"بعذر" - Translation from Arabic to Turkish

    • bahane
        
    • mazeret
        
    • bahanesi
        
    • özrü
        
    • bahanelerle
        
    Çünkü size gelip senin telefonunu kullanmak için iyi bir bahane bulamadım. Open Subtitles لأني لم أتمكن من الإتيان بعذر وجيه للخروج من المنزل واستخدام جوالك
    - O yüzden ders sonrası Dorothy'yle kalmaya bahane lazım. Open Subtitles لهذا السبب أريد أن اتي بعذر لأرى دورثي بعد الحصة
    Daha önce kaldınız yerlerin ne kadar lüks olduğunu biliyorum ama bu kaba olmanıza bahane değil. Open Subtitles أعلم أنك معتاد على المسكن الفاخر ولكن هذا ليس بعذر لتكون بهذه الوقاحة
    Bu mazeret değildi, ama bu tiplerin çoğu haydut olup çıkıyordu. Open Subtitles هو ليس بعذر ولكن هي بداية كل تجار المخدرات
    Masum birini öldürdüğümüzü bilmediğim doğru ama cahilliğin bir bahanesi olamaz. Open Subtitles ورغم صحّة جهلي بأننا كنّا نقتل بريئاً، فما الجهل بعذر
    Elli yıl önceki o kavganın hiç bir özrü yok. Open Subtitles حكاية النزاع تلك قبل خمسين سنة ليست بعذر.
    Sana karşı içimdeki son saygıyı da boş bahanelerle yok etme. Open Subtitles -لا تدمّر النقطة من الإحترام التي أكنها لك بعذر مقزز
    Düşüncesiz bir şekilde müdahale edip bir şey diyemeyiz çünkü bu onlara bir bahane olur. Open Subtitles لا يمكننا قول شيء والتصرف بشكل متهور علينا أن نبرر لهم بعذر مقنع
    Aslında en başında öğle vakti içmemize bahane olsun diye başlamıştık, ama sonradan çok eğlenceli bir hale geldi. Open Subtitles حسناً , أنها بدأت بعذر للشرب في الظهيرة و لكن اتضح أنها مرحه جداً
    Biliyorum bu bir bahane değil ama olayın bu kadar çığrından çıkabileceğini düşünmemiştim. Open Subtitles أعلم أن هذا ليس بعذر و لكنني لم افكِّر أن الأمر سيخرج تماماً عن السيطرة
    Sırf oradan çıkabilmek için suçlu oyu kullanabileceğim saçma sapan bir bahane buldum. Open Subtitles أتيت بعذر واهي لكي أصوت بأنهم مذنبين فقط لكي أخرج من هناك
    Ama bu bir bahane değil tabii çünkü telafi etmenin vakti geldi de geçiyor. Open Subtitles ولكن، الآن، هذا ليس بعذر. لأن الآن هو الوقت المناسب للإصلاح.
    Evet ama hemen ardından bir bahane geliyor. Open Subtitles نعم ، لكنكِ تتبعين االمسألة دائما بعذر
    Morrie, bütün bunlar bir bahane olamaz mı? Open Subtitles يا إلهي، ذلك ليس بعذر حتى أليس كذلك؟
    Biliyorum, bu bir bahane olamaz ve senin suşun değildi. Open Subtitles أعلم أنه ليس بعذر وأنه ليس ذنبك.
    Ama özür dilerim.Bu bahane olmamalı. Open Subtitles ولكني أعتذر لكِ، ليس هذا بعذر.
    Artık hayatının aşkının yanına gidebilmek için başka bir mazeret bulman gerekecek. Open Subtitles و الآن ستأتي بعذر آخر لتكون مع حب حياتك
    Artık hayatının aşkının yanına gidebilmek için başka bir mazeret bulman gerekecek. Open Subtitles و الآن ستأتي بعذر آخر لتكون مع حب حياتك
    Cevabın mazeret olamaz. Open Subtitles الإجابة الطليقة ليست بعذر
    Bunun bahanesi olamaz. Open Subtitles هذا ليس بعذر أما إسم ملوك الهروب
    Benim için, bunun özrü yoktur. Open Subtitles بالنسبه لي هذا ليس بعذر
    Yine saçma bahanelerle mi geldin? Open Subtitles تريد الخروج من هذا بعذر فوضوي ؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more