Yani o kimyasalı bulup kimin yüksek miktarlarda aldığını öğrenirsen... | Open Subtitles | إذا وجدت هذا المُركب الكيميائي واكتشفت مَن يبيعه بكميات كبيره |
Peru'daki Kanarya adalarında yıllık 150-180 ton kilo civarında büyük miktarlarda üretiliyor ve büyük bir gelir kapısı. | TED | فهي تتكاثر بكميات هائلة، 150حتى 180 ألف طن متري سنويا، في جزر الكناري في بيرو، فهو من الأعمال التجارية الكبيرة. |
Bissel Gardens destansı miktarlarda yiyecek üretip çocukları asla hayal edemeyecekleri bir ekonominin içine taşıyor. | TED | مزارع بازلاء تضخ الطعام بكميات هائلة، تحرك الأطفال إلى اقتصاد لم يكونوا يحلمون به. |
Uzaya muazzam miktarda gaz ve toz saçarak devasa bir nebula oluşturacak. | Open Subtitles | وستقذف بكميات هائلة من الغاز والغبار الى الفضاء،لتتشكل على هيئة سُدُم عملاقة |
Bu yayılım, Flemenk tüccarların Avrupa'ya çok miktarda çayı, 1600'lerin başlarında getirmesiyle daha da fazlalaştı. | TED | بدأ ذلك الانتشار جديًا في أوائل القرن 17 عندما أدخل التُجار الهولنديون الشاي بكميات كبيرة إلى أوروبا. |
Hem babam da bol cin aldığı için çok hayrını görmüştü. | Open Subtitles | عدا ذلك فإنه صب الكحول بكميات كبيرة في حنجرتها لأنه يعلم أن ذلك سيفيدها |
Ancak fazla alkol kullanımı, enzim aktivitesini değiştirebilir, böylece o yan üründen daha fazla üretilir, bu da makul bir asetaminofen dozu alınsa bile bu durum karaciğer hasarına neden olabilir. | TED | لكن تناول الكحول بكميات كبيرة يمكن أن يغير من نشاط الإنزيم لذلك فإنتاج أكثر من تلك المادة السامة، قد يؤدي إلى إتلاف الكبد حتى مع ما يعتبر جرعة آمنة من الأسيتومينوفين. |
İhtiyacınız olan fonksiyonların, istediğiniz tasarımın, arabanız, kıyafetleriniz veya cep telefonunuz gibi seri üretilen bir ürünle aynı maliyet ve tedarik süresine sahip olduğu, tam istediğiniz ürünleri aldığınız bir dünya düşünün. | TED | تخيل عالمًا حيث بإمكانك شراء المنتجات التي تريدها بالضبط مع الوظائف التي تريدها والتصميم الذي تريده بنفس التكلفة وفترة التصنيع لمنتج تم تصنيعه بكميات كبيرة مثل سيارتك أو ملابسك أو هاتفك الخلوي |
Toptan temizleyiciler alıyor ve pencerelerini mühürletiyorsan ya Howard Hughes'sundur ya da hasta. | Open Subtitles | حين يشتري المرء معقمات الأيدي بكميات كبيرة، ويغلق جميع نوافذه بإحكام، |
Öğrendiğimiz şeylerden biri, bu fakir toplumların ürünleri büyük miktarlarda satın almadığıydı. | TED | أحد الدروس التي تعلمناها هي أن الطبقات الفقيرة لا تشتري المنتوجات بكميات كبيرة. |
Akıllı malzemelerden küçük miktarlarda edinmek zordur. | TED | المواد الذكية صعب الحصول عليها بكميات صغيرة. |
İnsanlara ne yapacağınızı söyleyebilirsiniz, ve daha sonra onları keyfi miktarlarda kişisel bilgi paylaşmaya sürükleyebilir. | TED | يمكنك إخبار الناس بما سوف تقوم به، ثم لاتزال تدفعهم إلى الإدلاء بكميات كبيرة من المعلومات الشخصية. |
Daha sonra bu hormonlar çoğunlukla kan dolaşımına küçük miktarlarda pompalanır. | TED | ثم تُضخ هذه الهرمونات بكميات صغيرة، عادةً في مجرى الدم. |
Aslında, hem erkeklerin hem kadınların vücudunda östrojen ve testesteron bulunur sadece farklı miktarlarda. | TED | في الواقع فإن الرجال والنساء لديهم هرموني الإستروجين والتستوستيرون، فقط بكميات مختلفة. |
Hollanda gemileri, Avrupa'da kâr elde etmek için Asya'dan büyük miktarlarda baharat ithal ediyorlardı. | TED | السفن الهولندية استوردت البهارات من آسيا بكميات كبيرة جداً لتجني أرباحاً في أوروبا |
Büyük miktarda hücreyi vücudun dışında çoğaltıyoruz. | TED | و نزرع الخلايا خارج الجسم بكميات كبيرة. |
bilim adamları hidrojen atomunu çok fazla miktarda elektrikle yükler. | Open Subtitles | العلماء يضربون ذرات الهيدروجين بكميات هائلة من الكهرباء. |
Ignacio'yu küçük miktarda paralarla... memnun edip oyaladım. | Open Subtitles | جعلت إجناسيو سعيداً بكميات صغيره من المال و تابعت المماطله |
Ignacio'yu küçük miktarda paralarla... memnun edip oyaladım. | Open Subtitles | جعلت إجناسيو سعيداً بكميات صغيره من المال و تابعت المماطله |
Geçen yıl, borç verdiğin 40 dolardan sonra sürekli artan miktarda borç alıyorum. | Open Subtitles | كنت أقترض بكميات متزايدة منذ أقرضتني أربعين دولار العام الماضي |
Bahçe satışı bu cumartesi bol pazarlık. | Open Subtitles | حراج للمقتنيات الشخصية هذا السبت بكميات وافره |
Düzenli olarak her ne kullanıyorsa haberi olmadan dozu hafif hafif artırılmış gibi. | Open Subtitles | ماذا لو أنه كان يقوم بإعطائها .. جرعات بانتظام ، وبعد فترة من الزمن .. يزيد من الجرعة بكميات بسيطة من دون أن تعلم ؟ |
Kuzey İsrail'de, şimdi Kibbutz'da bu doğal düşmanların seri üretimini yapan bir işletme var. | TED | في شمال شرق اسرائيل، في كيبوتس سديه إلياهو هناك مرفق التي تنتج بكميات كبيرة أولئك الأعداء الطبيعية. |
Toptan alıyoruz, tedarikçilerle düşük fiyatlar için pazarlık yapıyoruz | Open Subtitles | اشتري بكميات كبيرة, واضغط على مورديك حتى السعر الأدنى. |