İkincisi de, bu olayın ortaya çıkmasından acayip derecede korkuyordu. | Open Subtitles | و الثاني أنه كان يخشى أن يعرف الناس بهذ الحادث |
Daha önce hiç bir silaha bu kadar yakın olmamıştım. | Open Subtitles | فانا لم اكن بهذ القرب من اطلاق نار من قبل |
- bu aşamadan sonra bir yatırımcı bulmanın kolay olduğunu mu sanıyorsunuz? | Open Subtitles | أتدرك أنه سيكون صعب العثور على داعم اخر بهذ المرحلة المتأخرة ؟ |
Ve ben bu şekilde düşünmemizin bir tesadüf olmadığını düşünüyorum. | TED | وأعتقد أن تفكيرنا بهذ الطريقة ليس مجرد صدفة. |
Ancak, bu gerçek her zaman apaçık değildi çünkü kalp korunmasız kalırsa veya dışarıya çıkarılırsa vücut hızla ölür. | TED | إلا أن هذه الحقيقة لم تكن دومًا بهذ الوضوح، لأنه لو تم انتزاع قلبٍ ما أو كشفه فإن الجسم سيهلك فورًا. |
bu yemini edebileceksem, ederim. | Open Subtitles | إذا كان فى استطاعتى أن أُدلى بهذ القسم فسأفعل |
bu çekimi yaparsam, beğeneceksin. Değil mi? | Open Subtitles | إذا قمت بهذ المشهد سوف يعجبك أكثر , صحيح ؟ |
Belki bu sözü hala yerine getirebiliriz. | Open Subtitles | ربما مازال يمكننا أن نوفى بهذ الوعد بطريقة ما. |
Hayatımda hiç bu kadar biraya ihtiyaç duymamıştım. | Open Subtitles | لم أرد الجعة بهذ الاستماتة كهذه اللحظة بحياتي قاطبة |
- Buna gerek yok. bu sorunu çözeriz. | Open Subtitles | انت لست مضطر للقين بهذ سنقوم بهذا بعقلانيه |
Yüce Tanrım! 50.000 Dolar! bu çeki 'Belçika'ya İncil' kampanyasına bağışlayacağım. | Open Subtitles | يا رباه , 50 ألف دولار أنا أتبرع بهذ الشيك الى كل ناصرى الأناجيل البلجيكيه |
Mary ve ben dönüp bu sorunu çözmek için yardım getireceğiz. | Open Subtitles | ماري و أنا سوف نرجع لطلب المساعده ليعتنوا بهذ الأمر |
Sırf deneyim olsun diye bu arabayla tuğladan bir duvara saatte 200 km hızla girebilirim. | Open Subtitles | حسنا، يمكنني الإصطدام بهذ ه السيارة في حائط بسرعة 125ميل في الساعة للتجربة |
bu bebeği saatte 200 kilometre hızla duvara doğru sürebilirim. | Open Subtitles | حسنا، يمكنني الإصطدام بهذ ه السيارة في حائط بسرعة 125ميل في الساعة |
Tekrar ve tekrar... bu tür basit şeyler seni hala çok etkiliyor. | Open Subtitles | مره ثانيه ، مره ثانيه تتأثرين بهذ الاشياء العابره |
Ama insanlar bu konuda hatalıdır her konuda oldukları gibi. | Open Subtitles | لكنهم مخطئين بهذ الأمر كلياً كما انهم مخطئين في كل شيء |
bu evde pencerelerden bakan yüzler size farklı bir boyutta gibi görünüyor, değil mi? | Open Subtitles | بهذ المنزل، يبدو أن الوجوه في النوافذ هي بأحجام مختلفة |
Onlar adına çalışıyordu. Bayılma esnasında uyanıktı. Nasıl olur da bu adama güvenirsin? | Open Subtitles | كان يعمل لصالحهم و كان واعياً خلال فقدان الوعي فكيفَ عساك تثقين بهذ الشخص بحقّ الجحيم؟ |
Kimse böyle hızlı para kazanamaz. bu makale, her türlü yazılacak. | Open Subtitles | الشخص الذي يربح نقوداً بهذ السرعه تنتشر أخباره |
bu şekilde kesinlikle daha iyi hissediyor. | Open Subtitles | هو بالتأكيد يشعر أنّه أفضل بكثير بهذ الشكل. |