| uzun menzilli tarayıcılar Çoğalıcı gezegeninden kalkan devasa boyutta gemi filosu saptadı. | Open Subtitles | المجسات بعيدة المدى اكتشفت أسطول ضخم من السفن انطلق من كوكب الربليكيتورز |
| Onlar uzun menzilli roket atarlarlara ve uzun namlulu silahlara takılan ekipmanlar. | Open Subtitles | هذه مجهزة بقاذفات الصواريخ بعيدة المدى. وأيضا مع الأسلحة ذات سبطانة طويلة. |
| Onlarca yıldır şehirler ve ülkeler arasındaki Uzun mesafeli iletişim, elektrik sinyalleri ile taşınmaktaydı, bakırdan yapılmış kablolarla. | TED | لعقود، كانت الاتصالات بعيدة المدى بين المدن والدول تتم عبر الإشارات الكهربائية، في أسلاك مصنوعة من النحاس. |
| - Uzun mesafeli iletişim cihazları. - Bizde onlardan yok. | Open Subtitles | أجهزة الإتصال بعيدة المدى لا ، ليس لدينا منها |
| Ayrıca Uzun mesafe görüşme de yapamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك أيضاً إجراء مكالمات بعيدة المدى |
| Şehirlerarası telefon Bay Leland. Amerika, Kaliforniya'dan. | Open Subtitles | مكالمة بعيدة المدى الولايات المتحدة , كالفورنيا |
| Üssün boşaltılması için emir verdim ama uzun menzilli telsizlerimiz bozulmuştu. | Open Subtitles | طلبت الإذن بإخلاء القاعدة لكن اتصالاتنا بعيدة المدى كانت مشوشة بالكامل |
| Düşmanlarımız sayı olarak oldukça üstün, hem stratejik bombardıman hem de uzun menzilli eskort savaş uçakları konusunda. | Open Subtitles | أعداءنا يتفوقون علينا بالعدد في كل من الطائرات القاذفة للصورايخ و الطائرات المقاتلة بعيدة المدى |
| Şehrin bölümlerinde güç kesildi. uzun menzilli radarlar ve iç radarlar kapandı, ama onlar üzerinde çalışıyoruz. | Open Subtitles | ماسحاتنا بعيدة المدى و المستشعرات لا تعمل لكننا نعمل على إصلاحها |
| Kuzey Kore'nin bundan önceki en uzun menzilli füzesinin Alaska üzerinde bir yerde yakıtı biterdi. | Open Subtitles | القاذفات بعيدة المدى كانت عند كوريا سابقا ان تزود بالوقود فى مكان ما فوق الاسكا |
| Kesin ve kaçınılmaz askeri tepkimiz sayesinde, Kuzey Kore'nin böyle bir uzun menzilli füze mevzilendirmeyeceğini varsayardık. | Open Subtitles | إفترضنَا كوريا الشمالية دائماً الا تنشر القذائف بعيدة المدى مثل هذه بسبب تأكدنا وقوتنا العسكرية الرادعة |
| Şimdi, Uzun mesafeli atışlar için nefesini dışarıya vermelisin kısa mesafelerde içine çekmelisin. | Open Subtitles | الآن,حاول الزفير للطلقات بعيدة المدى والشهيق لصغيرة المدى |
| Uzun mesafeli kayıt cihazı dalgalarını engeller. | Open Subtitles | أنه يمكن أن يعطل أجهزة التصت بعيدة المدى |
| Şarap ve Uzun mesafeli konuşmalar da değil. | Open Subtitles | يوجد فى الفاتورة الخمر و مكالمات بعيدة المدى |
| Uzun mesafeli füzeleri karşı saldırı için hazırda beklet. | Open Subtitles | جهزوا كل القذائف بعيدة المدى من أجل هجوم مضاد |
| Uzun mesafe ilişkileri pek iyi bir fikir değil. | Open Subtitles | علاقات بعيدة المدى ليست فكرة جيدة. |
| Uzun mesafe silahları işaretini çalın! | Open Subtitles | أقرعوا الطبول كأشارة لأستخدام أسلحة بعيدة المدى! |
| Telefonunuzdan Şehirlerarası görüşme yapılmamış. | Open Subtitles | ستسعد لمعرفة أنه لم يتم إجراء اتصالات بعيدة المدى على هاتفك |
| Bu 48 saatten az bir süre önce Bonn Üniversitesi'ndeki Uzak mesafe fotoğraflama teleskopuyla çekildi. | Open Subtitles | هذهـ تم إلتقاطها من [ تيليسكوب ] للصور بعيدة المدى فيجامعة(بون ) قبل أقل من 48 ساعة |
| Hayır, efendim. Uzun menzil tarayıcılarımız bozuklar. | Open Subtitles | كلاّ، سيدي، ماسحاتنا بعيدة المدى قد تم العبث بها |
| 4 torpido pruva hattına! | Open Subtitles | أربعة بعيدة المدى الآن |
| Çıkardı, telefona gitti ve şehirler arası bir görüşme yaptı. | Open Subtitles | أخرجها وذهب بإتجاة الهاتف وقام بإجراء مكاملة بعيدة المدى |
| Yani kendimiz ve müşterilerimiz için ekonomik kazanç sağlmak isterken, bunu uzun vadeli bir vizyonla yapmaktan çekinmiyoruz. Ve biz ¨kâr¨ kavramına gelen çeyrekteki ekonomik kârdan daha geniş anlamlar vermekten hoşlanıyoruz. | TED | فعندما نفكر باستثمار ما يدر علينا وعلى مستثمرينا أرباحاً ما فنحن نفكر برؤية بعيدة المدى ونفضل ان نوسع تعريف أرباحنا اكبر من مجرد الارقام المالية التي تصدر كل ربع فصل |
| Sanırım biz, uzak-mesafe ilişkisi yaşayacağız. | Open Subtitles | أظن أننا سنكون في علاقة بعيدة المدى |