Böylece çift taraflı kazanç çözümünün ülkesine yardım etmesine engel olan kurallarla takılıp kaldı. | TED | لذلك علق بالقوانين التي منعته من مساعدة بلاده بقاعدة الربح للطرفين. |
50 yılı aşkın bir süre ülkesine hizmet etti. 17 yaşında donanmaya yazıldı. | Open Subtitles | خدم بلاده أكثر من 50 سنة، تطوع بالبحرية بسن الـ 17 |
Hector ülkesi için savaşıyor! Achilles sadece kendisi için savaşır! | Open Subtitles | ان هيكتور يقاتل من اجل بلاده اما اكيليس فيقاتل لنفسه |
Yukarı Volta'ya 1973'te döndüğü zaman Sankara, ülkesini sömürgeci sistemden kurtarıp özgürleştirmeye kararlıydı. | TED | عند عودته إلى فولتا العليا في عام 1973، كان سانكارا عازمًا على تحرير بلاده من الإرث الاستعماري. |
Gelişme çağında bir çocukken, ülkesinin işgal edilmesiyle tanıştı, ve bununla mücadele etmek zorunda kaldı -- ülkenin lideriydi. | TED | وفي فترة مراهقته واجهت .. بلاده الغزو .. وكان يتوجب عليه التعامل مع هذا .. لانه كان قائد بلده |
Bu şeyi ülke dışına çıkarıp bilgiyi paylaşmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | هو كان يحاول التهريب ذلك الشيء إلى بلاده الخاصة للإشتراك في العلم، |
Tanık statüsünde değildir ve kendi ülkesinde namuslu bir insan olarak tanınır. | Open Subtitles | لم يتم استدعائة للمثول أمام المحكمة و سمعته حسنة فى بلاده |
Bu ailede ülkesine hizmet etmeyi seçmeyen tek kişinin fikri. | Open Subtitles | حكمه من شخص واحد فى هذه العائلة الذى ما رُشح لخدمة بلاده |
Ama ülkesine onuruyla hizmet etmiş bir adamın ölümü için uğraşmam. | Open Subtitles | لكنى لن أبحث عن الموت لرجل قد خدم بلاده بشكل مشرف أنا لأ أريد ذلك أعرضها مرة آخرى |
"Hükümet onu ülkesine göndermek istiyor;" o zaman idam edileceği kesin. | Open Subtitles | الحكومة تريد ترجيله إلى بلاده حيث سيتم إعدامه بالتأكيد |
Hayatını ülkesine adamış bir subay bana duyulandan, çok daha fazla bir saygıyı hakeder. | Open Subtitles | الضابط الذي يضحي بحياته من أجل بلاده يستحق إحترام أكثر بكثير مما أستحق |
ülkesi olan Burkina Faso'da çalışıyor. | TED | يعمل في بلاده التي أتى منها، بوركينا فاسو. |
Sonunda kendisini özgür kıldı ve sonunda ülkesi için kahramanca ve tereddüt etmeksizin canını verdi. | Open Subtitles | لكنه حرر نفسه أخيراً وفى النهاية بمنتهى البطولة وعدم التردد ضحى بحياته من أجل بلاده |
Ve şunu da anlamalıyız ki asker ya maaşını kazanmak için ya da ülkesi onu zorladığı için savaşır. | Open Subtitles | وعلينا ان ندرك ايضا ان الجندي يحارب اما ليكسب رزقه او لان بلاده تجبره على القيام بذلك |
"Bir vatansever, devletine karşı ülkesini savunmaya... | Open Subtitles | الوطني يجب أن يكون دائما على استعداد للدفاع عن بلاده |
Kayzer, ülkesini bölgesel bir saldirgan güç olarak degil uluslararasi barisin koruyucusu olarak tarif etmisti. | Open Subtitles | لم يعطي القيصر الانطباع عن بلاده أنها دولة عدوانية ذات طموحات إقليمية بل بوصفها راعية للتوافق الدولي. |
Şunu bilmesini istiyorum ki; onun ülkesini sorumlu tutuyorum. | Open Subtitles | أريده أن يعرف أنى أتهم بلاده بالمسؤولية فى كل شىء |
Herkes kendi ülkesinin eğitim sisteminden şikayetçi. | TED | كل شخص منزعج في ما يتعلق بنظام التعليم في بلاده. |
Bu süre zarfında, sonuç olarak, ülkesinin liderini düşürecek bilginin üstünde oturuyordu. | TED | طيلة تلك الفترة، عكف على المعلومات التي أدت في النهاية إلى سقوط زعيم بلاده. |
Ailenin tuhaf bir hayatı var. Oğullarının biri ülke için kendini feda ediyor. | Open Subtitles | أبويك كانت لديهم حياة غريبة أحد الأبناء ضحّى بحياته لأجل بلاده.. |
Bunun, onun ölümüyle ilgisi olduğunu düşünmüyorsunuz ya? Dr. Merkmallen, kendi ülkesinde bir el yapımı eşya bulmuş. | Open Subtitles | وجد الدّكتور ميركمالين المصنوعة اليدوية في بلاده. |
Ölümün, ülkeye karşı olan sorumluluktan daha güçlü olduğunu öğrendiğimizi söylediğimde geçler bana "korkak" dediler. | Open Subtitles | الشبـاب إعتقدوا أنّني جبـاناًلأنّيأخبرتهمبأنّنـا... نتعلّم بأنّ الموت أقوى من واجب الشـاب تجـاه بلاده |
Görünüşe göre, ülkesinden bir grup insan, silahsızlanma ihtimalinden rahatsız olmuş ve kendi silahlarını temin etmeye karar vermişler. | Open Subtitles | على ما يبدو أن فئةً قليلة داخل بلاده كانت قلقةً عن إمكانية نزع السلاح وقرروا بأخذ زمام الأمور بأيديهم |
birisi vatanı için ölürse, bunun onurlu olduğuna inanırım. | Open Subtitles | عندما يموت شخص من أجل بلاده أعتقد أنه لشرف له |
Şu anda nakliye uçağında şimdiye kadar ülkeyi yarılamıştır. | Open Subtitles | الآن الطائرة على ولكنه نعم, بلاده إلى الطريق في |
Kendimin ve vatanımın onurunu korumam gerektiğini asla unutmayacağım. | Open Subtitles | لا ينسى أبداً ما هو واجبه تجاه شرفه، وتجاه بلاده: |