GPS teknolojisi var, 200 Watt stereo müzik sistemi, park sensörü... | Open Subtitles | تسير بنظام الدورات، 200 وات نظام الكاسيت و مجسات للركن بالخلف |
Takintili her kumarbazin ne kadar mantiksiz olsa da bir sistemi vardir. | Open Subtitles | كل مقامر بشكل مرضى يؤمن بنظام لا يهم كم انه غير منطقي |
Hayal edin, yakın gelecekte bir gün, şehir merkezine bir yolculuğu planlayabileceksiniz ve arabanız akıllı park sistemine bağlı olmuş olacak. | TED | تخيل مثلا: في يوم ما قريب, سوف يمكنك تخطيط رحلتك الى وسط البلد وسيارتك سوف تكون مرتبطة بنظام مواقف ذكي |
Ve bence, hiç küçümsenmeyecek bir şey, bu çok temel bir gerçeğe bağlı: herhangi bir notasyon sistemine bağımlı değiller. | TED | واعتقد بأن ذلك يعود وبشكل أساسي الى حقيقة جوهرية وهي أنهم ليسوا ملزمين بنظام منهجي |
Fıskiye sistemiyle oynadınız ve çıkardığınız yangın esnasında çalışmamasına neden oldunuz. | Open Subtitles | أنت عبثت بنظام الرش وتسببت في تعطيله أثناء الحريق الذي أشعلته. |
Eğer o kadar yardım severse, ...klavyeli giriş sistemini geçmesine ne diyorsun? | Open Subtitles | حسناً , إنها مُفيدة جداً.. ماذا عن لوحة المفاتيح الخاصة بنظام الدخول |
Görüyorsunuz ki biz Meksikalıların açık bir rüşvet sistemi var. | Open Subtitles | أترين، نحن المكسيكيون لدينا الفضيلة في الاعتراف بنظام حكم فاسد |
Eğer fakirseniz kötü durumdaki evlerde, kanalizasyon sistemi gelişmemiş bölgelerde yaşamak durumundasınız. | TED | فهم يعيشون غالبًا في مساكن بدائية ضمن أراضٍ هامشية، لا تتمتع بنظام تصريفٍ مناسب |
Bana göre, bunu oldukça basit düşünmeyi seviyorum, bir gözetleme sistemi gibi. | TED | أمّا نظريتي بسيطة، فأنا أشبّه ذلك بنظام مراقبة |
Lonca sistemi: yani ben bir çırakken iyi bir çömlek üstadı olabilmek için çıraklık etmem gerekiyordu. | TED | ما أعنيه بنظام النقابة، هو أنه عندما كنت تلميذة كان يجب علي أن أتمرن من نفسي لأصبح خبيرة في صناعة الفخار |
Ama beş yıldızlı oylama sistemine çok bağlılardı. | TED | لكن الناس كانوا مرتبطين جدًا بنظام الخمس نجوم للتقييم. |
Harvard'ın zaman paylaşımlı sistemine bağlı bir görümlük uçbirime girdim ve çalışmaya başladım. | TED | ذهبت إلى محطة فيديو متصلة بنظام هارفادر لاقتسام الوقت وشرعت في العمل. |
Oradan sarnıca geçiliyor, sonra da terkedilmiş lağım sistemine ulaşılıyor. | Open Subtitles | وتحت الحوض، وصلة بنظام تصريف المجارير المجهولة |
New York Şehrinin 34. sokağındaki tıkanıklık kısa bir süre içinde araca özgü koridor sistemiyle değiştirilecek. | TED | في مدينة نيويورك شارع 34 الاختناق المروي سوف يستبدل قريبا بنظام مترابط لممرات محددة للسيارات |
Bu genç insanları, kontrolden çıkan bir iklim sistemiyle bırakmak ahlaksızca olurdu. | TED | سيكون من غير الأخلاقي ترك هؤلاء الشباب بنظام مناخي خارج عن نطاق السيطرة. |
Eğer birileri alarm sistemini kurcalarsa bir güvenlik arızası protokolü malikâneyi mühürler. | Open Subtitles | وإذا عبث شخص ما بنظام الإنذار، بروتوكول الخروج الآمن يقوم بغلق القصر. |
Kast sistemini ortadan kaldırdık. Şimdi herkesin istediği herhangi bir pozisyona yükselebileceği bir sistemdeyiz. | TED | لقد انتهينا من نظام الطبقات الاجتماعية اننا حاليا بنظام يمكن فيه لاي شخص الارتفاع للمنزلة التي يرغبها |
Olmayan sisteme güvendiğim için karım ve küçük kızım öldü. | Open Subtitles | زوجتي وإبنتي الصغيرة ماتوا لأنني وثقت بنظام ليس له وجود |
Başka bir gezegen sisteminin oluşum sürecinden çıkmış arkeolojik bir kalıntı olduğu yönünde hemfikiriz, kıyıya vurmuş bir dal parçası gibi. | TED | نعتقد بالتأكيد أنه من المرجح أن يكون مخلفات أثرية متبقية من عمليات تكوين خاصة بنظام كوكبيّ آخر، بعض الأخشاب السماوية الطافية. |
Ne söylemeye çalışıyorsun, beyaz adamların sisteminde olamazmıyım yani kendi çabamla işsiz. | Open Subtitles | الذي تحاول قولة ان لا التحق بنظام البيض .. ِ لتخليد البطالة .. |
Buluşacakları gemi ya da denizaltıya misilleri çekmek için kullanacakları raylı sistem için. | Open Subtitles | لقد قاموا بنظام تسييج لكى ينزِلوا الصواريخ من على السفينة أو الغواصة سيلتقون |
Ucuz bir sistemle ne yapabilirsiniz ki? | TED | ماذا يمكن أن تفعل بنظام رخيص وأسعاره في المتناول؟ |
sistemleri yarattık, sistematik olarak insan ruhunun sadece dörtte birini önemli kılan, destekleyen ve diğerlerini değersiz kılan bir sistem. | TED | خلقنا أنظمة، تعمل بنظام رائع وإمتياز، مشجعة، قطاع واحد ضيق للروح الإنسانية وتركت القطاعات الأخرى بدون إهتمام. |
İnsanlara bakmamı sağlayan, böyle seçimler yapmak zorunda bırakmayan bir sistemde çalıştığım için mutluyum. | Open Subtitles | أنا سعيد لأنني أعمل بنظام يسمح لي بأن أعتني بالناس لا أعطيهم الأختيارات كتلك |