Ardından anladım ki, bugün üzerinde çalıştığımız teknolojinin beş yıl içresinde, 10 yıl içerisinde nasıl görüneceğini derinlemesine düşünmeliydik. | TED | ادركت ذالك الحين ان علينا التفكير بعمق في التكنولوجيا التي نعمل بها اليوم في الخمس أو العشر سنين القادمة |
Hayır, teşekkürler. bugün benim de yapmam gereken işler var. | Open Subtitles | لا، لا، شكراً لك لدي أشياء أريد القيام بها اليوم |
Büyük ihtimalle yapman gereken bir sürü şey var bugün. | Open Subtitles | أنت على الأرجح لديك العديد من الأمور لتقوم بها اليوم. |
Bir daha Sylvia'yla bu şekilde bugün yaptığın gibi konuşursan o sikik kafanı yerinden koparacak deli adam olurum. | Open Subtitles | اذا تكلمت ل سيلفيا بمثل الطريقة التي خاطبتها بها اليوم مرة ثانية ، ساأكون الرجل المجنون الذي سيقطع رأسك. |
Pennsylvania'ya hızlı ilerliyoruz, bugün kendimi bulduğum yere. | TED | وبالانتقال الى بنسيلفينا .. الولاية التي اعمل بها اليوم |
Ve yaptığım dört gözlem sonucunu bugün sizinle paylaşmak istiyorum. | TED | ولدي أربع ملاحظات أود أن أشارككم بها اليوم |
Hepimizin yarın daha fazla güven oluşturabilmesini sağlamak istiyorum, Abartısız, yarın, bugün yaptığımızdan fazlasıyla. | TED | أريد لكل منا أن يكون قادرًا على خلق مزيد من الثقة غدًا، حرفيًا ثقة أكبرغدًا من التي نشعر بها اليوم. |
Aslında sadece patlayan balonlardı. Zaman öldürmek için harika bir yöntem. Lütfen bunu aranızda dolaştırın ve bugün oynayın. | TED | بالرغم من أنها عبارة عن فقاقيع تفقع، إنها طريقة ممتازة لقتل الوقت، لو سمحت مرروها بينكم و العبوا بها اليوم. |
bugün sizlerle paylaştığım fikirler için bir tasarım düşünürü olmanıza gerek yok. | TED | لا يجب أن تكونوا مصممي تفكير لكي تستخدموا الأفكار التي شاركتكم بها اليوم. |
Bu sistem, bugün sahip olduğumuz tüm bilgisayar sistemlerinden çok daha güvenli. | TED | إنها آمنة للغاية مقارنة بأنظمة الحاسوب التي نتعامل بها اليوم. |
bugün size anlattığım hikâyeler sıradan örnekler değil. | TED | القصص التي أخبرتكم بها اليوم ليست أمثلة عشوائية. |
bugün yapmam gereken çok şey var. | TED | لدي العديد من الأشياء للقيام بها اليوم. |
Ve bu hikâyeler, müzikal formda, bugün hâlâ söyleniyor. | TED | وهذه القصص، في شكل موسيقيّ، ما زال يُتغنى بها اليوم. |
Bu bize, bugün yapamadığımız şeyleri yarın yapma, dün yapamadığımız şeyleri bugün yapma becerisini bahşeder. | TED | تهبنا غدا القدرة على فعل أشياء لا نستطيع أن نقوم بها اليوم. واليوم أشياء لم نكن قادرين على القيام بها بالأمس. |
Ve bugün belirtmemiz için bazı iyi haberler var. | TED | وهناك بعض الأخبار السارة لأطلعكم بها اليوم. |
"bugün hangi sokaklarda çalışacağımızı biliyorsun." | Open Subtitles | هل تعلم ما الشوارع التى عملنا بها اليوم ؟ |
Ayrıca şu aptal Mick'e, bugün yapacaklarımın listesini oluşturduğunu söyleyin. söyleyin. | Open Subtitles | حسناً، أخبر ذلك اللعين أنه يتصدر قائمة أعمالي التي سأهتم بها اليوم |
bugün onunla bir toplantı yaptım. Oturduk, biraz konuştuk. | Open Subtitles | لقد اجتمعت بها اليوم ولقد اوقفتها عن العمل |
Doğum gününü çok sevdiğini biliyorum ama bugün işlerim var. | Open Subtitles | أعرف مدى حبك لعيد ميلادك ولكن هناك بعض الأشياء لأقوم بها اليوم |
bugün yapacağın işler neler? | Open Subtitles | ماذا عن هذه الأشياء التي ستقوم بها اليوم ؟ |