودة الزوج اللطيف كثيراً. |
Her taraf onun sevgisiyle dolu, hissetmiyor musun? | Open Subtitles | ألا تشعرين بحبه من حولك؟ |