Uyuşturucuyu seviyordu. kızları seviyordu. Rock'n Roll'u seviyordu. | Open Subtitles | حبّ مخدّراته,حبّ بناته حبّ الروك أند رول |
Marty çok... ikiz kızları oğlumdan bir ay daha büyük. | Open Subtitles | مارتي كانت بناته التوأم أكبر من أببنا بشهر واحد |
(Alkış) Afganistan'a döndüğüm zaman, dedem, kızlarını eğitmeye cesaret gösterdiği için evden uzaklaştırılan, beni ilk tebrik edenlerin arasındaydı. | TED | تصفيق عندما عدت إلى أفغانستان، جدي جدي الذي اغترب عن منزله ليعلم بناته بكل ثقه كان أول الأشخاص الذين هنئوني |
İhtiyarın kızlarını sakladığı yeri söylemesini istiyor. | Open Subtitles | يريد ان يخبره الرجل العجوز اين خبا بناته |
kızlarının adı çıkmasın diye gazetelere para dağıtıyor. | Open Subtitles | سمح لأسماء بناته أن تكتب في الجرائد وقتها |
Yasaya göre kızlarının üstü açık arabayla yola çıkmaları yasaklandı. | Open Subtitles | المذكرة تقول بشكل اساسى ان بناته لا يقدرن على القيادة بشكل مريح على الطريق السريع |
Sadece bu olayda bir adamın kızlarına davranışının korkunçluğunu düşünüyordum. | Open Subtitles | كنت فقط افكر فى حالة رجل كان يعامل بناته بفظاظة |
Ayrıca Kızlarıyla ilgili olaylardan hiçbir bilgisi yokmuş gibi görünüyor. | Open Subtitles | أيضاً يبدو أنه لا يملك أي فكرة عن أي شئ يجري مع بناته |
12 yaşından beri beni kızlarından biriyle evlendirmeye çalışıyor. | Open Subtitles | لقد رغب بي لإحدى بناته منذ كنت في الثانية عشر |
kızları hamile kalmayacak olan bir babanın derin uykusu olacak. - Sarah Lawrence olayını sonra konuşuruz. | Open Subtitles | النوم العميق للابّ الذي بناته لسن في الخارج ليُلقّحنَ. |
Kızlarıyla evlenir, sonra kızları daha çok kız doğurur. | Open Subtitles | إنه يتزوج بناته الذين يُنجبون له المزيد من البنات. |
Kızlarıyla evlenir sonra kızları daha çok kız doğurur. | Open Subtitles | إنه يتزوج بناته وينجبوا له المزيد من البنات |
Tek istediği küçücük kızlarını gururlandırmaktı. | Open Subtitles | كل ما حاول فعله هو أن يجعل بناته فخوراتٍ به |
Babasına götürmeyeceğiz zira kendisi kızlarını suistimal etmeye meyilli. | Open Subtitles | حسنٌ، لن نقوم بأخذها إلى هناك لأنّ والدها يحب الاعتداء على بناته |
Belki de Caleb kızlarını tek tek öldürüp, büyükbabasının günahını tekrarlıyordur. | Open Subtitles | من المحتمل أن كاليب يعيد ما كان يفعله حده يقتل بناته واحدة تلو الأخرى |
Babamı düşünmeden edemiyorum ve kızlarının hayatında olmamasının onu da bu kadar üzüp üzmediğini merak ediyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع المساعدة أثناء التفكير بوالدنا، والتساؤل إن كان الأمر يؤلمه نتيجة عدم وجود بناته في حياته |
İlaçları kesildikten sonra kızlarının peşine düşüyor? | Open Subtitles | يقوم بملاحقة بناته بعد ان توقف عن تناول الدواء؟ |
Ancak ölmeden önce, karısına ve kızlarına tecavüz edildiğini görecek. | Open Subtitles | لكن قبل أن يموت سيرى زوجته و بناته و هن يغتصبن |
Çünkü önce Andrew ölseydi, mirasın tamamı Abby Borden'nın ailesine gidecekti, kızlarına değil. | Open Subtitles | فإن ممتلكاته كلها ترثها زوجته آبي لا بناته ألم تكن واحدة من الأختين خارج المدينة ؟ |
12 yaşından beri beni kızlarından biriyle evlendirmeye çalışıyor. | Open Subtitles | لقد رغب بي لإحدى بناته منذ كنت في الثانية عشر |
Yelkeniyle denize açıldığında dört kızıyla gezinti yaparken kızları denizde boğulunca bu şarkıyı yazdı. | Open Subtitles | كاتب الاغنية كان يبحر في الماء حيث غرقت بناته الاربع |