Bakın be diyeceğim, mahkeme salonuyla başlayalım. Bir taşla iki kuş. | Open Subtitles | أتعلم ماذا، دعنا نبقى مع قاعة المحكمة السابعة، طائران بحجر واحد |
Ama bir taşla iki kuş vurabileceğim bir teklif aldım. | Open Subtitles | لذا فكرت بانه شيء جيد أن اقتل طيرين بحجر واحد |
Ama biri kayar ve düşerse, belki bir taşla iki kuş vururuz. | Open Subtitles | لكن اذا شعر احد بهبوط وسقط ربما يمكننا قتل عصفورين بحجر واحد |
Buyur. Bir çeyrekliğe sürtelim taşı ve anında altın hazır. | Open Subtitles | حسنا، دلكي ربع جنيه بحجر الفيلسوف وستحصلين على ذهب فوري |
Büyük Giza Piramidi her defasında bir taş eklenerek inanılmaz bir bürokratik başarıyla 2,3 milyon taş kullanılarak inşa edildi. | TED | الهرم الأكبر في الجيزة تم بناؤه بحجر واحد في كل مرة ويتكون من 2.3 مليون كتلة حجرية، بكفاءة بيروقراطية لا تصدق. |
Çünkü o esnada yapılmasını istediğim başka bir iş daha var. - Anlarsın ya, bir taşla iki kuş. | Open Subtitles | هناك مهمة صغيرة اخرى اريد القيام بها, لنضرب عصفورين بحجر واحد |
Onlara biraz et göster bir taşla iki kuş vurabiliriz. | Open Subtitles | أغنية من هنا علي أغنية من هناك ونضرب عصفورين بحجر واحد |
Ya, ikisini birlikte halletmemizin bir yolu olsaydı? Bir taşla iki kuş. | Open Subtitles | حسناً , ماذا لو أن هناك طريقة تمكننا من الاهتمام بكلتيهما بحجر واحد كبير |
En önemlisi Şef, bu delille, bir taşla iki kuş vurabiliriz. | Open Subtitles | هذه أولوية قصوى لنا، يارئيس بهذا الدليل، نحن يمكن أن نقتل طيرين بحجر واحد |
- Bu sizin görev raporunuz. - Bir taşla iki kuş vuracağımı düşündüm. | Open Subtitles | هذا تقرير مهمتك أعتقد انى أسقطت طائران بحجر واحد |
Sanırım, burada bir taşla iki kuşu vurmak mümkün. | Open Subtitles | أعتقد بإمكاننا قتل عصفورين بحجر في هذه الحالة. |
Bir taşla iki kuş vurmak için. | Open Subtitles | لأنه كما ذكرتَ سابقاً, سأصطاد عصفورين بحجر واحد |
Ve en iyi tarafı da, saç haplarım etkisini gösterene kadar bir taşla iki kuş. | Open Subtitles | مثيرات جداً جداً والجزء الافضل في هذا هو حتى تؤدي حبوب الشعر التي استخدمها مفعولها عصفورين بحجر واحد |
Artık dağlardan altın çıkartamadıklarına göre, muhtemelen Filozof taşı'nı kullanarak altın dönüştürmeye çalışıyorlar. | Open Subtitles | الآن مادام لا يستطيعون إستخراج الذهب من الجبال فربما أنهم يحاولون تحويل الذهب بحجر الفيلسوف |
Meteor taşı ile güçlendirilmiş bir kalp ve sen bana nasıl çalıştığını anlatacaksın. | Open Subtitles | إنّه قلب يعمل بحجر النيزك، وستخبرني كيف يعمل. |
Talimatlar olmadan Gözyaşı taşı'yla ne yapacağımızı bilemeyiz. | Open Subtitles | من دون اللـّفيفة ،لن نكون على علم بمَ يتعيّن علينا فعله بحجر الصدّع. |
10 yaşındayken çocuk mahkemesinde: Öğretmene taş atmış. | Open Subtitles | وهو في العاشرة، كان في دار للأحداث حيث رمى معلماً بحجر. |
- Bir ineğe taş atarak bana itaat etmesini sağlayabilirim. - Dinleyin Bay Hayseed. | Open Subtitles | أستطيع أن أرمي بقرة بحجر من مسافة مائة خطوة |
Bunu yaparak,Filozof taşını arayan aptalları oraya topladık ve biz seni bulduk. | Open Subtitles | بفعل ذلك, الأغبياء الذين يهتمون بحجر الفلاسفه سيجتمعون في تلك البلده و لقد عثرنا عليك |
En büyük korkun bir kardeşini kaybetmek, bir taşta iki kuş vuracağım. | Open Subtitles | خوفكِ هو: خسارة أختكِ، وبهذا سأضرب عصفورين بحجر واحد |
Bir taşa kağıt sarıp içinden atmaya ne dersiniz? | Open Subtitles | لماذا لا نربطها بحجر و نقذف بها عبر البوابة ؟ |
Hayır, bir şeyi yok ama bütün saha takımını karantina altına alacağım. | Open Subtitles | لا , أنه يبلى حسناً ولكن أن سوف أقوم بحجر صحى على الفريق بأكمله |
Biri ona tuğlayla, çubukla ya da sopayla vurmuş. | Open Subtitles | شخص ما قام بضرب رأسه بحجر ، عصا ، أو مضرب |
Sizce şirket söz gelimi birisi camınızdan içeriye bir tuğla attığında ne hissederler? | Open Subtitles | كيف تظنّ سيكون شعور الشركة إذا من أجل النقاش فحسب ألقى أحدهم بحجر من النافذة؟ |
Vay canına, genelde böyle patlayan ışıkları gördüm mü bunun sebebi kafama bir taşın isabet etmesi olur. | Open Subtitles | , عادة , عندما أرى أضواء لامعة مثل هذه لأنني ضربت في رأسي بحجر |