Son on yılda ya da yirmi yılda bazı insanlar teknolojiyi kullanarak sanatsal şeyler yapmaya başladılar. | TED | بعض الناس في العقد أو العقدين الماضيين بدأو في إنشاء ودمج الأعمال الفنية مع التكنولوجيا. |
Böylece de yeteneklerini ve becerilerini ihtiyaçlarımı karşılamak amacıyla kıyaslamaya başladılar. Ama yapmaları gereken şeylerin başında | TED | ولذلك بدأو العمل محاولين استخدام مواهبهم ومهارتهم لسد احتياجاتي ولكن أحد الأشياء التي فعلوها |
Fransızlar, 1700'lerin ortalarında ailelerini küçültmeye başladılar. | TED | الفرنسيين بدأو تقليل حجم عائلاتهم في منتصف 1700 |
Ve sayıları tekrar artmaya başlayınca, bilim insanları dikkat etmeye başladı, bu kuşları araştırmaya başladılar. | TED | ومع تكاثر عدادهم، بدأ العلماء بالإهتمام بهم، بدأو بدراسة هذه الطيور. |
"Gün, sıradan bir gün gibi başlamıştı. Güneş doğmuş, bebekler ağlamaya başlamıştı. | Open Subtitles | "بدأ مثل أي يوم آخر , الشمس أشرقت و الأطفال بدأو بالبكاء" |
Sonra konuşmaya başlamışlar, dans etmişler sonunda birlikte eve gitmişler. | Open Subtitles | ثم بدأو بالحديث والرقص وفي نهاية المطاف ذهبا للمنزل معاً |
Ama siz mesajı aldınız. Bu şekilde, insanlar gerçekten kurumlara olan itimatlarını kaybetmeye başladılar. | TED | مما لاحظتم أن الناس بدأو بفقد الثقة في المنظمات |
Protestocuları tutuklamaya başladılar. | TED | بدأو بإطفاء القنوات التي يستخدمها المتظاهرين |
Kayıtlar için hasara bakmaya başladılar. | Open Subtitles | و بدأو بالتدقيق في الأضرار من أجل تدوين الحقائق في السجل فحسب. |
İlk önceleri, küçük gruplar oluşturarak başladılar. | Open Subtitles | في البداية بدأو في التجمع في مجموعات صغيرة |
İnsanları itip kakmaya, kasabaya hükmetmeye başladılar... | Open Subtitles | بدأو يضغطون على الناس ويستولون على البلدة |
çocukların çoğu bir ebeveyn ya da kardeşle başladı. | TED | معظم الأطفال بدأو بذكر الوالدين أو الاخوة. |
Sonra birdenbire moda avcıları her yerde bunları taşımaya başladı. Ben de taşımayı bıraktım. | Open Subtitles | إذاً قد بدأو بإرتدائها لذا، لن أرتديها أبداً |
Hey, en iyi aktörlerimizden bazıları da haberlerle başladı. | Open Subtitles | بعض من النجوم بدأو كمذيعي اخبار مثل شون بين |
10 yaşına geldiğimde oğlanlar yanaşmaya başlamıştı. | Open Subtitles | الفتية بدأو بمداعبتي حينما كنت في العاشرة من عمري |
Bir işe başlamışlar ama ne olduğu hakkında hiç bir fikrim yok. | Open Subtitles | لقد بدأو هذا العمل دون ادنى فكرة عما يصنعانه |
Bilim adamları şüpheciydiler, ama kurdu gece takibine başladıklarında hikayenin yarısını kaçırdıklarını keşfettiler. | Open Subtitles | كان العلماء مرتابين لكن عندما بدأو بتعقّب الذئب ليلاً فقد اكتشفو أنهم فوّتو نصف القصّة |
Önemli kişiler merak etmeye başlıyor da. | Open Subtitles | لأنّ الأشخاص المهمّين بدأو يتسائلون عن ذلك |
O kadar erken yaşta içmeye başlıyorlar ki ne zaman başladıklarını bilmiyorlar bile. | Open Subtitles | بدأو بشرب الديو من سن جدا صغير لدرجة انهم لا يتذكرون متى بدأو |
Buraya ulaşabilenler kalan günlerini başladıkları yerde bitirecek. | Open Subtitles | كل ما وصلو لأجله سيُنهي حياتهم في نفس المكان الذي بدأو حياتهم منه |
- Olayı diğerleri başlattı. | Open Subtitles | لا أعتقد هذا أيها المأمور, هؤلاء الرجال هم من بدأو المشكلة |
Kadınlar Birliğinin, Bahçe İşlerinin Yılın Kasabası yarışması başladığı zaman lideri seçilmişti. | Open Subtitles | كانت رئيسة معهد مجتمع الزهور عندما بدأو مسابقة قرية السنة , عملت على مدار الساعة |
Bu savaşı bir yalan üzerine başlattılar ve bu yalanları sürdürüyorlar. | Open Subtitles | لقد بدأو هذه الحرب بكذبه وحافظو عليها بالاكاذيب |
Traglar onu yapmaya başlamış olabilir ama bitirmelerine engel olmak bizim görevimiz. | Open Subtitles | التراكز ربما بدأو ببنائه لكن الامر يعود ألينا لنتأكد من أن لا ينهوه |
Esasen, bir fikirle başlarlar onu tüm şehirde pazarlayıp, biraz sermaye edinirler sonra da daha büyük bir şirkete satarlar Microsoft veya Oracle ya da Intel gibi. | Open Subtitles | جوهريا ، فأنهم بدأو بفكرة ليتم تسويقها حول البلدة مع ارتفاع قليل لرأس المال وبعد ذلك يبيعها لشركة أكبر |