İçinde buradaki felâketi görmeyen bir parçan olmadığına inanmayı reddediyorum. | Open Subtitles | أرفضُ تصديقَ أنّه ليس بداخلكِ ما يرى مأساةً فيما حدث. |
İçinde kontrol edemediğin bir şeyin olması nasıldır bilir misin? | Open Subtitles | أتعرفين شعور أن يكون شيئاً بداخلكِ لا تستطيعين التحكّمَ به؟ |
İçinde, o değersiz kişiliğini dengeleyebilecek güzelliklerin var olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | لوهلة ظننت أنّكِ تملكين شيئًا ما بداخلكِ والذي قد تواجهين به تفاهتكِ المثيرة للشفقة. |
Sen de içindeki saf cevheri keşfetmelisin.Zamanını onu geliştirmek ve işlemek için harcamalısın. | Open Subtitles | عليكِ أن تكتشفي الجوهرة الخام بداخلكِ وتقضين الوقت في صقلها وتهذيبها |
Şimdi içindeki sesi dinlemenin zamanı. | Open Subtitles | حان الوقت الآن للاستماع لذلك الصوت الخافت بداخلكِ. |
Beyninin içine öyle girmişler ki, neye inanacağını bile bilmiyorsun. | Open Subtitles | مخالبهم قد تعمقت كثيراً بداخلكِ بتِ حتى لا تعرفين ما تُصدقين به |
Ama bebeğin ruhunun geri döndüğünü söyledi senin içinde bu da çok nadir oluyor. | Open Subtitles | لكنها قالت أن روح ذاك .الطفل قد عادت بداخلكِ .وهذا أمر نادر حدوثه |
Gerçekten içinde şeytan olduğuna inanıyor musun? | Open Subtitles | هل انتِ تؤمنين بان لديكِ كائن شيطاني بداخلكِ ؟ ؟ |
Ama mutsuz olduğunda, içinde birşeyler taşıdığında ben anlardım. | Open Subtitles | لكن بوسعي معرفة أوقات حزنكِ، حينما تكتمين ثمّة شيء بداخلكِ |
İçinde çürüyen o çirkin kötülükten utanmana. | Open Subtitles | من ذلك القيح القبيح والمظلم الذي بداخلكِ |
Hâlâ içinde, güvenilmeye değer bir şey olduğunu ispatla. | Open Subtitles | أثبتي لي أنّ هنالك شيئاً بداخلكِ جديراً بالثقة |
Ama şu anda içinde olan şey bunu geri çevirmeye ihtiyacın olmasıdır. | Open Subtitles | لكن ما تحمليـه بداخلكِ الآن يجــب أن تغيريــه |
Şu an içinde dönen o duygu var ya tek başına büyü yapmanın anahtarı o. | Open Subtitles | كل تلكَ العواطف التي تتحرك بداخلكِ الآن هي المفتاح إلى السحر الفردي |
Lütfen. Ruhu ne kadar içinde tutarsan, ayrılması da o kadar uzun sürer. | Open Subtitles | أرجوكِ، فكلّما أبقيتِ روحاً بداخلكِ كلّما زاد ما ستأخذه معها في رحيلها. |
Onlar sadece içindeki şeytanı besler. | Open Subtitles | إنها الوقود التي يتغذ منها الكائن الشيطاني بداخلكِ |
Senin içindeki şey anneninkinden çok daha güçlü. | Open Subtitles | فاللذي بداخلكِ أكثر قوه مما كان بداخل امكِ |
İçindeki bir parçanın olsun bu olaydaki trajediyi görmediğine inanmayı reddediyorum. | Open Subtitles | أرفضُ تصديقَ أنّه ليس بداخلكِ ما يرى مأساةً فيما حدث. |
İçindeki kazanma hırsının göstergesi bu. | Open Subtitles | طريقة رائعة لأخراج تلك الغرائز القاتلة بداخلكِ |
Hayır, hayır, hayır. Sakın bunu içine atma. | Open Subtitles | كلا, كلا, كلا إياكِ أن تكبتِ ذلك بداخلكِ |
Sonunda senin içine bir kanal kurabildim. | Open Subtitles | استطعتُ أخيرًا الاتصال بداخلكِ. |
Belki benim içimde seni, senin içinde beni çağıran bir şey vardır. | Open Subtitles | ربما هناك شئ بداخلي هو الذي ينادي او بداخلكِ ينادي |
Melek hala senin içinde. | Open Subtitles | لا يزال الملاك بداخلكِ فنحن لم نوقفه |
İçerde, derinlerde bir yerde babanın sana verdiğinden fazlasına ihtiyacın olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | ...أليس صحيحاً أنّ بداخلكِ أنت تعرفين بأنّكِ تحتاجين أكثر بكثير من الذي يمكن أن يعطيه لكِ والدكِ ؟ |