Bunun yerine, diğer birçok insanın da hikayelerini anlatabilmelerini sağlayacak araçlar ortaya atmayla ilgileniyorum, dünya üzerindeki tüm insanlar yani. | TED | بدلاً عن ذلك، أنا مهتم ببناء أدوات تسمح لعدد كبير من الناس الآخرين ليرووا قصصهم، ناس من كل أنحاء العالم. |
Tarih boyunca ilk defa, şu veya bu sanatçıya "dehanın gelmiş olması" yerine, doğrudan kendisinin "dahi" olduğunu duymaya başladık. | TED | ولأول مرة في التاريخ، تبدأ في سماع الناس يشيريون لهذا الفنان أو ذاك بكونه عبقري بدلاً عن أن لديه عبقري. |
Birincisi, bir konuşmacı olarak ben izleyiciye bir hizmet sunmalıyım ve size ne veremeyeceğimi söylemek yerine ne verebileceğimi söylemeliyim . | TED | بادئ ذي بدء، ينبغي عليّ، كمتحدث، تقديم خدمة للحضور وأتحدث عنا ما سأعطيكم له، بدلاً عن قول ما لا أقدر عليه. |
Eğer Yehova yerine arzuyu seçersen sonsuz ölümü seçmiş olursun. | Open Subtitles | لو اخترتِ رغبتك بدلاً عن الرب فقد اخترتِ الموت الأبدي |
Ama bunun yerine büyümüş haline hayatında geçirebileceği en güzel geceyi yaşattım. | Open Subtitles | ولكن بدلاً عن هذا أخذت رجل ناضج واعطيته أفضل ليلة في حياته |
Ama yanlış günde gelmişti. Salı günü yerine Çarşamba günü gelmişti. | Open Subtitles | لكنها وصلت في اليوم الخطأ، في يوم الأربعاء بدلاً عن الثلاثاء |
Beni görmezden gelmek yerine buna ikna etsen nasıl olurdu? | Open Subtitles | لكن ماذا عن أن تشرع في إخباري بدلاً عن تجاهلي؟ |
Bakın bayan, bizi bırakırsanız, bir birimizi öldürmek yerine hayatta kalmaya odaklanabiliriz. | Open Subtitles | ربما يجب أن تتركينا بمفردنا لنركز على النجاة بدلاً عن قتل أنفسنا |
Daha sonra hepsini atmak yerine bir tanesini benim ağzıma atsana. | Open Subtitles | بدلاً عن رميك له لاحقاً لماذا لا ترميه في فمي لا |
O zaman seninle sevişebilirdim ama bunun yerine seni benim dünyamla tanıştırdım. | Open Subtitles | كان من المفترض أن نتبادل الحب، لكن بدلاً عن ذلك أدخلتك عالمي |
Neden bizim gibi iyi insan olmak yerine iğrenç korkunç canavar oluyorlar? | Open Subtitles | أتسائل عن سبب إختيارهم الوحوش الشريرة المقرفة بدلاً عن الأشخاص الصالحين مثلنا. |
22 yerine 16 mil hızla gidiyorum ve beni mahvediyor. | Open Subtitles | اقود بسرعة 16 ميلاً بدلاً عن 22 هذا امر مرهق |
Buradaki fikir, bir araç çubuğu yerine, bu ekranınızın altında her zaman duruyor. ve aramalarınızı kolaylıkla yapabiliyorsunuz. | TED | والفكرة هي، بدلاً عن شريط المهام، الموجود طوال الوقت على أسفل شاشتك ، يمكنك إجراء البحث بسهولة جداً |
Bunun yerine bir laboratuara gitmeye karar verdim. | TED | لذلك بدلاً عن هذا، قررت الذهاب إلى معمل. |
Elle yazılan belgeler, fikirler, özellikler yerine sıklıkla ham bilgilerden öğrenebilen, algoritmalar yaratıyoruz. | TED | وبالتالي، فإنه بدلاً عن صياغة رموز وخصائص المعرفة، فإننا ننشيء خوارزميات يمكنها، التعلم من البيانات الإدراكية غالبًا. |
Onun yerine yardım istedi ve New York'ta Jokey Kulübü dizayn etmiş birini buldu. | TED | لكن بدلاً عن ذلك، طَلَبَ المساعدة و وجد الشخص الذي صمم الجوكي كلوب في نيو يورك. |
Bunun yerine üçgeni 90 derece döndürsek dönmüş üçgen ilk hâlinden farklı olacaktır. | TED | إذا قمنا بتدوير المتثلت بمقدار، لنقل، 90 درجة بدلاً عن ذلك، سيبدو المثلث الذي قمنا بتدويره مختلفًاعن الأصلي. |
Bundan kaçınmak yerine, orada yokmuş gibi davranıyoruz. Onu gücümüz hâline çevirmeyi denedik. | TED | ولكن بدلاً عن تجنب الفوضى، ندّعي عدم وجودها، لقد حاولنا جعل ذلك نقطة قوتنا. |
Bunun yerine, bence biraz daha derin yaklaşalım. | TED | بدلاً عن ذلك، أعتقد أننا ينبغي أن ننظر بصورة أكبر قليلاً. |
Midelerinin dizayn edildiği üzere ot yemek yerine, soya ve mısır yiyerek yaşamlarını sürdürmeye zorlanıyorlardı. | TED | بدلاً عن قضاء وقتها في أكل الأعشاب الطبيعية، التي تقوم معدتها بهضمها، تم إجبار المواشي على أكل الصويا والذرة. |