Pearl Harbor'ı ve oğlumun "ülkesi için canını nasıl verdiğini" tekrar tekrar duymaktan bıkıp usandım ve yoruldum artık. | Open Subtitles | لقد سئمتُ وتعبت لسماعي هذا الكلام مرات عديدة عن بيرل هاربر وعن إبني بأنهُ ضحى بحياته لأجل بلده |
Halkı için canını hiçe saydı. Halkı için kalbine hançer yedi. | Open Subtitles | خاطر بحياته لأجل أبناء شعبه وتلقى سكيناً في القلب لأجلهم |
Aşağı inip senin elmasların için canını tehlikeye atacak olan benim. | Open Subtitles | أنا من سيغامر بحياته لأجل ماساتك |
Çünkü bir yabancı için hayatını tehlikeye atmasının hastalık dışında bir nedeni var. | Open Subtitles | لأنّه لا سبب آخر لجانب كونه مريض كي يخاطر بحياته لأجل شخص غريب |
Neden ailesini bırakıp gitti... ve bu yabancı için hayatını riske atmayı seçti? | Open Subtitles | لم إختار هو أن يهجر عائلته و يذهب مخاطراً بحياته لأجل هذه الغريبة ؟ |
Gerçek erkek bir kız için hayatını tehlikeye atmaz. | Open Subtitles | لأنّ الرجل الحقيقي لن يخاطر بحياته لأجل فتاة |
İmparatoriçe Xiao'ya müfettişinin Tatar İmparatorluğu için canını feda ettiğini bildir. | Open Subtitles | أبلغ الإمبراطورة (شياو) بأنّ مفتشها ضحى بحياته لأجل إمبراطورية (كيتان). |
Halkı için canını hiçe saydı. | Open Subtitles | لقد خاطر بحياته لأجل شعبه. |
- Hayır, bekle. Kim bunun için canını verdi. | Open Subtitles | أن (كيم) ضحى بحياته لأجل هذا. |
"Dostu için hayatını tehlikeye atanınkinden daha büyük bir sevgi yoktur." | Open Subtitles | لا حب أسمى بالنسبة لإنسان أكثر" "من التضحية بحياته لأجل صديق |
İsa insanlığın daha iyi olması için hayatını feda etti. | Open Subtitles | المسيح ضحى بحياته لأجل صلاح الإنسانية |
Ama o kadın için hayatını tehlikeye attı. | Open Subtitles | ما زال قد خاطر بحياته لأجل تلك المرأة |
Şu anda Julia için hayatını tehlikeye atan adamdan bahsediyorsun. | Open Subtitles | نفس الرجل الذي يخاطر بحياته لأجل (جوليا) الآن |