Oradaki atmosfer soğukluk, puslu bir şafak.. | Open Subtitles | كما تعرف تعبر عن أجواء الحدث مع بزوغ الفجر البارد |
Kral o gece öldü, ve ertesi şafak vakti, Buttercup ve Humperdinck evlenmişlerdi. | Open Subtitles | مات الملك بالفعل ذات ليله و قبل بزوغ الفجر باتركب و هامبردينك كانا تزوجا |
şafağa kadar saklanabileceğimiz bir yer. | Open Subtitles | نُريد مكاناً صالحاً للإحتماء حتى بزوغ الفجر و سنجد حلاً |
Akron'daki bebek bakıcısını görebilmeleri için mi sabahın köründe yemek yiyoruz? | Open Subtitles | سوف نأكل عند بزوغ الفجر لكي يذهبا إلى أكرون ليقابلا المربية؟ |
Sığınaktakiler, şehirlerinin hâlen ayakta olup olmadığı düşüncesi içerisinde, Şafağın sökmesini bekledi. | Open Subtitles | فى المخابئ كان الناس ينتظرون بزوغ الفجر وهم يتساءلون هل مازالت مدنهم قائمه على وجه الأرض |
Şafakta takımın yola çıkmış olmalı. | Open Subtitles | على مجموعتكِ أن تكون ،على المسار مع بزوغ الفجر |
Şafaktan önceki en karanlık anlarda bir kadın yatağına döner. | Open Subtitles | في أحلك اللحظات قبل بزوغ الفجر عادت إمرأة إلى فِراشها |
şafak sökene kadar başınızdaydı. Şimdi uyuma sırası onda. | Open Subtitles | لقد بقيت ساهرة قربك حتى بزوغ الفجر لكن هذا لا يعنى أن دورها فى النوم قد حان |
Ve şafak söktüğünde, Westley ve Buttercup güvende olduklarını biliyorlardı. | Open Subtitles | و عند بزوغ الفجر أدرك ويسلى و باتركب أنهما أصبحا فى أمان |
Sonra şafak sökünce cesetlerden kalanları bulduk. | Open Subtitles | ولكن عند بزوغ الفجر ويمكنهم تمييز الاشياء |
Sonra şafak sökünce cesetlerden kalanları bulduk. | Open Subtitles | ولكن عند بزوغ الفجر ويمكنهم تمييز الاشياء |
Bu kelimeler şafağa bakışımı şekillendirmişti. | Open Subtitles | .لقد شكلت هذه الكلمات الطريقة التى أرى بها بزوغ الفجر |
şafağa 2 dakika. | Open Subtitles | وقت بزوغ الفجر في خلال دقيقتين. |
şafağa kadar Illiak zirvesine çıkmamız gerek. | Open Subtitles | "علينا الصعود إلى قمة "إيلياك مع بزوغ الفجر |
Yarın sabahın köründe kalkmalıyım, Randy. Benimde halletmek zorunda olduğum kendi sorunlarım var. | Open Subtitles | علي الاستيقاظ عند بزوغ الفجر لدي مشكلاتي الخاصة التي علي معالجتها |
- Böylesinin daha kolay olacağını düşündüm. sabahın köründe öylece gidecek miydin? | Open Subtitles | طننت أن هذا سيكون أسهل - أن ترحلي في بزوغ الفجر ؟ |
Orada oturmuş, Şafağın doğuşunu seyrediyordu. | Open Subtitles | فقط يجلس هُناك يُحدق إلى ضوء بزوغ الفجر. |
Daha sonra, nihayet, eve geldiğimizde gece geç saatlere kadar çılgın, tutkulu bir şekilde sevişeceğiz, ve Şafakta senin kollarında öleceğim." | Open Subtitles | واخيراً سنعود الى المنزل حيث سنجن وسنتبادل الحب العاطفي طوال الليل حتى بزوغ الفجر وسأموت على معصمك الحنون |
19 Ağustos'ta Şafaktan önce bir şey olmuş. | Open Subtitles | حسنًا ، في 19 أغسطس قبل بزوغ الفجر قد حدث هذا |
şafak sökene dek dans edecek, yiyip içeceğiz, ...çünkü bu ziyafetin hiçbir yere gittiği yok bugün. | Open Subtitles | سنقوم بالرقص وتناول الطعام حتى بزوغ الفجر. لانه يوم الـ مأدُبه هذه هديتي. |
Sabahın ilk ışığıyla gitmiş olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه رحل عند بزوغ الفجر |