ويكيبيديا

    "بضوء" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • ışık
        
    • ışığı
        
    • ışıkla
        
    • ışığında
        
    • ışığını
        
    • ışığına
        
    • parlak
        
    Peki vampir inini gün ışığıyla doldurmak için ışık dağıtıcıyı hangi köşeye yerleştirmelisin? TED لذا، في أي زواية عليك تثبيت الموزع ليملأ وكر مصاصي الدماء بضوء الشمس؟
    Bir endüstri lazerine bakıyorsunuz, sıradışı bir ışık gönderiyor, doğası bilinmiyor. Open Subtitles أنت تنظر الى ليزر صطناعى بضوء غير عادى غير موجود بالطبيعة
    çünkü dışarıda hava karanlıktı ama arkasından floresan ışığı geliyordu, sahnedeymiş gibiydi, TED لأنها كانت مظلمة خارج المبنى ولكنها كانت مضاءة من ورائها بضوء النيون، وكأنها تمثل فوق خشبة مسرح،
    Ve bu nedenle güneş ışığı ve çiçeklerle dolu olan benim binamda bizler umuda ve insan olasılıklarına inanırız. TED ولذك في مبناي، الممتلئ بضوء الشمس والازهار، نؤمن بالامل وامكانيات الانسان.
    Yeterli ışıkla çöl, soğuk veya kayalık en yaşanamaz bölgelerde büyürler. Open Subtitles بضوء كافي وستنمو بأغلب المناطق الغير صالحة للعيش بالصحراء، بالبرد، والصخر
    Ve madenciler, geçen yüzyılın başlarında burada resmen mum ışığında çalışdılar. TED وعمال المنجم في أوائل القرن الماضي كانوا يعملون، بضوء الشموع، حرفيا.
    Fakat en önemlisi, o baskıcı florasan ışığını hissedebiliyorsun kafanın üzerindeki o ölü ışını. TED ولكن الأهم من ذلك، تستطيعون الشعور بضوء لمبة الفلوريسنت الساطعة الخانقة، وشعاع الموت يحلق فوق رؤوسكم.
    Her şey yolundadır, odalar gündüz vakti güneş ışığına boğulurken. TED لقد كان يوما اعتياديا عندما كانت الغرف الرئيسية ملأى بضوء الشمس الساطع
    Üçüncü bileşeni ise rezervuarın altında bulunan dijital ışık yansıtma sistemi, morötesi bölgede ışıkla aydınlanıyor. TED أما المكون الثالث فهو نظام اسقاط ضوئي رقمي تحت الخزان، يتوهج بضوء فوق بنفسجي.
    Fakat gördüğümüz şey aslında yıldız ışığı olamayacak bir ışık. TED و للآن ما تراه فعلاً هو ضوء لا يمكن وصفه بضوء النجوم
    Antarktika'nın buzu büyüleyici bir ışık ile parıldıyor, korunmayan gözleri kör ediyor. TED ان الثلج في القطب الجنوبي يتلألأ بضوء باهر يمكنه ان يصيب العين الغير محمية بالعمى
    Ne yazık ki, Peder Merrin'in ölümüne çok az ışık tutuyor. Open Subtitles للاسف , القى بضوء قليل عن موت الاب مارين
    Veya X ışını ışığı ya da radyo ışığı veya gama ışını ışığı. Open Subtitles أو أشعة إكس أو الضوء الراديوي أو في بضوء أشعة جاما
    Hiçbir şeye değişmem! Ne? Yorgun yaşlı gözlerime bu parlak ışığı kim tutuyor? Open Subtitles لن افوت هذه المغامرة حتى لاي شيء في العالم ماذا؟ من يمسك بضوء قوي امام عيني المتعبتين الضعيفتين؟
    Beni bu Afrika gecesinde görebilmenizin tek nedeni yıldız ışığı kamerası kullanıyor olmamız. Open Subtitles والسبب الوحيد الذى يمكنك من أن ترانى فى منتصف هذا الليل الأفريقى هو أننا نستخدم كاميرا تصوير تعمل بضوء النجوم
    Şimdi hatırladığım kadarıyla bunlar, nurani bir ışıkla kızdırılmış altın yıllardı. Open Subtitles وكما أتذكرها الاّن كانت تلك أوقاتا من ذهب يحيط بها الدفء بضوء كونى
    O tek başına sanki normal ışığında bakmak Eğer, görünür. Open Subtitles إذا نظرت إليها بضوء عادي فيبدو لك أنه لوحده
    Binlerce güneşin ışığında parlayan yıldızlar, neredeyse sonsuz büyüklükte dönen galaksilerdir. Open Subtitles نجومٌ تشع بضوء ألف شمس ومجراتٌ دوّارةٌ فسيحة
    Önceleri yaşamaktan nefret ederdim şimdiyse Phoebus'un ışığını selamlıyorum. Open Subtitles كرهت أيامي الآن أنا مرحب بضوء بهوبيس بهوبيس، ملك اليوم
    Zengin veya fakir, inancın ışığına ve merhamete sahip olan, en karanlık çukura girdiğinde bile Open Subtitles هذا الرجل ، غني أو فقير الذي يتمتع بضوء الإيمان و الإحسان بداخله على الرغم من أننا قد هوينا في حفرة من الظلام الدامس

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد