"بمهارة" - ترجمة من عربي إلى تركي

• kurnazca
• ustaca
• beceriyle
• usta
• ustalıkla
• kadar iyi

Ayrıca kedisinden kişiliğini kurnazca yönlendiren bir parazit kaptığını söyledi.
وايضاً اخبرني ان قطته اعطته مرض طفيلي تتلاعب بشخصيته بمهارة

Ama, bilirsin işte, şimdi daha kurnazca bir oyun oynamamız bizim için iyi olacak.
و لكن, كما تعرف, قد يكون من الأفضل لنا أن نتعامل مع الأمور بمهارة أكثر قليلاً من الآن فصاعداً

Her türlü zarar verici şikayetin, yönetim tarafından ustaca önüne geçilmeli.
أيّ تذمّر ضدّ الانتاجيّة يجب استئصاله بمهارة من قِبل الإدارة. شاهِدي.

Kavrulmuş,... .. kurutulup müthiş bir beceriyle karıştırılmış.
المتفحمة،ثمتفرموتخلط بمهارة ، وذلك أمر مدهش

Yüce usta babasını güldürmek için dans etmeyi öğrenen bu zehirsiz küçük yılan karşısında hayrete düşmüştü.
المعلم العظيم انبهر بمهارة ابنته التى بدون سم التى تعلمت الرقص لتسعد اباها

Peki ya bir satranç taşını tutup kaldırma, ve onu ustalıkla hareket ettirip tahtaya geri koyma konusuna ne demeli?
ماذا عن مشكلة التقاط قطعة شطرنج، وتحريكها بمهارة من ثم وضعها مجدّدا على الرّقعة؟

Kızgın olduğunu anlamasını sağla ama bunu kurnazca yap.
دعها تعلم أنك حزين ولكن بمهارة

Bu sefer gerçekten çok kurnazca oynamış.
روث خطط للأمر بمهارة شديدة

Sarhoş olup, Noel'de kendileri için istedikleri şeyleri kulağıma fısıldıyorlar ve ben de bu bilgileri senenin geri kalanında onları kurnazca elimin altında tutmak için kullanıyorum.
يثملون ويهمسون بأذني، بما يريدونه لعيد "الكرسماس"، وأنا أستخدم تلك المعلومات لأُضعف مكانهم بمهارة وأتحكم بهم لبقية السنة

Ben kurnazca uzaktan kesmek isterdim.
أود أن بمهارة غمز لها.

Daha erken gelseydiniz... bu Selçuklunun kafasını vücudundan ustaca ayırışıma tanıklık edebilirdiniz.
،لو جئت باكراً لرأيتني أقطع رأس هذا السلجوقي .من جسده بمهارة

- Bunun için kiliseye katıldım. - ustaca yalanlar.
كان ذلك فقط من اجل الانضمام للكنيسة , بمهارة عالية

Ve bunu başardığında, göğsüne ustaca atılan bir bıçakla öldürüldü.
و عندما فعلت, تم قتلها عن طريق سكين تم ألقائها بمهارة على صدرها

Sabah beceriyle yaptığım cinsel pazarlıkta olduğu gibi tek sefer de değil iki sefer de.
مثل هذا الصباح عندما بمهارة التفاوض الجنسي ليس مرة واحدة فقط بل مرتين

Kendinizi benden büyük bir beceriyle gizlemişsiniz.
قمت بإخفاء نفسك بمهارة عظيمة عن ناظري

Sir Richard Driftwood, ünlü İngiliz aktör ilk film deneyiminde bir Amerikalıyı, büyük bir beceriyle canlandırıyor.
السيد (ريتشارد دريفتوود), الممثل المسرحي البريطاني المعروف في آدائه لفيلمه الاول يلعب دور رجل آمريكي, بمهارة فائقة

Harika bir şarkıcı, müthiş bir oyuncu, çevik bir dansçı, usta bir yontucu olmak zorunda.
يجب أن تكون مغنية عظيمة وممثلة موهوبة، وراقصة رشيقة، وتنشر الخشب بمهارة.

Dr. Harrison'ın gözlerini kapatıp kanama üzerindeki kontrolü nasıl usta bir şekilde sağladığını gördünüz mü?
هل تلاحظون كيف يتصرف دكتور هاريسون بمهارة يغلق عينيه ويتحكم بصورة كاملة بالنزيف

Benden ustalıkla aşırdığın, 10 milyon doları da buna dahil etmeli miyim?
هل يجب أن أفترض أني يجب أن أستثنى 10ملايين دولار التي سحبتِها بمهارة مني؟

Partiden bu yana Yoo Jung ustalıkla insanları kullanıp başıma bela açmaya devam etti.
منذُتلكَالحفلة،وَيووجونغيستخدمُالأخرين بمهارة .ويواصلالتسبّببالمتاعبليّ

Kardeşim kadar iyi dans etmeyi, bilmem ama, bu dansı lütfeder misin?
انا لا اُقارن بمهارة اخى ولكن هل تمنحينى شرف ذلك؟