ويكيبيديا

    "بحوزتها" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • onda
        
    • elinde
        
    • varmış
        
    • almış
        
    • ondaydı
        
    • ondaysa
        
    Prototipin onda olduğundan emin olana kadar sakın bir şey yapmayın. Open Subtitles لا تفعل شيئ حتى نتأكد من ان النتموذج بحوزتها
    Prototipin onda olduğundan emin olana kadar, sakın bir şey yapmayın. Open Subtitles لا تفعل شيئ حتى نتأكد من ان النتموذج بحوزتها
    - Cüzdanımı aldı nerede bilmiyorum ama cüzdan onda. Open Subtitles لقد أخذت محفضتي، لا أعلم اين هي ولكنها بحوزتها
    Ama parasını elinde tuttuğu sürece Norma'ya bir şey olmaz. Open Subtitles إلا أن نورما ستكون بخير طالما أن المال ليس بحوزتها
    Ama elinde değilse görebildiğim kanıtlara bakarak yargıcın davayı düşüreceğine bahse girerim. Open Subtitles ,لكن لو لم يكن الشريط بحوزتها ,مستنداً على الدليل الذي رأيتُه أراهن أن القاضي سيصرف القضية برمّتها
    Sahte kimliği varmış. İçki içiyormuş. Open Subtitles كانت بالحرم الجامعيّ ، و بحوزتها هوية مُزورة.
    Ben hangi yayınevi benim kitabımı almış bulmaya çalışıyorum, ki yayımlanmadan durdurabileyim. Open Subtitles إني أحاول أن أعرف أي دور النشر التي بحوزتها كتابي حتى أوقفه من الظهور للعيان
    Onu son gördüğümde telefonu ondaydı. Open Subtitles آخر مرة رأيتها كان الهاتف بحوزتها. معذرةً ؟
    Yani muhtemelen gerçek değil. Gerçek ve onda olduğunu biliyorum. Ondan geri almam gerek. Open Subtitles ليس كذلك وأعرف أنّه بحوزتها ويجب أنْ آخذه منها
    Pezevengin yüzüğü çalınınca o da geri almaya çalışmış ama yüzük onda yokmuş aslında. Open Subtitles لقد سُرق خــاتــمه وقد قتلها محاولًا إعادته الأمر أنه لم يكن بحوزتها
    - Herşeyden önce, alethiometer onda. Open Subtitles الأمر الوحيدان.بحوزتها جهاز الحقيقة
    Tek bir şey yüzünden, aletiyometre onda. Nasıl? Open Subtitles الأمر الوحيدان.بحوزتها جهاز الحقيقة
    Müzik kutusunun onda olduğunu söyledi mi? Open Subtitles هل أخبرتك أنّ بحوزتها الصندوق الموسيقي؟
    İhtiyacım olan bilgi onda. Open Subtitles إن بحوزتها معلومات يهمني معرفتها.
    Patrice de dolaşmaya çıkar döndüğünde elinde nakit olurdu. Open Subtitles تقوم بجولة معه بالسيارة و حين تعود يكون بحوزتها نقوداً
    Daha önce dediğim gibi, tuvalete gitmişti ve geri geldiğinde elinde bu paket vardı. Open Subtitles كماسبقوأنقلت ، تركتني وذهبت إلى الحمـّام. وحينما عادت ، كانت بحوزتها اللفافة.
    Daha önce dediğim gibi, tuvalete gitmişti ve geri geldiğinde elinde bu paket vardı. Open Subtitles كماسبقوأنقلت ، تركتني وذهبت إلى الحمـّام. وحينما عادت ، كانت بحوزتها اللـّفافة.
    Bildiğim kadarıyla, yağlı bir vücudun, elinde penisiyle sandalyeye oturuyor olduğudur. Open Subtitles على الأرجح أن تكوني ذات الوزن الزائد التي تجلس على كرسيها و بحوزتها قضيب
    Hope'un elinde o fotoğraflar olduğu sürece ilişkimiz ilerleyemez ve dünyaya açılamayız. Open Subtitles وطالما أن بحوزتها تلك الصور لا يمكننا التخرّج والخروج إلى العالم
    Casa del Mar Hotel otopark bileti varmış üzerinde. Open Subtitles بحوزتها تذكرة ركن السيارة من فندق كاسا ديل مار
    - Safiye ne taşıyorsa onu almış? Open Subtitles اياً ما ما كان مع صوفيا فهو بحوزتها الان
    Ama ya kaset ondaysa? Open Subtitles لكن ماذا لو أن بحوزتها الشريط ؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد