Bunu Bir kez ipe taktın mı, bir daha dokunmuyorsun. | Open Subtitles | بمجرد أن تضع هذا على الحبل لا تقم بـ لمسه |
Bu seni ürkütebilir Bir kez başladığımda, beni durdurmamalısın ne kadar istersen de. | Open Subtitles | هذا سوف يخيفكِ. بمجرد أن أبدأ، إياكِ أن توقفيني، مهما أردتِ أن تفعلي. |
Çünkü Bir kere trilyonlarca atomu topladığınızda, o kuantum tuhaflığı birden dağılır. | TED | لأنه بمجرد أن تضع تريليونات الذرات معاً، فإن دهشة الكم تتلاشى تماماً. |
Ve kutunun içindeki yumuş, pembe kadifeyi Bir kere hissettikten sonra aletini vajinanın dışına sürtmeye geri dönmek istemez. | Open Subtitles | و بمجرد أن يشعر بملمس القطيفة الروز الناعمة داخل الصندوق لن يعود أبداً لمرحلة فرك و إثاره قضيبه بنفسه |
Öncelikle zaman değişiminin içine gir, sonra kapıyı arkandan kapat. | Open Subtitles | بمجرد أن تصبح بداخل النقلة الزمنية يمكنك إغلاق الباب وراءك |
Ama gazeteci bir soru sorduğu anda, ...birden çenen düşüveriyor. | Open Subtitles | , لكن بمجرد أن سألتكِ المذيعة أجبتِ عليها على الفور |
ve yolculuk zordur, ama Bir kez zirveye ulaşırsan, manzara harikadır. | Open Subtitles | الرحلة صعبة، لكن بمجرد أن تصل إلى القمة، المشهد يكون مذهلاً. |
Bir kez dile sahip olduğumuzda, fikirlerimizi birleştirir ve zenginleşmek için işbirliği yaparız. ona sahip olmadan önce yapamadığımız şeyi (yaparız) | TED | بمجرد أن تصبح لدينا لغة، نستطيع أن نجمع أفكارنا معاً ونتعاون لتزدهر حياتنا بطريقة لم تكن لتحدث قبل اللغة. |
Bir kez tamamen açılırlar. Yine bu kokpitin içinde, Mekanik konum kilitlenmesi var. | TED | بمجرد أن ينشرا كليا، هناك قفل ميكانيكي يتموضع في المكان، مجددا، من داخل مقصورة الطيار. |
RB: Hayır, bana atla dedi, ama kendi ağırlığı Bir kere gidince, balon 12,000 feet e fırladı ve ben | TED | ر ب: لا, أمرني بالقفز ولكن بمجرد أن فعل خفت حمولة المنطاد الذي إرتفع إلى 12.000 قدم و .. |
Bir kere içinden geçtiniz mi geçit kapanacak ve geri dönüş için tek yolunuz laboratuvardaki zaman-taşlarını kullanarak yeni bir geçit oluşturmak. | TED | بمجرد أن تمر من خلالها، سوف تغلق البوابة، والطريق الوحيد للعودة هو إنشاء واحدة جديدة باستخدام العقدات الزمنية من المختبر الخاص بك. |
Ne tür kitaplar okumaktan zevk alacaklarını, ne tür yerlere seyehat etmek isteyeceklerini, ve ne tür yiyecekler tercih edeceklerini öngörebilirsiniz. Bir kere bu karakteri çözdüğünüzde neden birisinin Applebee's (alt-orta kesime hitap eden bir restorant zinciri) | TED | تستطيعون بالفعل أن تخمنوا أي نوع من الكتب يفضلون أن يقرأوا , أي نوع من الأماكن يفضلون أن يزوروا , وأي نوع من الطعام يودون أن يأكلوا . بمجرد أن تفهموا هذه السمة , يمكنكم أن تفهموا |
Ama en çok, söyledikten sonra, düzgün bir adam gibi hissettim. | Open Subtitles | ولكن المهم أنني بمجرد أن تكلمت شعرت وكأنني رجل حقيقي محترم |
İkinci konuşmayı yaptıktan sonra onunla konuşamam. Kimseyi aramadı ki. | Open Subtitles | بمجرد أن قام بإجراء هذه المكالمة لا أستطيع الحديث معه |
Onun öldüğünü ve onu kurtaramayacağını anladığın zaman nasıl hissettin? | Open Subtitles | بمَ فكرت بمجرد أن علمت أنه ميت ولا سبيل لإنقاذه؟ |
Bizi bir arada gördükleri anda bu kötü niyetli dedikodular daha başlamadan buharlaşacaklar. | Open Subtitles | كوني كذلك ،فـ بمجرد أن نظهر معا تلك الشائعات ستنتهي قبل أن تبدأ |
Beni sevmeye kendini ikna edemezsen ve ben seni sevemem, bir kadın bunu yaptığı an, artık onu istemezsin. | Open Subtitles | لن تسمح لنفسك ان تحبني وأنا لا أستطيع أن أحبك لأنه بمجرد أن تحبك المرأة لا تريدها بعد الآن |
Mekanı tespit eder etmez bir koruyucu tim gönderin. | Open Subtitles | ثمّ أرسل فريق حماية بمجرد أن نتعرف على الموقع |
LP'yi üste alır almaz, kriko dişlisini kilitleyeceğiz. Bu onu tutacak. | Open Subtitles | بمجرد أن نقوم برفع الغطاء العلوي سوف نقوم بحجز ترس الرفع المعشق.ذلك سوف يحجزه |
Kız yarın gelir gelmez sizi aramasını söyleyeceğim ve onu sana devredeceğiz. | Open Subtitles | بمجرد أن تصل الفتاة غداً سأطلب منها جمع تلك المعلومة وسنقدمها لك |
Babanın kurduğu bir tuzak sayesinde. Burada işim biter bitmez, cevabını verecek. | Open Subtitles | فخ صنعه لنا والدكِ، وسيتم محاسبته بمجرد أن أنتهي من اجتماعنا هنا. |
Senin ve baban hakkındakileri Duyar duymaz hemen uçağa atladım. | Open Subtitles | أين أنت؟ بمجرد أن عرفت بأمركِ أنتِ ووالدكِ جئت فوراً |
Kendine geldiği andan itibaren yanından ayrılmamanı istiyorum. | Open Subtitles | بمجرد أن يسترد وعيه لا أريدكِ أن تقتربي منه |
Buradan çıkar çıkmaz, tüm sıkıntılarımız sona erecek. Sana söz veriyorum. | Open Subtitles | بمجرد أن أخرج من هنا ، سينتهي كل هذا أقسم لكِ |
Siyah katran havuzu gibidir, bir defa yakayı kaptırdın mı işin biter. | Open Subtitles | فإنه مثل بُحيرة من القطران الأسود بمجرد أن يمس مؤخرتك، يشتعل سريعاً |