Açıkçası, umurumda değil çünkü sen de onun kadar iyi okuyorsun. | Open Subtitles | بصراحة بعيدة المدى! , إنني لا أهتم لأنك بارعة في القراءة بقدره |
O adamı öldürmek, seni de onun kadar suçlu yaptı. | Open Subtitles | قتل هذا الرجل جعلك مذنباً بقدره. |
- Sen de onun kadar ölüsün. | Open Subtitles | أنت ميتة بقدره يا إلهي |
Bir keresinde, bir medyum üvey babama, kredi kartının numarasının karşılığında kaderini anlatacağını söylemişti. | Open Subtitles | طبيبة نفسية قالت مرة لزوج أمي أنها ستخبره بقدره إذا أعطاها معلومات بطاقته الائتمانية |
Sen o canavarın yaptığı gibi ellerini üzerine sürmemiş olabilirsin ama sen de en az onun kadar suçlusun. | Open Subtitles | قد لا تكون وضعت يديك عليها مثل ذلك الوحش، لكنّك مُذنب بقدره. |
Ama hemen onun kadar iyi olmayı beklememelisin. | Open Subtitles | لكن لا تتوقعي أن تصبحي جيدةً بقدره في الحال |
Çünkü sen de onun kadar kaderine terk edilmişsin. | Open Subtitles | لأنك ملعون بقدره. |
Sen de onun kadar kafayı yemişsin. | Open Subtitles | أنت مجنونة بقدره |
Şimdi, işin bittiyse, zamanda geriye gidip, genç Jake'e kaderini söyleyip, sonra da arkadaşlarını kurtarman gerekiyor. | Open Subtitles | إن إستيقظت , عليك أن تعود بالزمن إلى الوراء و تخبر جايك (الصغير) بقدره و حينها إنقذ أصدقائك |
en az onun kadar iyi olduğunu kanıtladın artık. | Open Subtitles | لقد أثبتي أنكي ماهرة بقدره هو. |
- Çünkü öyle. Doğru ama sen de en az onun kadar zekisin. | Open Subtitles | هذا صحيح لكنه يقول إنك ذكي بقدره |
Bak, yalvarıyorum. en az onun kadar iyi olduğunu kanıtladın artık. | Open Subtitles | لقد أثبتي أنكي ماهرة بقدره هو |
Sen de bundan bir o kadar suçlusun. | Open Subtitles | أنت مسئول عن هذا بقدره |