Evet, bunlardan yüzlercesini kasap kâğıtlarına sarılmış halde dolabında bulduk. | Open Subtitles | حقاً , لقد وجدنا العديد منهم ملفوفين فى ورقة بخزانة الملابس |
Annemin dolabında buldum. Kurtulmam gerek. | Open Subtitles | لأني عثرت عليه بخزانة أمي، ويجب أن أتخلص منه. |
Adam, sizin değerli zamanınızın büyük bir kısmını harcadığınız oda gibi görünen bir odada balık dolabına tıkıştırılmıştı. | Open Subtitles | شاب حُشر بخزانة سمك في حجرة على ما يبدو أنّكِ تقضين بها وقتك الجيّد |
Eve gelip karımın cesedini dolaba tıkılmış şekilde gördüğüm gün ben zaten ölmüştüm. | Open Subtitles | أنا متّ اليوم الذي دخلت فيه بيتي, لأجد جثة زوجتي محشورة بخزانة تهوية. |
Bir sebepten dolayı, annemle babamın dolabındaydı. | Open Subtitles | كانت بحوزة أمّي وأبي بخزانة ملابسهم لسبب ما. |
İhtiyacın olan şeyleri, lavabonun altındaki kilitli dolapta bulacaksın. Anahtar mutfak dolabının üzerinde. | Open Subtitles | ستجد ما ستحتاجه بخزانة تحت مغسلتي، المفتاح فوق الدولاب |
Sorarım ama o oda çok küçük. dolap gibi. | Open Subtitles | سأسأل ، مع أن تلك الغرفة أشبه بخزانة |
İçine girebildiğin dolabı olan fazladan yatak odasını doldurmak için eşya lazım. | Open Subtitles | أحتاج إلى أغراض لأشغل غرفة النوم الاضافية بخزانة شاملة. |
Ayrıca, Randy'nin kasasında bulduğunuz bıçağın, cinayet aleti olmadığını anlamına da geliyor. | Open Subtitles | يعني أيضًا أنْ السلاح الذي وجد بخزانة (راندي) ليس سلاح الجريمة |
Güvenlik subayından bütün stokları kontrol etmesini istedim ve sancak uçuş güvertesi küçük silahlar dolabındaki 6 fünyenin eksik olduğunu bana söyledi. | Open Subtitles | لذا فقد طلبت فحص عشوائي لكل المخزون من قائدة القوات وهي اوضحت لي.. انه يوجد ستة متفجرات مفقودة بخزانة الاسلحة الخفيفة |
Çok da güzel bir ceket. Neden o ceket siktiğimin dolabında duruyor? | Open Subtitles | إنّه معطف رائع، لمَ ما يزال بخزانة الملابس؟ |
senin de söylediğin gibi, uh, burası bir tapınak gibi korunduğundan, bahse girerim ilaç dolabında evi aradığımızda, o ilaçları bulabiliriz. | Open Subtitles | ، و برؤية كيف تمّ المحافظة على هذا المكان كضريح أراهن أنّي سأجده بخزانة . أدويتها حينما أفتش المنزل |
İçki dolabında açılmamış beşlik bir Maker's Mark var, kendinize hakim olun. | Open Subtitles | هنالك خمسُ عبوات من ماركة مارك بخزانة النبيذ، لذا كونوا هادئين |
- Selam, minik sıçan. - Yemek dolabında ise... | Open Subtitles | مرحباً ايها الفار الصغير وايضاً بخزانة الطعام |
Bay Vail'in bulduğunu söylediğiniz Başpiskoposun dolabında bulunuyordu? | Open Subtitles | بخزانة القس "رشمان" ! .. التى وجد "فيل" الشريط بداخلها ؟ |
Ödül dolabına bir fotoğraf daha koyalım. | Open Subtitles | سنعلق صورة أخرى لك بخزانة الجوائز. |
Sadece pilotun dolabına koyacağım. | Open Subtitles | انا سأضعها بخزانة الكابتن. |
Havaalanındaki dolaba sahte pasaport bırakabilecek birisini tanıyorum. | Open Subtitles | أعرف رجلاً يُمكنه الحصول على جواز سفرٍ مزّور لنا بخزانة المطار. |
Tüm sırların için büyük bir dolaba ihtiyacın var. | Open Subtitles | انت تحتاج للمشي بخزانة لحفظ جميع اسرارك |
Zeytinyağı mutfakta değil, ecza dolabındaydı. Kulak enfeksiyonu için kullanılan bir ev ilâcı. | Open Subtitles | لم يكن زيت الزيتون بالمطبخ بل بخزانة الأدوية |
Örneğin, bu. Bu neden mutfak dolabındaydı? | Open Subtitles | على سبيل المثال, لماذا أجده بخزانة المطبخ؟ |
Ve parasını bulup da tamir edemediğimiz dolapta çürümeye bırakılmış pas akıtan gevşek su ısıtıcısı... | Open Subtitles | و مسخن الماء الذي يسرب صدأ و يبدو كالعفن و هو متعفن على الأرضية بخزانة الأدوات و لا يمكننا حتى تحملّ تكلفة إصلاحه |
Kahve için mi yoksa dolap için mi? | Open Subtitles | بماذا بالقهوة أم بخزانة الملابس؟ |
Karım kıyafet dolabı yaptırmanın hayaliyle yaşıyordu o yüzden ben de bir müteahhit ayarladım. | Open Subtitles | إن زوجتي تحلمُ دائمًا بخزانة متحركة, لذلك قمت بتعيين متعهد و أقوم ببناء واحدة خاصة بها. |
Bunu Will'in kilitli kasasında buldum. | Open Subtitles | وجدتُ هذه الأغراض بخزانة (ويل) |
Ecza dolabındaki en tehlikeli şey diş ipi. | Open Subtitles | وكذلك غرفة النوم أكثر الأشياء خطورة بخزانة أدويته هي خيوط الأسنان |