Çünkü size gelip senin telefonunu kullanmak için iyi bir bahane bulamadım. | Open Subtitles | لأني لم أتمكن من الإتيان بعذر وجيه للخروج من المنزل واستخدام جوالك |
- O yüzden ders sonrası Dorothy'yle kalmaya bahane lazım. | Open Subtitles | لهذا السبب أريد أن اتي بعذر لأرى دورثي بعد الحصة |
Daha önce kaldınız yerlerin ne kadar lüks olduğunu biliyorum ama bu kaba olmanıza bahane değil. | Open Subtitles | أعلم أنك معتاد على المسكن الفاخر ولكن هذا ليس بعذر لتكون بهذه الوقاحة |
Bu mazeret değildi, ama bu tiplerin çoğu haydut olup çıkıyordu. | Open Subtitles | هو ليس بعذر ولكن هي بداية كل تجار المخدرات |
Masum birini öldürdüğümüzü bilmediğim doğru ama cahilliğin bir bahanesi olamaz. | Open Subtitles | ورغم صحّة جهلي بأننا كنّا نقتل بريئاً، فما الجهل بعذر |
Elli yıl önceki o kavganın hiç bir özrü yok. | Open Subtitles | حكاية النزاع تلك قبل خمسين سنة ليست بعذر. |
Sana karşı içimdeki son saygıyı da boş bahanelerle yok etme. | Open Subtitles | -لا تدمّر النقطة من الإحترام التي أكنها لك بعذر مقزز |
Düşüncesiz bir şekilde müdahale edip bir şey diyemeyiz çünkü bu onlara bir bahane olur. | Open Subtitles | لا يمكننا قول شيء والتصرف بشكل متهور علينا أن نبرر لهم بعذر مقنع |
Aslında en başında öğle vakti içmemize bahane olsun diye başlamıştık, ama sonradan çok eğlenceli bir hale geldi. | Open Subtitles | حسناً , أنها بدأت بعذر للشرب في الظهيرة و لكن اتضح أنها مرحه جداً |
Biliyorum bu bir bahane değil ama olayın bu kadar çığrından çıkabileceğini düşünmemiştim. | Open Subtitles | أعلم أن هذا ليس بعذر و لكنني لم افكِّر أن الأمر سيخرج تماماً عن السيطرة |
Sırf oradan çıkabilmek için suçlu oyu kullanabileceğim saçma sapan bir bahane buldum. | Open Subtitles | أتيت بعذر واهي لكي أصوت بأنهم مذنبين فقط لكي أخرج من هناك |
Ama bu bir bahane değil tabii çünkü telafi etmenin vakti geldi de geçiyor. | Open Subtitles | ولكن، الآن، هذا ليس بعذر. لأن الآن هو الوقت المناسب للإصلاح. |
Evet ama hemen ardından bir bahane geliyor. | Open Subtitles | نعم ، لكنكِ تتبعين االمسألة دائما بعذر |
Morrie, bütün bunlar bir bahane olamaz mı? | Open Subtitles | يا إلهي، ذلك ليس بعذر حتى أليس كذلك؟ |
Biliyorum, bu bir bahane olamaz ve senin suşun değildi. | Open Subtitles | أعلم أنه ليس بعذر وأنه ليس ذنبك. |
Ama özür dilerim.Bu bahane olmamalı. | Open Subtitles | ولكني أعتذر لكِ، ليس هذا بعذر. |
Artık hayatının aşkının yanına gidebilmek için başka bir mazeret bulman gerekecek. | Open Subtitles | و الآن ستأتي بعذر آخر لتكون مع حب حياتك |
Artık hayatının aşkının yanına gidebilmek için başka bir mazeret bulman gerekecek. | Open Subtitles | و الآن ستأتي بعذر آخر لتكون مع حب حياتك |
Cevabın mazeret olamaz. | Open Subtitles | الإجابة الطليقة ليست بعذر |
Bunun bahanesi olamaz. | Open Subtitles | هذا ليس بعذر أما إسم ملوك الهروب |
Benim için, bunun özrü yoktur. | Open Subtitles | بالنسبه لي هذا ليس بعذر |
Yine saçma bahanelerle mi geldin? | Open Subtitles | تريد الخروج من هذا بعذر فوضوي ؟ |