Aslında, sizinle alternatifler olduğunu paylaşmak istiyorum. | TED | بالواقع، أود أن أشارككم حقيقة أنه هناك بدائل. |
Çin örneğinin önemi bunun bir alternatif sağlaması değil, ama alternatiflerin olduğunun bir göstergesi olmasıdır. | TED | أهمية المثال الصيني لا تتمثل في أنه يقدم نظام بديل، لكن تتمثل في إثبات وجود بدائل. |
Öyleyse para göndermek için daha iyi, daha ucuz hiçbir seçenek yok mu? | TED | هل هذا يعني عدم وجود خيارات؟ ألا يوجد بدائل أفضل وأرخص لتحويل الأموال؟ |
Birçok alternatifimiz var, çamur, taş, ağaç, bambu toprak gibi seçenekler tüm amaçlara etkin şekilde hizmet edebiliyor. | TED | ولدينا بدائل كالوحل والحجارة والأخشاب والخيزران والتراب والتي تشكل خيارات فعالة لكل الغايات. |
Ryan ve diğer beş çocuk şüphelinin hasta fantezisindeki birini temsil ediyor. | Open Subtitles | رايان و هؤلاء الفتية الآخرون هم بدائل لأيّ كانت الخيالات الملتوية لمشتبهنا به |
Daha fazla test yapmamız ve taşıyıcı anneler bulmamız gerek. | Open Subtitles | أننا بحاجة إلى بذل المزيد من الاختبارات والعثور على بدائل |
Yerine bir şey koymaya çalışma. | Open Subtitles | لا بدائل |
Onlar, başka alternatifi olmayan insanlar için, istihdam yaratmak suretiyle kendilerini haklı görürler. | Open Subtitles | فإنها تبرر الحاجة إلى خلق فرص عمل لشعب بلا بدائل. |
Teşekkür ederim efendim ama başka alternatifiniz var mı? | Open Subtitles | إنظري, أنا أقدر ذلك سيدتي أيمكنك التفكير في أية بدائل أخرى؟ |
- Bunun başka bir yolu yok mu... - Olmaz! | Open Subtitles | .. ألا توجد بدائل |
Amerika Gıda ve İlaç Kurumu, 2007'de bir bildiri yayımlayarak, şirketlerden daha iyi alternatifleri araştırmalarını istemişti. | TED | الهيئة الأمريكية للغذاء و الدواء أصدرت بياناً في عام 2007، طالبةً من الشركات أن تبحث عن بدائل أفضل. |
Sorunla baş edecek grupları yaratmak yerine, grupların spontane bir şekilde değişik alternatifler etrafında oluşmasına izin vermeye karar verdiler. | TED | وبدلاً من إنشاء مجموعة لتولي هذه المهمة، قرروا السماح للمجموعات بالظهور تلقائيًّا حول بدائل مختلفة. |
Bu yüzden de toplum olarak daha iyi alternatifler sunmamız gerek. | TED | ولهذا تحديداً لما يجب علينا كمجتمع أن نوفر بدائل أفضل. |
Çünkü bundan beş yıl sonra, bizim korkunç nükleer güce karşı gerçekten sahip olacağımız alternatifler aklınızı başından alacak. | TED | لأن بعد خمس سنوات من الآن، ستجتازك وسنحصل على بدائل متجددة لهذه الطاقة النووية الوخيمة ذات القوة الرهيبة. |
Artan çevresel maliyetler farkındalığıyla birlikte insanlar alternatif arıyorlar. | TED | وفي ظلِّ تزايد الوعي بالتكاليف البيئية، يبحث الناس عن بدائل. |
Doğrudan çatışmaya alternatif bulmak, şiddet içermeyen direnişin özüdür. | TED | وإيجاد بدائل للمواجهة المباشرة هي صلب المقاومة السلمية. |
Önünde fazla seçenek olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لقد قدمت لك أفضل عرض لا أعتقد أن لديك بدائل أكبر |
Başka çaresi yok. Başka seçenek yok. | Open Subtitles | لا توجد بدائل أخرى، أو خيارات. |
İnsanların yaşantısına seçenekler katmak onlara yardım etmek yerine bu seçeneklerin ne kadar iyi olacağına dair beklentilerini yükseltir. | TED | إضافة بدائل لحياة الناس لا تساعد إلا على رفع التوقعات التي لديهم عن مدى جودة هذه البدائل. |
İyi savunma, mazeretler. Hapsedilmeye karşı yaratıcı seçenekler. | Open Subtitles | دفاع كبير , أعذار كبيرة لتبرئتها , و بدائل خلاقة للسجن |
Tüm kurbanlar mucize çocuk Bryant Holt'u temsil ediyor. | Open Subtitles | الضحايا جميعهم بدائل لهذا الطفل المعجزة .. برايانت هولت ؟ |
Nüfusumuzu sürdürmek için burada mekanik taşıyıcı anneler hazırlanılır. | Open Subtitles | ومن هذا المنطلق قمنا بتوزيع بدائل آلية للحفاظ على نسبة السكان |
Yerine bir şey koymaya çalışma. | Open Subtitles | و لا بدائل |
Başka seçeneği yokmuş diyor. Başka alternatifi yokmuş. | Open Subtitles | إنه يقول ، لا توجد خيارات، لا بدائل |
Başka bir alternatifiniz var mı? | Open Subtitles | هل هناك اي بدائل غير الذى تطلبه |
- Bunun başka bir yolu yok mu... - Olmaz! | Open Subtitles | .. ألا توجد بدائل |
Bu demek oluyor ki, belki de diğer alternatifleri değerlendirmenin tam vakti, acısını azaltmak için. | Open Subtitles | يعني انّه حان الوقت لكي تأخذي بعين الإعتبار بدائل أخرى طرق أخرى لتريحيها من ألمها |
Bu sansürlemenin bir problemi - ki bu yüzden sansürün alternatiflerini oluşturmamız gerek. | TED | هذه هي مشكلة المراقبة، ولذلك علينا تطوير بدائل لها. |