Eğer basınç düşerse, ajanlardan biri göğsüne basınç uygulasın. | Open Subtitles | ليقم أحد العملاء بضغط للصدر لو انخفض الضغط. |
Büyük Patlamadan 300 milyon yıl sonra oluşum aşamasındaki galaksilerin içinde yer çekimi, gaz ve toz bulutlarını basınç ve sıcaklığın hızla artmasına sebep olarak sıkıştırmaya devam eder. | Open Subtitles | بعد الانفجار العظيم بـ300 مليون عام داخل المجرات المتكونة، تستمر الجاذبية بضغط سحُب الغاز والغبار معاً |
Ayrıca kan basıncı da düşüktü. Yani, nitrogliserin tehlike yaratabilirdi. | Open Subtitles | كان لديها انخفاض بضغط الدم أيضاً لذا فالنيترو كان خطيراً |
Yıl 1863'tü, ve en sonunda ultra-yoğun seviyede, çok yüksek miktardaki basıncı hapsetmeyi başarmıştık. | Open Subtitles | فى عام 1863 ، نجحت جهودنا أخيراً نجحنا في إحتواء البخار بطريقة جديد بضغط عالي جداً و في حالة كثيفة جداً |
Ama en kullanışlısı 26.binaya yüksek basınçlı su yollamak olur. | Open Subtitles | لكن ما قد يكون أكثر فائدة هو الفيضانات جهاز تبريد مياه بضغط عالي |
Karaciğerdeki problem bebeğin kan basıncını tek başına etkilemez. | Open Subtitles | لن تعبث مشكلة الكبد وحدها بضغط الدّم لدى الرضيعة |
Atomik maddenin yoğunluğunu sıkıştırarak kuantum matriksinden negatif enerjiyi filtreliyor. | Open Subtitles | إنه ينقي الطاقة السلبية عبر قالب كمِّي بضغط الكثافة النسبية للمسألة الذرية |
Şirketler, çalışanlarının zaman içinde daha az baskı altında hissetmelerini sağlayabilir mi? | TED | هل هناك أي شيء يمكن للشركات فعله لجعل موظفيها يشعرون بضغط وقت أقل ؟ نعم. |
Biraz basınç hissedeceksin. Ne olduğunu anlamadan bitecek. | Open Subtitles | ستشعرين بضغط بسيط، ستنتهي العملية سريعاً |
Bunun içinde çok az var ama yüksek basınç vermesi için ayarladım. | Open Subtitles | هذا الخزان فارغ تقريباً، ولكني جهزته ليطلق الهواء بضغط مرتفع جداً |
Aniden tuhaf bir basınç hissettim, güzel bir basınç. | Open Subtitles | لقد شعرت فجأة بضغط ذي نوع غريب ضغط لذيذ |
Tamam John. Biraz basınç hissedeceksin. | Open Subtitles | حسنا يا جون ستشعر بضغط |
Elektronları yeterince sıkıştırırsanız elektronların kendi basıncı yıldızı kütleçekimine karşı ayakta tutabilir. | Open Subtitles | إذا قمت بضغط الإلكترونات بشكل كافي .. فإن هذا الضغط سيشكل دعامة للشمس ضد الجاذبية |
Ölen Güneş benzeri bir yıldızın çekirdeği sıkışıp Dünya boyutlarına küçüldüğünde "elektron bozunum basıncı" devreye girer. | Open Subtitles | .. عندما يكون قلب نجم كالشمس يتحطم ليصبح حجمه بحجم الأرض هذا ما يسمى بضغط الإنحطاط الإلكترونى وسوف يقود الأمور |
Sana söylediğimde, sabit basıncı uygulamanı istiyorum. | Open Subtitles | عندما أطلب ذلك، أريد منك أن تقومي بضغط مستمر |
basınçlı karbona içiyorum. | Open Subtitles | مكيف بضغط الكاربون |
Tamam. Kan basıncını kontrol etmezsek neler olduğunu anlayamadan ruhlar âlemine dalacak. | Open Subtitles | حسناً، إن لم نتحكم بضغط الدم |
dijital olarak iletilmiş, bu yüzden arayanın sesi üzerine yorum yapmak zor, ve cep telefonu şirketleri boş yerden kazanmak için sesli mesajları sıkıştırarak saklıyor, bu yüzden... ilaveten maskelenmiş. | Open Subtitles | ..وقد نقلت رقمياً ..مما يتلف الشارة الصوتية للمتصل وكذلك تقوم شركات الهواتف المحمولة .. بضغط ملفات البريد الصوتي لتوفير مساحة ،أي |
Bence çok hızlı gidiyorsun. Kendimi baskı altında hissettim. | Open Subtitles | أظن أنك تتحرك بسرعة كبيرة لقد شعرت بضغط شديد |
Resepsiyonist sessiz alarma bastı, ve biz de tarayıcımızla alarmı aldık. | Open Subtitles | قام الموظف هنا بضغط زر الإنذار الصامت وقمنا بالتقاطه عبر أجهزتنا, |
Ne bekliyorsun? Yüksek tansiyonu olan 80 yaşında biri o. | Open Subtitles | ماذا تتوقع ، رجل بعمر 80 سنه ...بضغط دم عالى |
Belki de birçok beklentinin baskısını hissetmek... | Open Subtitles | ربما شعرت بضغط العديد من التوقعات |
Beyindeki zayıf kan damarları artmış kan basıncıyla şişip genişlemeye ve kasılmaya neden olur. | Open Subtitles | وعاء دموي ضعيف في الدماغ يضرب بعنف بضغط دمها المرتفع يتسبب بتمدده و انقباضه |
Beyin, hava basıncından etkilenip, boğulmadan önce, halüsinasyon yaratıyor olabilir. | Open Subtitles | العقل قد تاثر بضغط الجو مكونا بعض الهلوسة قبيل عدم القدرة علي التنفس |